Contemporary Istanbul'u atlattık. İstanbul Bienali'ni ise doyasıya gezme zamanı geldi. Bienal 10 Kasım'a kadar açık. Yine enfes bir konu ve görülmesi gereken projelerle karşımızda. Şahsen bienali rehberli gezmenizi öneririm. Kendi gezmek isteyenler içinse görülmesi gereken eserler listesi hazırladım. Hepsi bu sayfaya sığmayacağı için ileriki haftalarda da ara ara paylaşabilirim...
Feral Atlas Collective: Yollar, fabrikalar, barajlar, elektrik santralleri ve sondaj makineleri gibi sıradan, normal kabul ettiğimiz altyapıların ne kadar ölümcül etkileri olduğunu ortaya koyan Feral Atlas, dünyanın farklı noktalarından insan eliyle yapılmış yapıların yarattığı tahribatı çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Endonezya'da bir sondaj kulesinin yakınında ortaya çıkan bir çamur volkanı, 19. yüzyılda Bengal deltasına kurulan demiryolu altyapısı neticesinde aşırı derecede çoğalan su sümbülleri, Kuzey Buz Denizi'nin dibindeki gürültü kirliliği ve Pasifik Okyanusu'ndaki plastikler...
Monster Chetwynd: Günümüzün en yaratıcı sanatçılarından kabul edilen ve geçtiğimiz yıl Tate Britain'in önüne yerleştirilen dev salyangoz eseriyle bilinen İngiliz sanatçı Monster Chetwynd bu yıl bienale iki farklı eserle katılıyor. Sanatçının ilk eseri 16. İstanbul Bienali'ne özel olarak bir çocuk parkı mizanseniyle kurguladığı ve Maçka Sanat Parkı'na yerleştirilen Gorgon'un Oyun Alanı. Bienalin her yıl İstanbul'a kalıcı bir eser bırakma projesi kapsamında üretilen oyun alanı İstanbul'un sokak kedilerinden, Yerebatan Sarnıcı'nda yer alan Medusa heykellerinden ve İtalya'daki Bomarzo Bahçeleri'nden ilham alıyor. Sanatçının her biri insansı bir biçime bürünmüş bir yarasa, bir yılan, bir timsah ve bir örümcekten oluşan hibrit yaratık heykelleri de bienalin açık olduğu sekiz hafta boyunca Büyükada'da yer alan Hacopulo Köşkü'nde görülebilir.
Simon Fujiwara: Farklı üretim tekniklerinden ilhamla popüler kültür artıklarına odaklanan eseriyle bilinen sanatçı Simon Fujiwara'nın lunaparklardan ilham alan eseri de bienalin en çok dikkat çeken çalışmalarından biri.
Güneş Terkol & Güçlü Öztekin: Bienal mekan içerisinde bir mekana da ev sahipliği yapıyor. Bienalde beraber çalışan sanatçı ikilisi Güneş Terkol ve Güçlü Öztekin, hem ziyaretçiler hem de sanatçılar için bienale özel bir buluşma noktası olacak bir mekan hazırladı.
Jonathas de Andrade: Bienalde yer alan çok sayıda video arasında duygusal olarak en etkileyicilerinden biri Güney Amerikalı sanatçı Jonathas de Andrade'ye ait. Andrade'nin bienalde sergilenen filminde balıkçıların balıkları yakaladığı ve ardından usulca göğüslerine bastırdıkları avlarının nefesinin kesildiğini görüyoruz. Bu ritüelde şefkat ile boğma fiilinin iç içe geçişine tanık olurken bu iki zıt unsurun arasındaki sınırlara yabancılaştığımızı fark ediyoruz.