atv'de yayınlanan Kimse Bilmez dizisinin kadrosuna Özlem karakteri ile dahil olan oyuncu Sevtap Özaltun ile bir araya geldik. Duru güzelliği ve naifliği ile kalbimi beş dakikada fethetti. Çok doğal ve sıcak... Röportaja başlarken kendi dünyasının kapısını aralamak konusunda tedirgin olsa da lal lafı açtıkça sohbetimiz koyulaşmaya başladı.
Doğayla iç içe yaşamayı seven biri. Bahçesinde böğürtlen de var dut ağacı da... Memleketi Artvin'e sık sık gidip çizmeleri giyip ekip biçmeye başlıyormuş. Görenler "Sen oyuncusun ne işin var burada?" dese de o kendini neyin mutlu ettiğini çoktan bulmuş. Mekan mekan takılmaktansa eline kahvesini alıp çimenlerde oturmayı tercih ediyor. Huzurun olduğu yerde ben de varım diyor: "Eskiden hayata direnen biriydim. Her şey kontrolümde gitsin isterdim. Bunun beni çok yorduğunu ve yıprattığını fark ettim. Şimdi hayatın getirdiklerine direnmek yerine akışta olmayı tercih ediyorum. Bu huzur veriyor. Huzurun olduğu yerde ben varım."
Şu an kalbinin de boş olduğunu öğreniyorum Özaltun'un ama o 'Aşk, insanı tazeler, büyütür. Aşk nereden gelecekse buyursun gelsin' diyor.
- Kimse Bilmez dizisinin kadrosuna Özlem karakteri ile dâhil oldunuz. Nasıl bir karakter Özlem?
- Bu proje bana ilk başladığında da gelmişti ama kısmet olmadı. Yeni bir karakter gireceğini söyleyip teklifte bulundular. Karakteri çok sevdim ve hemen kabul ettim. Ali'nin eski eşi Özlem bir anda ortaya çıkıyor. İlk çocukları, Ali'nin işi yüzünden ölüyor ve hamile olduğunu Ali'ye söylemeden onu terk ediyor Özlem. Kendince haklı sebepleri var. Özlem'in yerinde ben olsaydım, ne yapardım diye düşünüyorum bazen.
- Ne yapardınız?
- Hamile olduğumu söylerdim. Bunu çocuk için yapardım, babasız büyümesini istemezdim.
- Çocuk deyince gözlerinizin içi güldü. Çocukları çok seviyorsunuz galiba?
- Çok severim. Çocuk istediğim, anne olmalıyım dediğim biyolojik saatlerim oluyor. Ama bir gün çocuğum olsa da olmasa da çocuklar için yapmak istediğim planlarım var.
- Çocuklar için neler yapmak istiyorsunuz?
- Pedagoji okumak istiyorum. Köy okullarına gidip oradaki çocuklarla vakit geçirmek istiyorum.
- İstanbul'da setlerde çalışıp buna zaman ayırabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- Çalışmadığımız dönemler de oluyor. Bu dönemlerde köy çocuklarının kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak istiyorum.
- Bir hayat felsefeniz var mı?
- Eskiden hayata direnen biriydim. Her şey kontrolümde gitsin isterdim. Bunun beni çok yorduğunu ve yıprattığını fark ettim. Şimdi hayatın getirdiklerine direnmek yerine akışta olmayı tercih ediyorum. Bu huzur veriyor. Huzurun olduğu yerde ben de varım.
- Mesleğinizi yaparken kendi hayat felsefenizle çeliştiğiniz durumlar oluyor mu?
- Oldu tabii. Çok yönetemediğim durumlar da oldu. İşimi çok seviyorum. Oyunculuktan başka mesleği hiç düşünmedim. Ama bu sektöre adapte olma sıkıntısı yaşadım. Belki de bu benim kuruntularımdan kaynaklanıyordu. Biraz ürkek ve çekingen bir yapım vardı. Daha içe dönük biriydim sektör içinde. Ancak kendi kabuğunuzdan çıkmadığınız süre de bu işinizi yapmaya engel oluyor. Yani piyasada olmanız, daha çok görünmeniz, daha çok sosyalleşmeniz gerekiyor. "Olmayacak, yapmasam mı bu işi?" diye düşündüğüm zamanlar oldu ama işime olan sevgim kazandı. Şu an böyle çelişkilerim yok. Dengeyi kurdum.
PARA HIRSIM YOK
- Oyuncuların aldığı ücretler arasında uçurumlar oluyor. Hak ettiğinizi kazandığınızı düşünüyor musunuz?
- Kendimi kimseyle kıyaslamıyorum maddi açıdan. Herkes nasibinde ne varsa onu alıyor. Bir şekilde becermiş ve o paraları kazanıyor diye düşünüyorum. Duyduğumda dudağımın uçukladığı rakamlar da olmuyor değil. Ama malesef bir pasta sunuluyor ve ev sahibi bazılarına küçük dilim ikram ederken bazılarına büyük dilim sunuyor. Keşke daha adil bir sunum olsa tabii ama herkesin nasibi neyse o herhalde.
- Para hırsınız yok galiba?
- Yok... Birçok hayalim var, ucu paraya dokunanlar da var tabii. Ama her şeyin bir zamanı var. Hayat zamanı gelince imkanları sunuyor ve sunacaktır diye inanıyorum. Sadece hayatın bana sunduklarının kıymetini bilmeyi, azimle elde ettiklerimi, korumaya çalışıyorum.
- Evliliğin zamanı geldi mi?
- Geçiyor bile (Gülüyoruz). Evlilikten kaçmıyorum, sıcak bakıyorum ama ne zaman doğru insan gelirse o zaman olur. Şu an hayatımda biri yok.
- İş hayatını etkilediği için âşık olmaktan kaçanlar oluyor. Siz de var mı böyle bir korku?
- Sadece aşka yoğunlaşmam ama şapşallaşıyorum (Gülüyor). Çok keyifli bir hal, aşk güzel şey.
- İlk görüşte mi âşık olursunuz?
- Hep görür görmez âşık oldum. Hayatıma girenler güzel insanlardı. Sevdim ve sevildim. Bitmesi gereken noktaya geldiğinde bitti. Hep uzun soluklu ilişkiler yaşadım. Ruhunu, kalbini hissetmeliyim karşımdakinin... Uzun zamandır böyle bir şey yaşamadım.
- Asla bir oyucu ile aşk yaşamam diyenlerden misiniz?
- Asla dememeyi öğrendim. Biraz zorlukları var ama ne olursa olsun, aşk insan hayatının en büyük deneyimi. Bu deneyim bizi tazeler, büyütür. Her nereden gelecekse buyursun gelsin elbette.
- Karşı taraf için sizin oyuncu olmanız, iş saatleriniz problem olursa ne yaparsınız?
- İşimi bırakmam asla. Ona izah etmeye çalışırım. Anlıyorsa benim için doğru insandır. Zaten bu işi bilerek hayatıma girmiştir. Aksini söylerse hızla uzaklaşırım.
- Artvinlisiniz ve memleketinden kopmayanlardansınız gördüğüm kadarıyla...
- Artvin'e çok sık giderim. Köyde evimiz var. Babaannem orada. Yazları ben de yanına giderim. Köy hayatını çok severim. Ekip biçerim. Çizmeleri giyip tarlaya gidince görenler şaşırıyor. "Oyuncusun sen burada ne işin var" diyorlar. Evimde de bahçem var. Böğürtlenden tutun da dut, kiraz ağacına kadar her şey var. Bütün bahçeye ben bakarım. Hayatım hep böyle bağda bahçede, doğanın içinde geçsin istiyorum.
HEP YAN YANA OLMAK İLİŞKİ İÇİN ZARARLI
- Erkeklerin kalbine giden yol midesinden geçer derler. Siz de bu konuda iyisiniz ama hâlâ yalnızsınız. Bu işte bir hata var?
- Bir yerlerde o. Bir gün çıkıp gelecek. Birbirimizi bekliyoruz ve şimdiden ona "Doğru yerde buluşmak dileğiyle" diyorum.
- İlişkide kıskanç bir kadına dönenlerden misiniz?
- Hiç değilim. Hatta sevgilime karşı da pek kıskançlık duymam. Benden başkasına ilgi gösterdiğini görürsem kıskanırım ama hayatımdaki erkekler bana bunu yaşatmadı. Güzel kadınlara bakabilir, çünkü bende bakarım. Kıskançlık krizlerim hiç olmadı.
- Sizi kıskanan erkek arkadaşlarınız oldu mu?
- Çok oldu. Ama ikna ederek anlattım. Ben diye değil aslında karakterinde vardı. Kıskanç bir adamdı.
- İlişkileri çıkmaza sokan şeyler neler sizce?
- Hayatlarımıza çok müdahil olmamız. Hep yan yana olmak bir ilişki için çok zararlı. Aynı evin içinde bile farklı alanların oluşturulabileceğine inanıyorum. Çok fazla dip dibe olmak tehlikeli. Herkes birbirinin alanına saygı duymamalı ve müdahale etmemeli.
- Evlilikte ayrı ayrı alanlar oluşturulabilir mi acaba?
- Oluşturulabileceğine çok inanıyorum. Olamaz denilmesi bana garip geliyor. Karşımdaki insana güvenmeyi tercih ederim. İçimde güvensizlik oluşmuşsa o bağı koparırım. Sürekli sorgulayamam, şüpheci olamam. Ben yalan söylemem, karşımdaki insanın da bana yalan söylemeyeceğini düşünürüm.
- Düğün hayaliniz var mı?
- Artık yok. Çok şaşaalı bir düğün istemiyorum. Ailem belki düğün isteyebilir. Yoksa bana kalsa hiç istemem. Annem çeyizimi dizdi ama 'dağıt artık' diyorum. Babaannemin de hep dualarındayım.
- Büyüklerin duasını duymak bile şifa gibi, değil mi?
- Dua çok önemli. Ben buraya gelirken bile dua ettim. Anne ve babaanneme de bazen "Benim için çok önemli bir şey var, dua eder misin?" derim. İnançlı biriyim. Kendi dünyamda Allah'la baş başa, sohbet halindeyim.
BIÇKIN BİR DELİKANLIYI OYNAMAK İSTİYORUM
- Hayalini kurduğunuz bir rol var mı?
- Bıçkın, delikanlı, erkekvari bir karakter oynamayı istiyorum. Televizyonda yapamazsan tiyatroda mutlaka yapacağım. İçimde böyle bir dürtü var.
- Oyunculukta güzel olmak avantaj mı?
- Güzellik her yerde bir avantaj halinde. Güzel kadın komedi yapamaz diye bir algı var. Oysa izin verseler kadınlar bu algıyı kırar.
- Ekranın size haksızlık ettiğini düşünüyor musunuz?
Sanki normalde daha güzelsin...
- Herkes bunu söylüyor. Neden böyle oluyor anlamıyorum.
Fotojenik de biriyim ama yüz yüze görenler ekranda gördüklerinden daha güzel olduğumu söylüyorlar.
İYİ MANTI AÇARIM
- Nasıl bir arkadaş olduğunuzu söylerler?
- İnsanlara güven verdiğimi söylerler. Evime gelen herkes huzur bulduğunu ifade eder.
- Güzel yemek yapar mısınız?
- Yemekle tavlıyorum zaten (Gülüyor). Çünkü beni dışarı çıkarmak çok zor. Evde kalmayı tercih ederim. Ama dışarı çıktığımda da hakkını veririm. Masaların üzerine çıkıp dans da ederim. Eğlenmeyi bilirim.
- Şimdi size misafirliğe gelsem bana ne yemek yaparsınız?
- Mantı yaparım. Kendim açarım, teker teker... Klasik mantıcıyım. Ama önce ağzını yoklarım, neleri sevdiğini öğrenirim. Sabah kahvaltılarım da çok iyidir, pişi falan yaparım. Gelsene bir gün kahvaltıya (Gülüyoruz).
KAÇMAK DOĞRU DEĞİLMİŞ
- İş alabilmek için bir yerlere takılma, belli mekânlarda bir araya gelme gibi durumlar var gibi oyuncular arasında. Siz de takılıyor musunuz öyle yerlere?
- Özellikle gidilen yerler varmış evet ama ben hiç gitmedim. Kadıköy, Modacıyım. Çimenlerde oturup sohbet etmeyi seviyorum. Şuralara takıl falan diye hep söylenir. Bana iğreti gelmiyor ama tercihim o değil. Bana uymaz, sakil durur ben de.
- Ama diziler dışında görünmez gibisiniz, sizi başka yerlerde görmek mümkün olmuyor?
- Zamanında röportaj vermekten, galalara katılmaktan falan hep kaçtım. Şimdi artık kaçmayacağım, daha dengeli götüreceğim her şeyi. Kaçmak da çok doğru değil.
ÇALIŞTIĞIM EN HUZURLU EKİP
- Müzisyen bir ailede büyüdüğünüzü duydum...
- Babam ve iki ağabeyim de müzisyen. Babam düğün salonlarında, açılışlarda bağlama çalıyor, solistlik yapıyordu. Şimdi bir enstrüman dükkanı var. Ağabeylerim de kulüplerde sahne alıyor.
- Müzikle iç içe bir ailede büyümüşsünüz. Şarkıcı olmayı hiç düşünmediniz mi?
- Hiç aklımdan geçmedi ama teşvik edenler oluyor. Hatta sette de Keremcem'le karavanda bir şeyler söyledik. Dinleyenler sevdi.
- Kimse Bilmez ekibinde müzikle uğraşan çok isim var. Müzisyenlerden oluşan oyuncu kadrosu gibi...
- Evet, Keremcem'in zaten işi bu ve çok iyi alanında. Özgü, muhteşem bir yorumcu. Çok ama çok iyi bir ses.
- Eğlenceli bir ekibiniz var...
- Çok eğlenceli bir ekip. Hiç gerginlik yok. Herkes anın tadını çıkarıyor. Oyuncuların dışında teknik ekip ve diğerleri hepsi çok iyi insanlar. Çalıştığım en huzurlu set diyebilirim. Adaptasyon sorunu yaşamadım. Sanki hep oradaymışım gibi...