Instagram farklı yeteneklerin ve çalışmaların öne çıkmasını sağlayan bir mecra da aynı zamanda. Uğur Gallenkuş da bu mecrayı insanların dikkatini dünyadaki adaletsizliğe çekmek için kullanıyor. Gallenkuş'un birçok ülkeden takipçisi var.
- Nereden aklınıza geldi bu tür bir çalışmaya imza atmak?
- Bir şirketin e-ticaret sitesini yöneterek hayatımı idame ediyorum. Dijital kolaj, monte gibi çalışmaları hobi olarak yapmaya başladım ve devam ediyorum. Bu tarz çalışmalar bir anda insanın aklına gelmez. Bu sürece çok farklı işlerle başladım. Dört yıla yakındır bu tarz çalışmalarımı bobiler. org sitesi üzerinden yapıyorum. Paralel Evren adını verdiğim ilk çalışmamı da yine bobiler.org sitesinde yayınlamıştım. Paralel Evren çalışmalarımın çıkış noktası, karadan gidebilmek varken maruz kaldıkları engellerden dolayı Ege denizini kaçak yollarla geçerken can veren binlerce insandan birisi olan Aylan bebeğin ölümü oldu. Sonrasında yine kaçak yollarla denizden geçmeye çalışırken yakalanan mültecilerin olduğu bir haberde, kafile içerisinde yer alan çocukların gözlerinde korku ve çaresizliği gördüm. Bu beni müteessir etti. Sanırım 2016 yılında keskin bir çizgiyle ayırdığım ve hâlihazırda da devam ettirdiğim teknikte çalışmalardan bir düzine yaptım. Bu çalışmaları global bir içerik sitesinde yayınladım ve yoğun bir şekilde olumlu anlamda tepki aldım. Instagram üzerindeki globalleşmem bu şekilde başladı.
- Neden bu kadar ilgi çekti sizce?
- Aslında bu teknik çok basittir ve yaygındır. Fakat ben güncel sorunlar, savaş, açlık, şiddet, doğal olaylar gibi konuları işleyen çalışmalara denk gelmedim. Bu yüzden de çalışmalarım bu yönde örneklerin olmamasından dolayı yoğun bir etki yarattı. Aslında her zaman gördüğümüz ve birçokları ikonikleşmiş ya da her zaman gördüğümüzden duyarsız kaldığımız fotoğrafları farklı bir teknikle etkili bir şekilde sunuyorum. Sosyal medya, lüks ve insanların sahip olamayacağı şeylerle gözleri boyayan bir vitrine sahip ama hayatın gerçekliğinin insanların gözlerine batacağı ve etkileyebileceği en iyi ortamlardan birisi aynı zamanda.
- Ne amaçlıyorsunuz?
- Ufak da olsa insanları düşünmeye sevk etmek ve empati kurmalarını sağlamak istiyorum. Ve bunu başardığımı da düşünüyorum. Toplumları gelişmiş ve gelişmemiş olarak sınıflandırıyorum. Genelde doğu batı diye düşünülüyor ama Batı'da gelişmemiş, Doğu'da da gelişmiş toplumlar var. Tabii ki bu seviyeleri belirleyen çok farklı kriterler söz konusu. Çalışmalarda vermek istediğim mesajın ana hedefi gelişmemiş toplumlar. Mesajın diğer kısmında ise gelişmiş ülkelere de, şanslı olduklarını göstermek, farklı toplumlar ve insanların olduğunu görtermek istiyorum ve onlara karşı olumlu pozisyon almalarını amaçlıyorum. Bu mesajları da hangi dili konuşursanız konuşun, görme, anlama, yorumlama yetisine sahip olduğunuz takdirde anlayabileceğiniz görsel sanatlar aracılığıyla yapıyorum. Binlerce kelimeden daha etkili. Görsel sanatları, dillerin efendisi olarak tanımlıyorum. Bu çalışmalarım sayesinde beni en çok mutlu eden şey çalışmalarımın okullarda, derslerde genç nesillere sunuluyor olması. Brezilya, Finlandiya, İspanya, Fransa, İran ya da Hakkari'deki bir okulda çalışmalarınız panolarda ya da derslerde öğretmenler tarafından gösteriliyorsa bu çok değerli. Yetişkinler bu düzeni değiştiremez ama gelecek nesiller farklı bir yöne çevirebilir bu gidişatı.
ESERLERİM SATILIYOR
- Çalışmanız başka mecralarda sergileniyor mu?
- Roma Art Week etkinliğinde Roma merkezli İtalyan bir galeri üzerinden sergilenecek. Tabii çalışmalarıma talepler söz konusu ve satılıyor. Bu satışlardan elde edilen gelirin yarısı fotoğrafçılar ve kar amacı gütmeyen kurumlar arasında bağış olarak pay ediliyor. Instagram sayfamın şu ana kadar maddi getirisi yok denecek kadar az ama manevi olarak büyük bir getiri söz konusu..