Moda dünyasında sonbahar demek yeniden her şeyin hareketlenmesi demek. Arka arkaya ünlü tasarımcılar yeni sezon koleksiyonlarını moda severlerle buluşturmaya başladı bile. Bunlardan biri de bu perşembe koleksiyonunu sergileyecek olan Simay Bülbül... İçinizden "Çok uzun zamandır ortalarda yok, neler yapıyor?" dediğinizi duyar gibiyim... Aslında haklısınız. Yaklaşık 4.5 yıldır moda haftalarında, moda etkinliklerinde görmüyoruz onu. Ama Bülbül her tasarımcı gibi bu süreyi boşa geçirmedi. Mimar eşi Serhan Sarıpınar ile sayısız projeye imza attı. Ama sonunda yeniden iddialı hem de çok iddialı bir moda projesiyle ve defileyle karşımıza. Perşembe günü Bülbül sonbahar- kış koleksiyonunu kısa süre kapılarını açan eşiyle kendisine ait olan Hangarİst'te görücüye çıkarıyor. Defilenin ardından tüm koleksiyon Bülbül'ün yeni mağazası Perveran'da ve Gizia Gate'te satışa çıkacak... Ama bu proje tabii ki bununla sınırlı değil. Hadi gelin Bülbül anlatsın bize uzun bir aradan sonra yeniden koleksiyon hazırlamasına ilham veren bu projeyi ve 360 derecelik moda etkinliğini...
- Uzun zamandır bir defile yapmıyordunuz, belki de biraz daha uzaktınız moda dünyasına. Şimdi iddialı bir proje ile karşımızdasınız. Biraz anlatır mısınız bu projeyi? - İlk önce projenin ismiyle başlayalım. Tüm projenin ismi Kapıları Aralayan Kadınlar...
- Merkezde kadınlar mı var?.. - Benim tüm koleksiyonlarımın ana merkezinde hep kadın oldu, hep kadını işledim, kadınların öykülerini anlattım. Bu sefer de karşılaştıkları zorlukların durduramadığı, hayallerinin ötesini görebilmeyi hedefleyen, sinema, bilim, sağlık, üretim, teknoloji, moda, sosyal sorumluluk, edebiyat, sanat gibi farklı disiplinlerde başarılara ve ilklere imza atmış kadınların hikayelerini anlattım koleksiyonumda. - Onlar kapalı kapıları aralamışlar, başka kadınların da bu kapıları aralaması ilham kaynağı oluyorlar öyle değil mi?
- Aynen öyle. Zaten bu koleksiyonun ruhunu tam olarak yansıtabilmek için de özel bir sergi daha gerçekleştiriyoruz.
- Bir fotoğraf sergisi...
- Evet. Defile günü misafirlerimizle ilk önce bu fotoğraf sergisini gezeceğiz. Ardından defile alanına gidip koleksiyonu göreceğiz. Sergide tahmin edeceğiniz gibi bambaşka alanlarda yaptıkları farklı şeylerle ilham kaynağı olan 11 kadının fotoğrafları bulunuyor. Bu kadınların fotoğraflarını da ben çektim. Bu da benim için büyüleyici bir serüven oldu. Her bir kadının hikayesi geniş kitleler tarafından duyulmayı hakediyor. Mesela Mars üzerine yapılan çalışmalara kabul edilen ilk Türk olan Saadet Yüncü de var bu kadınların arasında, yurt dışında bizi başarıyla temsil eden manken Öykü Baştaş da var. - Koleksiyondan da bahsedebilir misiniz bize biraz?
- Tabii ki deri ve kumaşı birleştirerek devam ettirdiğim avangard çizgimde yine. Ancak bu sefer deriyi couture detaylar ile buluşturduk. Deriyi el işlemesi şeklinde yorumladık. Ayrıca koleksiyonda çok özel bir ipekli kumaş olan sandal kumaşını kullandık. Tarihi yüzlerce yıl önceye dayanan bu kumaşı aslına uygun şekilde yeniden ürettirdik. - Defile diyoruz ama koleksiyonun sunulacağı etkinlik çok özel...
- Türkiye'nin farklı bölgelerinden getirilen tarihi kapıları kullandık bu defile için. Anadolu'nun her yerinden topladığımız bir aile koleksiyonu. Klasik bir podyum değil. Teatral bir sunum. Bir lounge sisteminde oturacak konuklar ve canlı müzik olacak. Full bir ambiansta yaklaşık 20 dakika koleksiyon sergileceğiz. Defile koreografisi Öner Evez tarafından gerçekleştirildi
-Tüm bu detayların yanı sıra tüm bu süreç bambaşka bir şeye yarayacak bir yandan da değil mi?
- 11 genç kıza burs çıkarıyoruz. Ve tabii ki hikayeleri duyurmak ve 'sen de yapabilirsin' duygusunu aşılamak çok önemliydi.
- Peki özlemiş misiniz bu defile heyecanını? - Çok özlemişim. Şu an her şey çok güzel geliyor. Her şey bir detay. Aynı anda birçok şeyi düşünmek zorunda kaldım. İnşaat var, defile organizasyonu var. Defile koleksiyonu, sergi, mağaza satışı...
- 2001 yılından beri moda sektöründe yer alan 2008 yılında ilk defilesini yapan bir moda tasarımcısı var karşımızda. Neler değişti o günden bugüne?
- Podyumlar bitiyor dünyada. Her birimizin hikayelerimizi bambaşka bir şekilde anlatmamız gereken bir dönemdeyiz.
- Peki modayla ilgilenmediğiniz dönemde neler yaptınız?
- Ben birçok markaya proje tasarlayan Fikriperver Ajansı'nın sahibiyim. İki konsept mağaza Perveran ve Muhterif açtık. KSKM (Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi), Kırmızı Karavan markalarının kurucu ortağı oldum. Bir de tabii ki 2018 yılında koruyucu aileliğin farkındalığı ve koruma altındaki çocukların gelişimleri için Kırmızı Çocuklar Derneği'ni kurdum.