Çok değil 15 sene öncesine kadar çok rastlanan, adı bilinen bir rahatsızlık değildi Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, kısa adıyla DEHB. Günümüzde ise yedi-sekiz çocuktan birine bu teşhis konuyor. Aileler, hareketli, dikkatini toplayamayan çocuklarını ilk iş olarak doktorlara ve dolayısıyla ilaçlara emanet ediyor. Daha önce yazdığı Antidepresan Tuzağı adlı kitabıyla, sırf dev ilaç sektörünün gönlü olsun diye hepimizi depresyonda olduğumuza inandıran, modern psikiyatriyi eleştiren Psikiyatr. Dr. Mutluhan İzmir, DEHB ile ilgili kaleme aldığı Yaramaz Çocukları İlaçlamayın! adlı kitabında çarpıcı veriler ve bilgiler ortaya koyuyor. İzmir'e göre bu konuda da gereksiz bir tıbbileştirme yapılıyor ve gerekmediği halde çocuklara ilaçlar yazılıyor, üstelik etkisi çok yüksek olan bu ilaçlar çocuklarda giderek artan bir bağımlılığa yol açıyor.
DİKKAT DEĞİL MERAK EKSİKLİĞİ
İzmir, önce çocukların yaşadığı meselenin dikkat eksikliği değil, merak eksikliği olduğunu söylüyor ve bunu şöyle izah ediyor: "Dikkat işlevinin yeterince yerine getirilebilmesinde en önemli etkenlerden biri, ilgi ve merak olarak adlandırdığımız duygunun desteğidir. Dikkat, üst beyin bölgelerinin yerine getirdiği bir işlevken, ilgi ve merak alt beyin bölgelerinin oluşturduğu duygulardır. Yani beynimizin, istemli dikkat olarak adlandırdığımız bu en üst düzey işlevlerinden biri, alt beyin bölgelerimizden kaynaklanan duygularımızın yardımı olmadan sağlıklı biçimde yerine getirilememektedir. Merak duygusunun çocuklar ve gençlerde eksik olmasının nedeni, beyinlerinde eksik olan bir madde değildir."
YETİŞTİRİLME TARZI ÖNEMLİ
İzmir'e göre merak duygusu eksikliği yetiştirilme tarzından kaynaklanıyor: "Ailelerin, çocukları ya da ergenleri yetiştirirken, onların ilerideki yaşamlarında oldukça büyük sorunlar oluşturacak, sorunlu davranış biçimleri vardır. Çocukları ve ergenleri, gereken konulara dikkatlerini toplayabilmeleri için gerekli merak duygusunun gelişmesini sağlayacak biçimde yetiştiremiyoruz. Günümüzde ilgi ve merak eksikliği yaşayan çocuk ve ergenlerin bu sorunu yaşamalarında en çok etkili olan nedenlerden biri, çocukları ve gençleri şımartmaya varan aşırı koruyucu ve kollayıcı ebeveyn ve akraba tutumlarıdır. Her şeyi hazır bulmaya alışmış bir çocuk, hiçbir şeye karşı merak ve ilgi duygusu geliştiremeyecektir." İzmir'e göre DEHB olarak algılanan vakaların temelinde ya da bu tür belirtilerin ortaya çıkmasında yaşam düzeni yatıyor: "Öğrencilere evde bilgisayarda yapılacak ödevlerin verilmesi, onları gecenin geç saatlerine dek bilgisayarın başında tutuyor. Bu nedenle özellikle ilk ve orta öğrenim öğrencilerine bilgisayarda yapılacak ödevlerin verilmemesi, tablet gibi aletlerle eğitimin özendirilmemesi çocukların uyku sürelerinin daha tatminkâr olmasını ve beyinlerinin dinlenmesini sağlayacağından dolayı, az uyuduğu için dikkat eksikliği sorunu yaşayan birçok öğrencinin sorununa çözüm getirilebilecek ve onların gereksiz yere ilaç tedavisine yönlendirilmelerinin önüne geçilebilir. Hiperaktif gibi görünen, özellikle birçok erkek çocuğun, okula başlamadan önce evde yeterince disipline edilememiş olmasından kaynaklanan, sınıf disiplinine uyamama sorunu yaşadıkları görülülebiliyor. Aileler bu konuda bilgilendirilmeli, okullar bu çocukların disiplin altına alınabilmesi için özel programlar uygulamalı. Bu gibi durumlar ilaçla tedavi gerektirmeyen nedenlerden ötürü ortaya çıkan dikkat eksikliği ve hiperaktivite tablolarıdır."
HER HAREKETLİ ÇOCUK HASTA DEĞİLDİR
İzmir'in en çok üzerinde durduğu ve dikkat çektiği nokta ise, DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların kokain türü bir bağımlılığa yol açıyor olması: "DEHB tedavisinde kullanılan ilaçtaki madde, beyin üzerindeki etkileri açısından kokain ve amfetamin benzeri olan bir maddedir ve kötüye kullanım riski ile bağımlılık yapıcı etkisi göz ardı edilememeli. Bu maddeler hızlı bir biçimde bağımlılık yapar. Bu bağımlılık türüne kokain tipi bağımlılık da denir. Maddenin alınmaması durumunda ortaya çıkan yoksunluk belirtileri, uyuşukluk hissi, dikkati toparlayamama, uyuma isteği, kendini çökkün, depresif, ağlamaklı hissetme, motivasyon düşüklüğü, hiçbir şey yapmayı istememe ve hiçbir şeyden keyif alamama gibi belirtilerdir. Bu yoksunluk belirtileri de insanı, bağımlı olduğu maddeyi sürekli olarak yeniden kullanmaya iter. O maddeyi kullandığı zaman insan bu belirtilerin ortadan kalktığını beynine işlemiş olduğu için, artık o maddeyi kullanmaya koşullanmıştır. Bu bağlamda değerli öğretmenlerimiz, her dikkati dağınık çocuğu psikiyatra ya da psikologa yönlendirmenin, çocukların beyni uyarıcı ilaçlara gereksiz biçimde maruz kalmalarına neden olabilirler. Her dikkati dağınık ve hareketli çocuk hasta demek değildir."