Klasik Uyuyan Güzel masalını, masalın kötü perisi ya da cadısı Malefiz'in (Angelina Jolie) gözünden anlatan 2014 yapımı Malefiz, hikayedeki kötü tarafın aslında iktidar delisi erkekler olduğunu anlatmıştı bize. Malefiz'i hani o ünlü büyüyü yapmaya iten bir zamanlar âşık olduğu ve onu kullanarak kral olan bir erkekti neticede. Açıkçası görsel açıdan iyi olsa da, kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapsa da film vasat bir yapımdı. Fakat devamı geldi... İyi ki de gelmiş. Baştan söyleyelim çok az seride gördüğümüz bir durumla karşı kaşıyayız. Devam filmi ilkinden daha iyi...
Malefiz: Kötülüğün Gücü'nde, Malefiz ile Aurora'nın (Uyuyan Güzel) artık iyiden iyiye bir anne-kız ilişkisi içerisinde olduğunu görüyoruz. Öyle ki Malefiz, Aurora'nın sevdiği prensle evlenmesine bile artık razıdır. Bu evlilik Malefiz'in hakim olduğu, perilerin yaşadığı Moors ile insanların yaşadığı Ulstead krallıklarının birleşmesi anlamına da gelmektedir. Fakat Ulstead Krallığı'nın kraliçesi Ingrith (Michelle Pfeiffer) bu birleşmeye razı değildir. Perilerden nefret eden kraliçe iki krallığı birbirine düşürecek ve suçu da Malefiz'e atacak bir planı ince ince hayata geçirir.
KADINLARI İKTİDAR MÜCADELESİ
Joachim Ronning'in yönettiği film, özünde iyiler ve kötülerin mücadelesi gibi dursa da biraz daha fazlası. Her türlü farklılığı bir savaş meselesi haline getirenlerle, farklılıklar zenginliktir diyerek birleşerek gelişmek isteyenlerin mücadelesi aslında. Bu mücadelede, Malefiz barış için savaşan tarafta kalırken Kraliçe Ingrith karşı tarafı düşman göstererek kendi iktidarını sürdüren biri olarak konumlandırılıyor. Ve ilk filmin aksine Malefiz: Kötülüğün Gücü bir anlamda kadınların iktidar mücadelesini anlatan bir yapıma dönüşüyor. (Bu iki kadının dünür olduğu da düşünülerse onların savaşına kaynanalar savaşı denilebilir.) Bu da ilk filmdeki kadınlara yönelik pozitif ayrımcılıktan vazgeçildiğinin bir göstergesi. Fakat buna rağmen hem hikaye anlatımı hem de sinema olarak ilk filmden daha başarılı bir yapım var karşımızda.
Kim iyi kim kötü, kim iktidarını korumak için her türlü kötülüğü yapabilir, kim barış için hırslarından vazgeçebilir? Bu tür sorulara elden geldiğince cevap arayan filmin iyi yaptığı bir şey 'hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir' diyerek biz fanileri bir masal anlatısı içerisinde uyarmaya çalışması...
İlk filmde olduğu gibi Angeline Jolie'nin güzelliğinin filmin önüne geçmemesi, oyunculuk performansını öne çıkarmaya çalışması önemli. Ama Michelle Pfeiffer'ın kötü kraliçe olarak daha hırslı bir oyunculuk sergilediği da bir gerçek. Neticede iki filmlik seriyle Uyuyan Güzel masalı sinemada yeniden yazılıyor ve bu tür yorumlar darısı diğer masalların başına...