Bir arkadaşımla sohbet ederken kızım Eylül'ün stickerları çok sevdiğinden, neredeyse her gün eve giderken onlarca sticker aldığımdan bahsettim. Bazı annelerin bundan şikayetçi olduğunu çünkü çocuklarının evin her yerine sticker yapıştırmalarından rahatsız olduklarını söyledi. Haklı sayılabilirler, ama açıkçası ben kızımın evi dağıtmasını, stickerları dolaplara yapıştırmasını hiç sorun etmiyorum. Felsefem belli, çocuklu ev dağınık olur. Misafir olduğum çocuklu evlerde de dağınıklığı hiç yadırgamam. Çocuk bu, dağıtacak tabii. Her an arkalarında olup evi toplamak da akıl karı değil!
Konu üzerine konuşurken, ofis masamda duran Serap Duygulu'nun yazdığı Yeni Nesil Ebeveynlik ve Helikopter Aileler adlı kitabı incelemeye başladım. Bu konuyu açıklamak için 'Toplu oda yoktur mükemmeliyetçi anne vardır' başlıklı bir bölüm açmış:
"Hepimiz çocuklarımızın; odalarını toplayan, düzenli, titiz çocuklar olmasını bekliyoruz. Bu konudaki beklentimiz ise oldukça yüksek. Çocuklar asla odalarını toplamaz, bir düzen oluşturmaz. Aksine birçok çocuk son derece dağınıktır. Bu ters düşmenin sonucunda ortaya çıkan ise bir türlü uzlaşamayan anne, baba ve çocuk ilişkisidir. Oysa gözden kaçırdığımız bir nokta var: Çocuklar bir yetişkinden beklediğimiz düzen ve disiplin anlayışına sahip olsalardı, zaten çocuk değil bir yetişkin olurlardı."
SORUMLULUK VERİN
Duygulu haklı değil mi? Peki, bir çözüm önerisi var mı? Bunu anlamak için okumaya devam ediyorum:
"Çocuktan oda toplamasını istemek ve bu konuda baskı kurmak yerine eğer oda iyice içinden çıkılmaz hale gelmişse belki birlikte bir düzene koymak için yardım teklif edebilirsiniz ama onu zorlayamazsınız. Odası çocuğun özel alanıdır ve orayı nasıl kullanacağı onun isteğine bağlıdır. Bu durum tıpkı, komşunuzun evinize gelip, 'Neden bulaşıkları yıkamadın, neden evi süpürmedin, yemeği pişirmekte de geç kalmışsın, evi daha temizlememişsin, buraları tertemiz görmek istiyorum' demesiyle aynı şeydir. Böyle bir müdahale size ne hissettiriyorsa çocuğunuza da öyle hissettirir."
Bu satırları okuyan annelerin "Çok abartmışsınız, çocuk hiçbir şey yapmayacak mı yani?" dediğini duyar gibiyim. Bu soruya Duygulu şöyle cevap veriyor: "Çocuklar ortak yaşam alanı olarak bilinen salon, mutfak ve diğer odalardaki eşyalarını toplamakla yükümlüdürler. Zira ortak yaşam alanları ailedeki her bireye aittir ve herkesin eşyasını ortalıkta bırakması kaosa yol açar, evdeki düzen bozulur, ancak odasını istediği gibi kullanabilir ve dağıtabilir."
Bölümün sonunda Duygulu annelere şu şekilde sesleniyor: "Anneler çocuğun çocuk olduğunu unutup ondan bir yetişkin gibi davranmasını bekler. Üstelik sorumluluk vermekten de kaçınarak...
Çocuğunuzdan bu konuda şikayetçiyseniz, onun sizden ne konuda şikayetçi olabileceğinizi düşünmenizi öneririm. O nedenle: Toplu oda yoktur, mükemmeliyetçi anne vardır."
***
Neşeli pazarlar
ENKA Kültür Sanat'ın, geleceğin seyircisini yetiştirmek, çocuklara ve gençlere sanat şevki aşılamak amacıyla düzenli olarak sahnesinde ağırladığı Barış İçin Müzik Toplulukları'ndan Gençlik Orkestrası, Neşeli Pazarlar etkinliği kapsamında bu Pazar saat 11.30'da ENKA Oditoryumu'nda konser verecek. Etkinlikte Barış için Müzik Vakfı'nın, masal dünyasıyla müziği buluşturan projesi Bir Varmış Bir Yokmuş'un "Sincap, Kedi ve Fare" başlıklı ilk bölümü sahnelenecek. Barış için Müzik Gençlik Orkestrası, Georges Bizet'in ünlü Carmen süitlerinden bölümlerle sahne alacak.
***
Kukla Festivali devam ediyor
İstanbul Karagöz Kukla Vakfı tarafından bu 22'ncisi düzenlenen Kukla Festivali yarına kadar devam edecek. Festival programına göre; bugün Meksika, yarın ise İtalya oyunları Metropol İstanbul'da sahne alacak.