Rap müziğin son yıllardaki yükselişiyle birlikte kadın rapçilerin de sayısı çoğalıyor. Yıllar önce Ayben bu alanda öncülük etti, birçok kapının açılmasını sağladı. Şimdi karşımızda yepyeni isimler var. Onlardan biri de 25 yaşındaki Lil Zey. Hip hop müziğin kalbi Atlanta'da trap müzikle tanışan Lil Zey, bünyesinde Khontkar, Köksal ve Methh gibi isimlerin bulunduğu RedKeys Music ekibiyle yoluna devam ediyor. En son Yolumuz Yol Değil'de Khontkar'la düet yaptı. Lil Zey'i yakından tanımak için kendisiyle Kozmonot Pub'ta buluşup sohbet ettik.
- En baştan başlayalım. Müzik çocukluktan gelen bir tutku mu?
- Küçüklüğümden beri şarkı söylemeyi hep sevdim. Yedi-sekiz yaşımda koroya girdim. Ama asıl lisede yani İzmir Amerikan Koleji'nde okul orkestrasının ana vokalistiydim. Blues, jazzy parçalar söylüyordum. Koroyla çeşitli yarışmalara katıldık. Bu yarışmalardan bestede birincilik, vokalde ikincilik gibi dereceler alınca da Boston'daki Berklee Collage of Music seçmelerine katıldım ve kısmi bursla okula kabul edildim.
- Boston'a gittiniz, eğitime başladınız. Nasıl bir ortamla karşılaştınız?
- Berklee, dünyanın en iyi çağdaş müzik okulu olarak biliniyor. Missy Elliott gibi isimler oradan mezun... Okulda işlerinde çok iyi olan müzisyenler vardı. Bir de Grammy ödüllü bir söz yazarı ya da bas gitarist Victor Wooten gibi çok sevdiğim isimler gelip derslere giriyordu. Yani daha okuldayken kariyerinize de başlama fırsatı sunuluyordu.
- Hangi dalda eğitim gördünüz?
- Music business (müzik yönetimi) ve songwriting (söz yazarlığı) eğitimi aldım. Bunu özellikle istedim. Çünkü müzik sektörü özellikle hip hop'ta aşırı doymuş halde. Çok fazla seri üretim var, sürekli yeni isimler çıkıyor. İçlerinden sıyrılmayı başaran isimlerin özelliği nedir? Şarkılar nasıl gelir sağlar? Seyirciyle doğru bağ nasıl kurulur? Yeteneğin yanına ne koyabilirim?.. Tüm bunları öğrenmek istedim. Beyonce gibi dört dörtlük şovların, müziklerin, orkestrasyonların, aranjelerin ortaya konulduğu isimler varken üstünüzde ne kadar çok göz tutabildiğiniz ve bu gözleri üzerinizde ne kadar uzun süre tutabildiğiniz önemli.
- Bu durumda caz söyleyerek girdiğiniz Berklee'den hip hopçı olarak mı mezun oldunuz?
- Okulun üçüncü yılında farklı şehirlere beş gün süren geziler yapılıyor. Ben Atlanta'yı seçtim. Çünkü Los Angeles film müziği merkezi olarak bilinir, New York ise canlı müziğin... Atlanta ise hip hop'ın merkezi. Şehre hayran kaldım ve okul bitince oradaki plak şirketlerinden birinde A&R olarak çalışmaya başladım.
- Atlanta'da sizi etkileyen ne oldu?
- Atlanta, 'Yeni Siyahi Hollywood' olarak adlandırılıyor. Hatta o dönem Walking Dead dizisi orada çekiliyordu. Yeni ve gelişmekte olan bir şehir. Ama ilk üç ay kafayı yiyecektim, sanki şehirde hiçbir şey yokmuş gibi geliyordu. Sonra gördüm ki nasıl hip hop'ta İzmir, Kadıköy vb. gruplar varsa orada da insanlar gruplara ayrılmış. Ve her grup kendi içinde bir çete, kapalı bir kutu. Ama o grupların içine girince de her gece bir etkinlik var. Şirketim RedZone'la birlikte ben de aralarına katıldım. Hatta daha sonra DJ'liğe de başladım.
GÜVENLİ ALANDAN ÇIKTIM
- Türkiye'ye dönmeye ne zaman karar verdiniz?
- Orada çok güzel bir ortamdaydım. Hayran olduğum sanatçılar stüdyoya gelip gidiyordu ama bu beni tatmin etmedi. Bir seçim yapmam gerekiyordu. Orada mutfakta çalışıp silik bir isim olarak mı kalmak istiyordum yoksa bu kültürü Türkiye'ye taşımak mı? Sonunda köklerime dönmem gerektiğini düşündüm. Güvenli alanımdan çıkıp risk almayı tercih ettim. Bu arada Atlanta'da olduğum dönemde buraya çok da uzak değildim. Gelip gidiyordum. Takip ettiğim Türk tayfa da RedKeys'ti. Onlar dışında fazla rapçi de tanımıyorum zaten.
- Siz de artık RedKeys bünyesindesiniz. Nasıl katıldınız aralarına?
- Çok sevdiğim bir dostum onlara demolarımı yollamamı sağladı. Sonra Khontkar'la stüdyoda buluşup bir İngilizce parça yaptık. Tarzımı sevdiğini anladım. Sonra Metthman ve Köksal'la tanıştım. Köksal'la Ötede Dur adlı parçayı yaptık. Türkçe söz yazmaya başlamamı da o sağladı.
- Türkçe söz yazarken neyi amaçlıyorsunuz?
- Ben motivasyon için buradayım. "Kadınlara ne söyleyebilirim, onlara ne mesaj verebilirim?" bunu düşünüyorum. Çalışmak, bir şeyde iyi olmak en büyük güç. Bundan sonraki parçalarımda da motivasyon odaklı gideceğim.
TÜKETİM HIZLANDI
- Rap müzikte son dönemde yaşanan patlamada rapçilerin sürekli üretim halinde olmalarının da büyük payı olduğunu düşünüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Artık bedroom production yani yatak odası prodüksiyonu söz konusu. Rap yapanların çoğunluğu evinde ses kartı, yalıtım, bir mikrofon. iki monitörle fikirlerini beat üzerine kaydediyor. Dolayısıyla bir hızlılık var. Eskisi gibi oturup "Nilüfer, Kayahan albüm çıkaracakmış" diye bekleme dönemi bitti. Hızlı bir tüketim devrindeyiz. İnsanların bir ay boyunca sürekli dinleyip sonra bırakacakları bir parça yapabilirim. Onlar bırakır, ben yeni parça yaparım. İnternette bir araştırma yapsanız Khontkar'ın değişik sitelere koyduğu 1000'e yakın parçasını bulabilirsiniz.
- Kadın rapçi olmanın zorluklarını yaşadınız mı? "Kadınsın rap yapamazsın" diyen oldu mu?
- Yaşamadım. Çünkü ben kadınlığımla ön planda değilim. Ayrıca ben bu işin okulunu okudum. Kimse Berklee mezunu değil etrafımda. Diğer yandan kadın sanatçı herkesin istediği bir şey. RedKeys ile aramda çok büyük bir aşk var. Yapamazsın demedikleri gibi aksine bana hep arka çıktılar.
- Trap müziğin büyüsü nedir?
- Ben de bilmiyorum. Çok sevdiğim, dinlediğim, hayatıma egemen olan tür. Popüler olmasaydı da ben trap yapardım. Atlanta'da tanıştığım, şu anda da taşıdığım müzik bu.
- Türkiye'de trap müzikte bir kadın rapçi olarak ilklerdensiniz. Bir misyonunuz olduğunu düşünüyor musunuz?
- Herkesin bir misyonu olması gerektiğini düşünüyorum. Ne olursa olsun, herkes bir şeye inansın. Ve o inandığı şekilde davransın. Kadınlar için çalışmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Para bugün gelir, yarın bitebilir, bir kadının elinde bir mesleği olması gerekir. Güçlenmemizin ana noktası bu. Bunu da dinleyiciye nutuk çekmeden bilinçaltına müzikle işlemek istiyorum.
- "Bilir aramızda fark var. Yaklaşamaz bana korkar" Sözlerde bir meydan okuma var ama hemcinslerinize karşı... Neden?
- Çünkü orada hayatımda olan bir gerçekliği yazdım. O sözlerde birkaç kişiye atıf var. Kız dinleyicilerimin de hoşuna gitti bu sözler. Bahsettiğim o motivasyon tam da bu. "Ben aslında daha iyiyim" bilinçaltından kadınların üzerine atmak istediğim bir tavır. Kibir ve saygı sınırını aşmadan elbette. Biraz yukarıdan bakmakta bir sakınca yok. Azıcık da kendini üstün hissetsinler.
- Kadın rapçileri takip ediyor musunuz?
- Ayben'i çok seviyorum, ve ona saygı duyuyorum. Rap müzikte öncü olduğu bir gerçek.
- Kadın rapçilerin çoğalması sektörde neyi sağlar?
- Yurt dışındaki kadın rapçiler kıyafet seçimlerinde daha özgürler. Renkli, seksi giyinebiliyorlar. Türkiye'de o şekilde çıkarsanız çok büyük tepki alabilirsiniz. Ben kadınların kıyafet seçiminden dolayı yargılanmasını istemiyorum. Bir kadın dış görünüşüyle yargılanırken bir erkek müziğiyle yargılanıyor. Ne kadar çok kadın rapçi çıkarsa ve şarkıları ne kadar çok listelere girerse o kadar da müziğinden konuşulmaya başlanır.
- Rap dünyasındaki atışmalara hazır mısınız?
- Biri bana atarsa ben de onu tutarım. Başlatan ben olmam. Bana diss yazan da loser (kaybeden) ve kıskançtır. Çünkü Türkiye'de hiç trap yapan kadın MC yokken güzel insanlarla, güzel bir müzik icra ediyorum.
- Hayatta sizi ne korkutur?
- Kalbimle aklımın farklı yollarda olması korkutur. İçimin hep rahat edeceği şekilde davranmak istiyorum.
BOKS VE DANS
Müzik dışında günlük hayat nasıl geçiyor? - Zamanımın çoğu stüdyoda geçiyor. Evimde de stüdyo var. İzmir'den prodüktör arkadaşlarım var, birbirimize beat'ler paslıyoruz. Disiplinli bir şekilde her gün parça yazıyorum. Sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Sabah kalkıyorum spor yapıyorum. Boks, yoga ve dans...
Yerin altından yükseliyorlar
Derya: Geçen aylarda Sony Music Türkiye&Basemode Records ortaklığında ikinci single'ı Wasabi'yi yayınladı. Antalya doğumlu olan Derya ilk kaydını 2008'de yaptı, 2010'da Boss Records oluşumunda yer aldı. Allame, Joker, Lider, Yunus Emre-Frekans, Güney Uğurlu gibi birçok isimle çalıştı.
Rozz Kalliope: Ece Seçkin arabada Benjamins II adlı parçasına eşlik ederken videosunu yayınlayınca sadece rap sevenlerin değil, herkesin dikkatini çekti. Yeni nesil rap'in başarılı temsilcilerinden. Elektronik müzik yapmak için kurduğu stüdyosunda kendini rap parça yaparken bulmuş. Junya Mafia adlı parçası da çok seviliyor.
Ruby: Zeynep Serter yani Ruby Denizlili. Henüz 19 yaşında olmasına rağmen başarılı çalışmalarıyla dikkat çekiyor. MOB Entertainment'ın ilk kadın sanatçısı. Onunla tanışmak isterseniz Çekmece Flow ile yaptığı Rubycon adlı parçasını dinleyebilirsiniz.
Yase Başkan: Bela Adım adlı şarkıyla dikkatleri çekti. En son sözleri kendisine düzenlemesi AERRO'ya ait Sorun Var'ı PDND Müzik&El Turco Records'tan yayınladı.
E.C.E.: Sözleri kendisine, müziği ve düzenlemesi Aspova'ya ait Aniden, Basemode Records'tan çıktı. E.C.E. şarkıyı içindeki 'inanır ve çalışırsam her şeyi yapabilirim' ilkesinden çıkarak yaptığını söylüyor . "Aniden, kendime verdiğim başarı sözümdür" diye de ekliyor.
Az para da çok para da tehlikeli olabilir
- Geçen günlerde Eypio'ya "Para rap'i bozar mı?" diye sordum, "Para insanı bozar" dedi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Herkesin bir kırılma noktası vardır. Kimi 50 TL'de kırılır, kimi 500 bin TL'de. O da kumaşı ile alakalı bir şey. Ben az paranın da, çok paranın da tehlikeli olabileceğini düşünüyorum. İnsanı az para da bozabilir, çok para da. Bence şöhret ve para herkesin yüklenebileceği şeyler değil. Bir de para bazı insanlara hakikaten yakışmıyor