Salgın günlerinin en güzel yanı, galiba insanı keşfe zorlaması... Ya da şöyle söyleyelim şimdiye kadar zamansızlık bahanesiyle ertelediğimiz yolculuklara çıkma şansı tanıması. Elbet fiziken yolculuk yapmak mümkün değil ama işte sinemanın büyüsü burada devreye giriyor. Zamansal ve mekansal olarak insanı her türlü yolculuğa çıkarabiliyor. Gözlemlediğim kadarıyla yaşadığımız şu günlerde hakiki yolculuklara çıkmayı daha çok tercih ediyor insanlar. Bu yüzden belgeseller hiç olmadığı kadar revaçta. Peki nasıl yolculuklar vaat ediyor belgeseler bize?
Mesela Salt ve İKSV'nin ücretsiz olarak erişime açtığı üç belgesel, tarihe iz bırakmış üç insanın hayatı üzerine bir yolculuğa davet ediyor bizleri. Yaşadığımız dünyanın vicdan kadrajı Sebastiao Salgado, çağının tanığı bir düşün insanı Haldun Taner ve her daim tutkularının peşinden giden bir sanatçı Leyla Gencer... Üçünün de ortak özelliği, hayatları boyunca genel kabul gören eğilimlere yüz vermemeleri. Kendi iç seslerini dinlemeleri, vicdanlarına kulak vermeleri, hep bir arayış içinde olmaları ve ortaya koydukları ile sadece kendi kuşaklarını değil, sonraki kuşakları da etkileyebilmeleri...
DÜNYANIN VİCDANI
Saltonline'ın 10 Mayıs'a kadar erişime açtığı Toprağın Tuzu belgeseli, dünyanın yaşayan en büyük fotoğrafçılarından Sebastiao Salgado'nun tıpkı işleri gibi epik hayatı üzerine şahane bir belgesel. Brezilya'da, ormanların içinde bulunan bir çiftlikte çocukluğunu geçiren Salgado önce kendi vatanından kopartılıyor. Çünkü 1964'te, Brezilya'daki askeri darbe sonrası siyasi görüşleri nedeniyle istihbarat örgütünün mimlediği adamlardan biri oluyor. Ve eşiyle birlikte Avrupa'ya sürgüne gidiyor. İktisat okuyor. Dünyadaki ekonomik çarkı iyice öğreniyor.
29 yaşında her şeyi bırakıp fotoğrafçı olmaya karar veriyor. Ve sistemin ötekileştirdiği insanlara odaklanıyor. Kimi zaman göçmenler, kimi zaman işçiler, kimi zaman savaş mağdurları...
Öteki olarak görülen bu insanlar onun kadrajlarında şahsiyet sahibi, saygı duyulası insanlar olarak karşımıza çıkıyor. Ama Ruanda'da gördükleri sonrasında insanın ne kadar zalim olacağını anlıyor. İnsana dair umutsuzlukluğu o kadar yükseliyor ki, makinesini bırakıp ağlamaya başlıyor.
Ama Salgado'yu Salgado yapan da her seferinde yeniden hayata umutlu bakabilmesi. Doğduğu ve artık çevresinde bir ağaç bile kalmayan baba ocağı çiftliğe geri döndüğünde bir karar veriyor. Eşiyle birlikte çiftliğin çevresine bir milyona yakın ağaç dikiyor. Bu süreç, doğaya farklı bir gözle bakmasına neden oluyor ve 10 yılda tamamladığı, dünyanın insan eli değmemiş yerlerinde çalışarak ortaya çıkardığı, anıtsal işlerinden Genesis böyle ortaya çıkıyor.
Win Wenders ile Juliano Ribeiro Salgado'nun yönettiği Toprağın Tuzu, aslında önce yaşadığı dönemi kavrayan, sonra insanı anlayan ve nihayet öze, doğaya dönen ve bunları bize anlatan bir adamın güçlü hikayesi...
YAKIN TARİHİN CANLI TANIĞI BİR DÜŞÜN İNSANI
İKSV'nin erişime açtığı Ve Perde, eserleri dillere pelesenk olan düşün insanı Haldun Taner'i insan olarak keşfe çağıran bir belgesel. Kuva-i Milliyeci bir babanın beş yaşında yetim kalan oğlu o. İstanbul'un işgal günlerinin, Kurtuluş Savaşı'nın, Cumhuriyet'in kuruluşunun, Avrupa'da faşizmin yükselişinin, 2. Dünya Savaşı'nın, ülkenin demokrasiye geçme sancılarının, askeri darbelerin yani ülkemizin yakın tarihinin esaslı bir tanığı. Ama sadece tanıklık yapmıyor. Genç yaşta hasta olup ölümle burun buruna gelince edebiyat, tiyatro giriyor hayatına. Bir daha da çıkmıyor. Ömrü, içinden geçtiği dünyayı anlamak ve anlatmakla geçiyor. Kimi zaman öyküleri, kimi zaman oyunları, kimi zaman da yazılarıyla... Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Şişhane'de Yağmur Yağıyor, Yaşasın Demokrasi hep böyle çıktı ortaya... Tiyatro insanı olarak bilinse de genel olarak bir düşün insanı kabul etmek gerek Haldun Taner'i...
TÜRK OPERASININ ZİRVESİ
Leyla Gencer, Türk operasının zirve noktası. Kimler onu sahnede izleyip alkışlamadı ki? ABD başkanları Harry S. Truman, Dwight Eisenhower, Mareşal Tito, Rıza Pehlevi ve Ürdün Kralı Hüseyin... Lakin böylesi bir insanla ilgili ilk belgesel ancak o, yaşamını yitirince çekildi. İKSV'nin yapımcılığını üstlendiği Leyla Gencer: La Diva Turca adlı bu belgeseli izleyince, bu başarılı sanat yolculuğunun ne kadar mücadelelerle geçtiğini görüyorsunuz. Tutkularının peşinden giden bir kadının hikayesi aslında onunkisi. Yazar olma tutkusu ağır basaydı, Goethe gibi büyük bir yazar olur muydu, bilinmez ama şarkı söylemek daha ağır basıyor. Ve o şarkı söyledikçe büyüyor ve büyülüyor... Dünyanın en iyilerinden biri oluyor. Ama en iyi olmak değil derdi. Aslolan insanın içine dokunmak bunu yapıyor Gencer...
TIKLAYIN ÜCRETSİZ İZLEYİN
Toprağın Tuzu https://saltonline.org/tr/2234
Ve Perde https://www.youtube.com/watch?v=0faunzC84v0
Leyla Gencer: La Diva Turca https://www.youtube.com/watch?v=AHZRICOZM-8&t=4384s