Bugünlerde sinemayla ilgili bir sürü liste çarpıyordur gözünüze. Yılın en iyileri, son 10 yılın en iyileri türü listeler... Gazeteler, dergiler ya da kurumların yıl biterken ya da 10 yılı devirirken bu tür listeler yaparak hafıza tazelemesi işin geleneğinde var. Ama sizin de dikkatinizi çekmiştir bu sefer farklı olarak bireysel listeler çok fazla... Bu elbette tesadüfi değil. Çünkü son 10 yılda dünyada sinema pek de kimselerin tahmin edemediği bir şekilde sosyal bir olgu olmaktan çıkıp bireysel bir olgu haline geldi. Ve sinemaseverlik yerini yavaş yavaş filmseverliğe bıraktı. Hani hemen hemen iddialı her filmin seyirciyi ikiye bölmesi, beğeni ya da tepkilerdeki aşırılaşması da bu sürecin bir parçası. Peki son 10 yılda ne yaşandı da manzara bu hale geldi? Olan şu: Sinemada son 10 yılda ciddi bir yapısal değişim gerçekleşti.
İşte bu yapısal değişim, film izleme alışkanlıklarımızdan tutun sinemaya bakışımıza kadar birçok şeyin değişmesine neden oluyor. Bu yapısal değişimin etkili nedenlerinden biri içinden geçtiğimiz dijital evrim. Filmleri, sinema ve TV dışında, dijital platformlar sayesinde isteğimiz yerde ve zamanda izleme imkanı herkes tarafından çok çabuk benimsendi. Film izleme alışkanlığını ciddi anlamda bireyselleştiren bu yeni durumun bu kadar çabuk kabul görmesi bekleniyor muydu? Hayır. Ki dönüp 10 yıl öncesine bakarsanız bu konudaki tahminler sürecin yavaş olacağı yönündeydi. Peki neden bu kadar hızlı bir kabul gerçekleşti? Bu noktada da Hollywood'un film üretme anlayışındaki değişim karşımıza çıkıyor.
Film çekerken bir koyup 10 almayı keşfeden ve bunu da oyunun kuralı haline getiren Hollywood, 2010'larda neredeyse tek tip bir sinemayı dayattı bütün dünyaya. Yapımcılar 150-200 milyon dolara film çekip 1-2 milyar dolar hasılat kaldırmak isteyince hep aynı formül üzerinden üretilen, tutarsa seri haline gelen filmler izler olduk. Mesela Marvel filmleri gibi... Bu anlayış üretim aşamasında birçok usta sinemacının adeta devre dışı kalmasına neden oldu. İşte bu noktada sinemada çeşitliliği seven seyirciler bu dayatma karşısında dijital platformları önemli bir seçenek olarak gördüler. Bu platformların bu fırsatı iyi değerlendirmesiyle de film izleme alışkanlığımızı bireyselleştiren süreç hızlandı... Festivaller hala sinema kültürünün solunduğu yerler olsa da, yenilikçi, ezber bozan, meselesi olan filmlere buralarda rastlasak da gelinen noktada sinemaseverlik artık kan kaybediyor ve filmseverlik kabul görüyor.
Belgeseller revaçta