Kızım Eylül'ü büyütürken, onun ilgisini çekmenin en etkili yolunun tekerlemeler olduğunu gözlemlemiştim. Ağladığında çocukluğumdan hafızamda kalan bir tekerlemeyi söyleyip dans ettiğimde hemen dikkatlice dinleyip, gülümseyerek dahil oluyordu. Bu bizim anne-çocuk ilişkimizin de sihirli detayı oldu. Krizleri yüksek sesle tekerleme söyleyerek ya da bilmece sorarak aşıyorum. Sonrasında doğaçlama oyunlar çıkıyor ve onun hayal gücünün götürdüğü yere gidiyoruz. En güzel tarafı da kızımın dünyasında ben de çocukluğuma dönüyorum. Hatta sadece ben değil, bazen annem ve rahmetli babam da heybelerindeki tekerlemeleri çıkarıp üç neslin aynı anda çocuk olmasına yardım ediyorlardı. Bu anların mutluluğun resmi olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyorum.
Yazar Erol Erdoğan'ın yeni kitabı Saklambosi'yi gördüğümde aslında hakkıyla okunup günlük hayatımıza aktarabildiğimizde evimize mutluluğun resmini kondurabilecek bir kitap olduğunu anladım. İçinde kadim kültürümüzden gelen tekerlemeler ve onların farklı bölgelerdeki okunuşları var. Hemen Erdoğan'ın kapısını çaldım ve kitap etrafında derince bir sohbete daldık. Şu tespiti oldukça değerliydi: "Geniş aileden vazgeçtik, dede ile torunu birbirinden uzaklaştırdık, şimdi onu da proje olarak geri alıyoruz. Dede-nine ile torun buluşmaları içerikli çok farklı projeleri yakında daha çok göreceğiz."
Köy köy gezerek, pek çok yaşlı ile de görüşerek derlediniz kitabınızdaki tekerlemeleri. Çocukluğu çok geride kalmış bu insanlara çocukluklarını, oynadıkları oyunları sorduğunuzda neler yaşıyorlar? O anlara dair gözlemleriniz nedir?
- "Çocukken çok çalıştık, pek oyun oynamadık." diyenler çok oluyordu. Hatırlamalarını kolaylaştırmak için, onları çocukluk dönemine götürücü sorular sorarak ve kendi çocukluğumdan örnekler vererek yönlendirmeye çalıştım. Böyle yapınca bir süre sonra açılıyorlar ve peşi sıra anlatmaya başlıyorlardı. Bunun yanı sıra, bazı kaynak kişiler, daha kolaylıkla çocukluk günlerine dönerek, o dönemde oynadıkları oyunları detaylarıyla anlatabildiler. Kendisiyle görüştüğüm kişilerin çoğunluğu, sohbet derinleştikçe duygulandılar, bazılarının gözyaşı aktı. Yine çoğunluğu, çocukluklarını hatırlamaktan dolayı ve kendilerine o günleri hatırlattığımızdan dolayı memnundular. Onların memnuniyetini seslerinden, bakışlarından, sözlerinden anlamak mümkündü. İnsanların en kolay hatırladıkları oyunların isimleri. Oyun isimlerinden sonra ona göre daha az hatırladıkları ise oyunların oynanma şekli. Hatırlamakta en çok zorlandıkları ise oyunlarda kullanılan ebe sayışma sözleri, mani ve tekerlemeler. Bazen onlarca oyun ismi sayabildiği halde hiçbir oyun sözü hatırlayamayanlar oldu. Oyunları ve oyun sözlerini hatırlamakta, kadınların erkeklere nazaran daha başarılı olduğu da, çalışmamdaki bir başka gözlemim. Kendilerine "kaynak kişi" olarak başvurduklarımızın çoğunluğu, çalışmamıza destek olmak için çaba gösterdiler. Oyunları veya oyun sözlerini hatırlamakta zorlandıkları zaman, bazıları çok üzüldü. Bazıları, süre isteyerek tekrar görüşmek istedi. Bazıları da, sonradan telefonla ulaşarak ek bilgiler verdiler. Oyun isimleri, oyun tarifleri ve oyun sözlerini hatırlayanlar ve bunları bizimle paylaşanlar ise çok mutlu oldular. Oyunları hatırladıkları halde, bilinçli bir kararla yardımcı olmak istemeyenlere az da olsa rastladım. Bunlar, genelde oyunu "ciddiyet" ile bağdaştıramayan, oyunu "boş uğraş gören" kişilerdi. Onları ikna etmem mümkün olmadı. Yardımcı olmayanların az bir kısmı da kameradan çekinenlerdi, bunların bazılarından sözlü bilgi alma imkânım oldu.
Yüzyılları aşıp kayıt altına alabildiğimiz oyun sözleri aslında bize neler söylüyorlar?
- Çok şey söylüyor. Ebe seçerken söylediğimiz sayışma sözleri ile oyun içinde yer alan mani ve tekerlemeler, oyunun asli unsurudur. Oyunlar, o sözlerle oynanır, o sözlerle şekillenir. Bundan dolayı oyunlardaki mâniler, tekerlemeler ve sayışma sözlerinde dönemin çocukluğuna, dil ve edebiyatına, örf ve yaşayışına, oyun ve eğlence anlayışına, din ve ahlaki prensiplere dair çok zengin izler var. Çocuk oyunlarının yüzyılları hatta bin yılları aşan derin geçmişini göz önüne alırsak, oyun sözlerinin bize ne çok şey söylediğini fark edebiliriz. Oyun sözleri, edebiyatçılar ve folklor araştırmacılarının yanı sıra sosyologlara, eğitimcilere, etimologlara, ilahiyatçılara, antropologlara, psikologlara da çok şey söylüyor, her disipline malzeme var.
Saklambosi, tınısı çok güzel olan bir kelime. Ve insan anlamını merak ediyor hemen. Nedir saklambosi?
-Evet, tınısı güzel, şirin bir kelime. "Saklambosi" kelimesini, Gelibolu ilçesine bağlı Karainebeyli Köyünde yaşayan Şefik Dağlı amca ile sohbet ederken ilk defa duydum. Onunla 2017 yılında görüştüğümde 76 yaşındaydı. "Ebe seçerken hangi tekerlemeleri söylerdiniz?" diye sordum. Hemen heyecanla "İne mine dosi, Dosi dosi saklambosi" diye başlayan tekerlemeyi söyledi. Saklambosi'nin söylenişi kulağımda hoş bir etki oluşturdu. Derleme çalışmalarım boyunca kelime dilime yapıştı, benimle birlikte şehir şehir, köy köy gezdi. Sürekli tekrar edip durdum kelimeyi. Saklambosi tekerlemesinin farklı yörelerde farklı söylenişleri var. "İne mine" kısmı bazı yerlerde "Ena mena dosi" veya "enna menna" şeklinde söyleniyor. İlk duyduğumda, tekerlemenin saklambaç oyunu ile ilgili olabileceğini düşündüm. Her ne kadar farklı yörelerde farklı oyunların öncesinde ebe sayışmacası olarak kullanılan bir tekerleme de olsa Şefik Dağlı Amca, saklambosili tekerlemeyi, saklambaç oyununda ilk gözünü yumacak oyuncuyu seçmek için kullandıklarını anlatmıştı. Bu konuda başka bir bilgiye ulaşamadım. Belki de, birden çok dilin ses yapısının etkisiyle oluşmuş bir kelimedir. Acaba Türkçe, Yunanca, Rumca, Bulgarca dillerinin sentezinden oluşmuş bir tekerleme olabilir mi diye de düşündüm.
Bazı tekerlemelerde İngiliz, Alman, Fransız gibi yabancı toplumların isimleri de geçiyor. Aslında dönemin siyasi meselelerinin de oyunlara geçmesinin temelinde ne yatıyor olabilir? Çocuklar aslında, içlerinde bulundukları her durumu oyunlaştırarak kendilerini rehabilite ediyor olabilirler mi?
-Oyun, hayatın içinde doğan, gelişen ve toplumla eş zamanlı değişen dinamik bir unsur. Topumun kültüründen ve değişim süreçlerinde etkileniyor. Ayrıca, bugün geriye dönük bir tasnifle "çocuk oyunları" diye tanımlıyor olsak da, dönemin oyunları geniş yaş aralıklarında oynanıyor. Aile bireylerinin, abla ve ağabeylerle kardeşlerin, farklı yaşlardaki mahalle çocuklarının birlikte oynadıkları oyunlar var. Müthiş bir dinamizm, etkileşim ve sosyalleşme alanı oyun. İşte bundan dolayı oyun sözlerine dönemin her şeyi dâhil olabiliyor. Oyun sözleri bu yönüyle dönemin sosyolojisi için biopsi verebilir bize. Mesela bazı dönemlerde "Almanlar kalleş" denilirken bazı dönemlerde ise "Almanlar dost" olarak oyun sözlerinde yer alabiliyor. Mesela bazı oyun tekerlemelerinde "İngiliz tilki" deniliyor. Sizce yanlış mı, doğru mu?
Şu sıralar oyun terapisi oldukça popüler bir kavram. Çocuklarda görülen ruhsal problemlerin işin uzmanı tarafından oyun ve oyuncaklarla tedavi edilmesi anlamına geliyor. Metropolleşen yaşantımızda, çocukların oyun alanlarını düşünmeden inşa ettiğimiz şehirlerde, oyunu ve doğayı yani çocuğun oyuncağını elinden alan yetişkinlerin, çocuklarda oluşan psikolojik problemleri tekrar oyunla çözmeye çalışması biraz ironik değil mi?
-Müthiş bir ironi var evet. Kimin ironisi? Bence Modernizmin ve Kapitalizmin bize ironisi. Onlar böyledir, önce elimizdekini bize terk ettirirler, sonra o terk ettiğimizi bize satarlar. Hep öyle oldu. Teknoloji devrimiyle doğal oyuncakları ve oyunları terk ettik, şimdi oyunlar "terapi" veya "ürün" olarak geri dönüyor. Geniş aileden vazgeçtik, dede ile torunu birbirinden uzaklaştırdık, şimdi onu da proje olarak geri alıyoruz. Dede-Nine ile torun buluşmaları içerikli çok farklı projeleri yakında daha çok göreceğiz. Bu arada oyunun terapi yönünü ayrıca vurgulamam gerekir tabi… Sadece çocuk için değil, gençler, yetişkinler ve yaşlılar için de oyun terapidir, terapiden ötedir hatta. Oyunu geniş anlamda düşünmeliyiz hem. Her yerde oyun var, sokakta, kahvede cafede, sahnede, sinemada, statta, bilgisayarda…
Çocuklar tekerlemeleri çok çabuk öğreniyor. Karışık gibi görünse de, bu laf cambazlığı çocukların tüm ilgisini çekiyor ve hemen ezberliyorlar. Üstelik tekerlemeler efsunlu şekilde yaşlanılsa da unutulmuyor… Şu an rap oldukça popüler bir müzik tarzı. Özellikle çocuklar tarafından seviliyor ve hemen ezberleniyor. Tıpkı tekerlemeler gibi. Tabi önemli bir farkı var, uygunsuz sözler ve küfür içermesi… Ama aileler çocuklarını rap dinlemekten uzaklaştıramıyor. Tekerlemeler ile rap'in bir ortaklığı var mıdır sizce? Ya da rapçiler tekerlemelerden, tekerleme yapısından ilham mı aldılar?
- Aklıma gelmemişti. Tekerleme ile rap sözleri arasındaki muhtemel ilişki ve benzerliğe dair analizin telif hakkını (copyright) bu doküman ile sizi adınıza kaydediyoruz. Hem oyun tekerlemeleri hem de "Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak sarımsaklamasak da mı saklasak?" örneğinde olduğu gibi diksiyon tekerlemeleri ile rap müzik sözleri arasında benzerlik var. Üzerinde durulmaya değer bir konu bu. Çocukların tekerlemeleri çok çabuk öğrendiği, karışık gibi görünse de, laf cambazlığının çocukların ilgisini çektiği doğru. Tekerlemeler çocuksu bir söz dizini, bu haliyle çocuğun merak ve hayal dünyasına hitap ediyor. Tekerlemeye benzer sözleri masallarda, ninnilerde, bazı hikâyelerde, destanlarda, orta oyunu ve tiyatrolarda, mizah metinlerinde, Hacivat ve Karagöz diyaloglarında da görmek mümkün. Tekerleme tipi sözlerin kulağa hoşluğu var, tınısı var, şiirliği var hatta Matematiği var.
Ailelere çocuklarına neden tekerlemeleri öğretsinler? Neler önerirsiniz ailelere?
-Saklambosi kitabının sonlarında bu soruya cevap teşkil edecek 2-3 sayfalık bir bölüm var. Okuyucularımızın o bölümü özellikle okunmasını öneririm. Oyunlarda yer alan tekerleme, mâni, sayışma sözlerinin faydalarına dair yapılan çalışmalarda, daha çok, sözlerin dil eğitimine sağladığı katkılara değinilmiştir. Oyun sözlerinin, başta çocuklara olmak üzere hepimize, dil eğitimin yanı sıra pek çok alanda faydalar sağladığı bir gerçektir. Oyun sözleri oyunun asli unsuru olduğu için oyunlar, o sözlerle oynanır, o sözlerle şekillenir. Oyun sözleri ile oyun neşelenir, hareketlenir, heyecanlanır. Oyunun ritmi, çoğunlukla oyun sözleri ile şekillenir. Tekerleme ve mânilerle tempo tutulur, böylece oyunun ritmi artar, vaktin nasıl geçtiği anlaşılmaz. Oyun sözleri ezber yeteneği kazandırır, sayıları öğretir, hecelemeyi öğretir. Yerel ağzı yaşatır, dili geliştirir, kelime bilgisini ve diksiyonu geliştirir, konuşma cesareti verir, anlam ve kavram öğretir. Taklidi öğretir, şiiri ve türküyü öğretir, edebiyatı sevdirir, yeni kelime üretmeyi öğretir. Konuşma adabı öğretir. Kültür aktarımına yardımcı olur. Aileler çocuklarına eski tekerlemeleri öğretmekle yetinmesinler, birlikte söylesinler, birlikte oynasınlar, yeni tekerlemeler üretsinler. Söz devam ediyor, oyun devam ediyor çünkü.
Tekerlemeler sadece çocuklara ya da çocukluğa ait bir şeymiş gibi düşünülse de yetişkinlerin de onlardan çıkaracağı mesajlar olabilir mi?
Çocuklar için iyi, faydalı ve eğlenceli olan her şey yetişinler için de, muhtevası az çok değişmekle birlikte, benzer şekilde kıymetlidir. Çikolata, dondurma, oyun gibi… Tekerlemeleri bilmek en başta çocuklarla iletişimi kolaylaştırır, çocuğu daha iyi anlamayı sağlar. Tekerleme bilmek yetişkinlere de dil ve söz zenginliği, hazır cevap olabilme, iyi konuşabilme gibi imkânlar sağlar.