Marvel ve sinema... Kaç zamandır yapılması gereken tartışmayı herhalde kimse Martin Scorsese'nin başlatacağını tahmin etmiyordu. Ama "Kral çıplak" demek de o kadar kolay değildi. Scorsese çıktı naif bir şekilde ama oldukça da keskin ifadelerle, Marvel uyarlamaları olan süper kahraman filmlerini kastederek bu filmleri sanat eseri olarak görmeye çalıştığını ancak başaramadığını anlatıp "Böyle yapmayı denedim, ancak bunlar sinema değil. Açıkça söylemem gerekirse aklıma gelen ilk şey, filmin şartları içerisinde ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan oyuncular ve bir eğlence parkı. Bu yapımlar insanoğlunun duygusal ve psikolojik tecrübelerini diğer insanlara aktardığı sinema filmleri değil" dedi.
Bu sözler ortalığı karıştırmaya yetmişti ki, bir başka usta Coppola çıktı ortaya ve "Martin Scorsese Marvel filmlerinin sinema olmadığını söylemekte haklı çünkü sinemadan bir şey öğrenmeyi bekleriz; biraz aydınlanma, biraz bilgi, biraz ilham, bir şeyler elde etmeyi bekleriz. Aynı filmi tekrar tekrar izlemekten kimsenin bir şey elde edebileceğini zannetmiyorum. Martin 'Bu sinema değil' derken kibar davranıyordu. Bu filmlerin değersiz olduğunu söylemedi, ki bunu ben şimdi söylüyorum" diyerek tartışmayı iyice alevlendirdi.
Marvel cephesinden bu sert eleştirilere ustalara saygıda kusur etmeden cevaplar gelmeye başlamıştı ki bir başka usta Ken Loach'un meselenin özünü anlatan açıklaması geldi: "Marvel filmleri iletişim kurmakla ve hayal gücümüzü paylaşmakla ilgili değil. Büyük bir şirkete kâr sağlayacak bir ürün hazırlamakla ilgili. Piyasa alıştırması yapıyorlar ve bunun sinema sanatı ile ilgisi yok. William Blake'in dediği gibi para söz konusu olduğunda sanat imkânsızdır."
Marvel filmlerine yönelik eleştirilere sinema dünyasından artık her gün birileri katılıyor. Jennifer Aniston'dan Pedro Almodovar'a kadar uzanan bir yelpazede üstelik. Ki bu eleştirilerin devamının geleceğini tahmin etmek de hiç zor değil. Belki bir süre daha Marvel filmleri şamar oğlanına dönecek (ki şimdilik görünen o) ama bir noktada gerçekle yüzleşme aşamasında asıl kırılma yaşanacak. İşte o yüzleşme anında iki durum çıkacak karşımıza.
İlki Marvel filmlerinin zihniyeti ve neyi temsil ettiği ikincisi de ekonomisi... Daha önce de yazmıştım. İşin aslı temelde iyilerle kötülerin mücadelesi şeklinde özetlenebilecek Marvel dünyasını anlatan filmlerin altında kibirli bir Amerikan propagandası kendini hemen belli eder. Dünyanın hal ve gidişatı düşünüldüğündeyse filmlerin güvenlikçi politikalara göz kırpan bir hali vardır. Arada kolektif hareket etmenin önemi vurgulansa ve süper kahramanların yarattığı yıkım sorgulansa da bunların filmlerdeki önemli unsurlar olduğunu söylemek zor...
Ve Marvel, anlattığı tüm bu süper kahraman hikayeleriyle, Hollywood'da ana akım sinemayı bloke ettiği gibi süper kahraman mitini şişirip, hantallaştırıyor. Hantallaştıkça da filmler yorucu aksiyona teslim olmaya başlıyor. Böylece film yerine lunaparka gitmişsiniz gibi bir duyguyla sinemadan çıkıyorsunuz.
Neyseki bir anti-Marvel filmi diyebileceğimiz Joker çıkış yolunu gösterdi şimdilik bize... Ama bu yol tercih edilir mi? İşte bu noktada da ekonomi devreye giriyor. Şimdiye kadar çekilen 23 Marvel filminin toplam hasılatı 22.5 milyar dolar. Yaklaşık film başına 1 milyar dolar düşüyor. Her film maliyetinin üç dört katı kadar hasılat elde ediyor. Böylesi bir paradan sinema adına kim vazgeçer ki? Bekleyip göreceğiz...