Doğruya doğru... Can Gox popüler müzik aleminin son dönemine sağlam bir imza attı. Hem kendi şarkılarıyla, hem sesinin değdiği bilindik her şarkıya getirdiği yorumla müzik aleminde özel bir yer edindi. Şarkı başkasının bile olsa eski ustalara özgü bir sırla onu kendi şarkısı kılabilen bir ses Gox. Heybesinde kendi mührü var! Kırçıllı bir gırtlakla oktavlar arası derin seyahatlere çıkabilen bir caz, blues vokalistinin, buralı bir ruhla müziğin sınırlarında nasıl gezinebileceğini gösterdi bize. Blues'dan türküye açılan kapıdan girip, bizi de içeri buyur etti. Bir ayağını yaşadığı coğrafyanın sesine ve ruhuna sabitledi, diğeriyle dünyayı gezdi...
Uzun aradan sonra iki yeni besteyle, müzikal tabirle bir EP'yle adından söz ettiriyor bugünlerde Gox... İki şarkı var bu albümde. Ah be Ah ve Ömrünü Berbat Etme... Ah be Ah'a da bir klip çekti. Klipte Gox'un eşi, Devlet Tiyatroları sanatçısı, oyuncu Güler Turhan Göksun oynuyor... Can Gox'la birlikte tabii. Şarkı aslında aşk meşk meselelerinde hata ettiğine kani olmuş, pişmanlık duyan bir adamın şarkısı... Dakka bir gol bir kabilinden "Biliyorum hata ettim/Ah ben bizi nasıl yok ettim" diye giriyor... Arada da "Bir haklısın diyemedim" diye iç geçiriyor... Biz de yeni şarkı ve klibi vesile edip Can Gox ve Güler Turhan Goksun çiftiyle bir araya geldik, müzikten aşkın derin sularına doğru yol aldık...
- Güler Hanım, siz oyuncu gözüyle Can Bey'in sahne duruşunu, kliplerdeki hallerini nasıl yorumluyorsunuz...
- Güler Turhan Göksun: Can'ın enstrümanı sesi... Sesindeki sahicilikten sonra geliyor sahne. O zaten söylediği şarkıyı yaşıyor. Bu hissiyat sahnedeki, klipteki duruşuna, bakışına da geçiyor. Yani yapmacık hiçbir şey yok... Can'ın sahnedeki ve hayattaki duruşunda bu sahicilik var. Bir koltukta otururken bile söylese Can sahneyi dolduruyor. Orada bir aura yaratabiliyor.
- Can Gox: Oyunculukta 'oyun vermek' diye bir tabir var. Biz doğal olarak çok bilmeyiz bunu. Ama karşınızdaki insan oyuncu olduğunda, onun kapıyı açışı, bardak tutuşu, bir bakışı size de nasıl durmanız gerektiğini veriyor.
- Klipte birlikte oynama fikri nasıl doğdu?
- G.G: Ben biraz torpilli kontenjanındanım galiba bu kez (Gülüyor).
- C.G: Sonuçta Güler iyi bir oyuncu. Zaten eş dost arasında karar verdik ve çektik klibi. Şile'de çektik. Ev de arkadaşımızın eviydi. Yani her şey aslında yakın çevre içinde oldu bitti.
EVİNİZDE CAN GOX GİBİ ŞARKI SÖYLEMEYİ DENEMEYİNİZ!
Can Bey, son dönem şarkı yarışmalarında sizin gibi söylemeye çalışan, size öykünen pek çok genç görüyoruz. Nedir fikriniz bu konuda?
- Sesime "doğuştan ödemli" diyorlar. Bir sorun yok şükür. Bu ses özelliğim. Doktorum "Allah vergisi" diyor. Bana da bazı videolar geliyor gençlerden. "Bak abi senin gibi söyledim" diyor, öksürüyor bir yandan. Yırtmış, parçalamış sesini (Gülüyor). Bu vebale girmek istemiyorum. Pürüzsüz şarkı söyleyebilen ve ses rengi öyle olan biri benim tarzımda söylemeye çalışmasın. Çok tehlikeli. Yani "Lütfen evinizde Can Gox gibi söylemeyi denemeyiniz" diyebiliriz! (Gülüyor)
- Şimdi size dünyanın en acayip sorusunu soracağım... Hazır olun! Sahi ne zaman, nasıl tanıştınız?
- G.G: (Gülüyor) Evleneli bir buçuk seneyi geçti. Aslında öncesinde dört beş yıldır tanışıyorduk, arkadaş çevresinden. Ailem Antalya'da yaşıyor. Küçük bir operasyon geçirmek için Antalya'da hastaneydim. Operasyonu bekliyordum. O sırada can sıkıntısından bir laptop rica ettim, getirdiler. Can da sosyal medyadan klasik bir sıkıntı halinde, "Dizi filmi önerisi olan var mı?" yazmış. Oradan yazışmaya başladık. Sonra mesele uzadı. Nerede olduğumu, ne yaptığımı sordu. Durumu anlattım. "Ben Antalya'ya geliyorum" yazdı. Şaşırdım tabii... Sonra telefonu anneme verip "Can diye bir arkadaşım var, ararsa mutlaka açın" dedim. Operasyondan çıktığımda ilk sorduğum "Can geldi mi?" olmuş... Hemen göremedim ama bir süre sonra elinde peluş bir ayıyla Can girdi odaya "Hellooo" diye.
- C.G.: Sonra annesine "Güler'i biraz dışarı çıkartabilir miyim?" dedim, çıktık hava aldık. Sohbet ettik. İçeri girerken bir baktım el ele tutuşmuşuz.
- Zaten, İstanbul'dan Antalya'ya ışık hızıyla gitmek için ortada bir şeyler olması lazım...
- G.G.: Çok ilginç. Elimi tuttuktan sonra bana "Demek o zaman bu zamanmış" dedi Can.
- Benim tanıdığım kadarıyla Can Bey, kararlarını çabuk vermeyen, yavaşlıktaki sırra inanan biri... Öncesinde eminim çok düşünmüştür... Birikmiştir bir şeyler...
- C.G: Söylediğiniz doğru, öyleyim. Hatta aşırı yavaşlığım çevremdeki herkes tarafından bilinir. Kolay karar vermem. O ana gelene kadar pek çok şey birikmiş olur içimde ama İstanbul'dan kalkıp Antalya'ya gitmek de aslında ani bir karar. Aşk da böyle bir şey herhalde...
- G.G: Gerçekten de Can tanıdığım en yavaş ve sakin insan. Yavaşlığı kötü manada söylemiyorum, sabırlı ve her şeyi enine boyuna düşünen bir insan. Ben tez canlıyımdır mesela. Sabırsızımdır. Bu konuda beni çok dengeledi.
- Klip şarkınız Ah be Ah'ta "Bir haklısın diyemedim" diye iç geçiriyorsunuz. Bugünün sadece gönül değil insani ilişkilerinde de sanki "Haklısın" demekten imtina ediyor insanlar ne dersiniz...
- C.G: Bence bugünün önemli meselelerinden biri bu. Herkes kendini en değerli, en önemli hissediyor. Reklam dünyası, kişisel gelişim furyası sürekli insana "Sen en özelsin" hissini dayatıyor. İnsan önce kendi içinde haklı olup olmadığını sorgulayabilmeli. Bu da bir içe bakışla oluyor. İçe bakmak için önce dünyanın gürültüsünden sıyrılmak lazım. Sonrasında, vicdan terazisinde tartıp karşımızdakine "Haklısın" diyebilmek geliyor...
- Can Bey "Haklısın" diyebilen bir adam mı? Günlük hayatında da gördüğümüz gibi sakin mi?
- G.G: İlişkiler ve özellikle evlilik kişinin hem kendini hem de karşısındakini tanıdığı bir alan. Bunun içinde tartışma da var, pek çok paylaşım da var. "Haklısın" demesini bilmesek biz olmazdık zaten diye düşünüyorum. Ben 1991 doğumluyum. Can hayat tecrübesi olarak benim önümde... Bunun bana büyük katkısı oluyor. Zamanını doğru kullanmış, heybesinde hayatla ve sanatla ilgili -ki Can için bunlar iki farklı şey değil- çok şey biriktirmiş bir insan...
- C.G: 'Haklısın'ın da dozunu kaçırmamak gerekir bence... İnsan çok sevdiğinde, kırmamak adına kırılsa bile doğruyu söylemeyebiliyor. Kendini kırıyor. Bu sefer de iç patlamalar yaşanıyor.
- Can Bey eşinizi tiyatro sahnesinde izlediğinizde neler hissediyorsunuz?
- C.G: Sanatçı orada kendi alanını yaratıyor. İlk izlediğimde çok farklı gelmişti. Başka biri gibi gelmişti. Muhtemelen o da benim için öyle hissediyordur. Ama benim hissettiğim "Aman inşallah bir hata yapmaz" oldu! Orada en çok onun başarısını düşünüyorsunuz.
- G.G: Can sahneyken heyecanlanıyorum. Bir hata, bir aksilik olmasın diye dua ediyorum. Öksürse endişeleniyorum. Yani kendi eşinizi izleyince normal bir izleyicinin ruh halinde olamıyorsunuz.