Eylül ayı İstanbul için sanat zamanı demek. Bir tarafta bu yıl 14. kez düzenlenen Contemporary Istanbul(CI), diğer tarafta 16. İstanbul Bienal'i, müzeler, sergiler... Kısacası eylül ayı "Dostlar sergide, müzede görsün" ayı. Uzun süre arayıp sormayan arkadaşlar sanat takvimi yaklaşınca arayıp VIP açılışlara, özel davetlere ve after partilere davetiye sormaya başlar. Artık bir klasik haline dönüşmüştür sanat ortamlarında başlayan arkadaşlıklar... İstanbul'un dünya sanat piyasasında iddiasını koruması için bu tarz aktivitelerin denk gelmesi alkış tutulacak bir durum. Böylece ülkemize gelen sanat insanları sadece fuarı gezmekle kalmıyor, eş zamanlı sanatsal etkinlikleri de görme imkanı yakalıyor. Haftalardır hem bienal hem fuar hem de müze ve sergilerde neler var neler yok yazılıp çiziliyor. Ama işin bir de sosyalleşme, soluklanma, görme, görülme kısmı var. Tamam eserleri gezdik gördük iyi de şimdi nerede karnımızı doyuralım da iki çift fuar dedikodusu yapalım durumu anlayacağınız... O halde bu kez size gezip göreceklerinizi değil de nerede kayıntı yapabileceğinizi yazacağım. Kısacası bu yazı bolca sanatın arasında lezzetli yemekler, iyi kahve, görme-görülme imkanı ve kaçırılmaması gereken partileri içeriyor. Şimdiden iyi eğlenceler, bol lezzetli yemekler...
FUARIN POP-UP MEKANLARI
İlk durağımız merakla beklenen Contemporary Istanbul. Bunun için istikamet İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfü Kırdar Rumeli Salonu... Bu yıl da yine pek çok ilk var fuarın bünyesinde. Özellikle dokuz sanatçının işlerinin yer aldığı açık hava heykel sergisi Garden of Eden'ı kaçırmayın derim. Gidince kalabalığa ayak uydurun, zaten onlar sizi en iyi şekilde yönlendirir. Peki ama fuarı gezerken soluklanmak için nerelere gitmeli? Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da şehrin en popüler mekanlarından Fenix fuarda pop-up bir restoran açtı. Kimi ararsanız burada bulabilirsiniz. Başında da elbette işletmeci Lal Dedeoğlu duruyor. Bu yılın bir başka popüler buluşma adresi ise yine fuar içinde açılan House of Brothers VIP Lounge'u oldu. VIP açılış günü gerçekleşen daveti en ses getiren etkinlikler arasındaydı. Koleksiyoneri, sanatçısı, kimi arasanız buradaydı. Fuar pazar günü sona eriyor. Sergi gezerken soluklanma molası için fena fikir gibi durmuyor. Geçen sene fuar içinde Capricorn da hizmet veriyordu. Kapandığı için bu yıl yok. Ama başka bir marka Food Istanbul hizmet veriyor. Uzun sosyalleşme masalarında yiyeceğinizi alıp sosyalleşebiliyorsunuz. Kasaya gidip istediğinizi alıp sonra masalardan birinde kendinize yer arıyorsunuz.
NİŞANTAŞI HATTI HAREKETLİ
Fuar süresince Nişantaşı trafiği hem sokaklarında hem de mekanlarında eksik olmuyor. Fuardan çıkan kalabalık genelde Nişantaşı kafelerini dolduruyor. Bu yılın en popüler sokağı ise Mim Kemal Öke. Karnını sulu ev yemekleriyle doyurmak isteyenler küçük bir Hünkar Lokantası molası verip kaldığı yerden devam ediyor. En popüler adreslerin başında ise sanat camiasının en sevdiği buluşma adreslerinden Delicatessen geliyor. Emre Yusufi bu yıl son anda alınan bir kararla fuardan çıkartıldı. Ama Yusufi'nin geçen yıl heykelini alıp mekanında sergileyen Must hâlâ popülaritesini koruyor. St. Regis Hotel'in roof'u Spago'da ay boyunca sanatsal davetlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
BAŞKA NERELERİ VAR?
İstanbul Modern'de açılan, küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu'nun yaptığı Canan Tolon'un 40 yıllık sanat hayatından 130 seçkinin yer aldığı sergi müzede öne çıkan sanat etkinlikleri arasında. Sergiyi gezdikten sonra Asmalımescit'te turlayıp nostalji yapabilirsiniz. Kepenkleri kapayanlara inat 9 Ece Aksoy dimdik bugüne gelmeyi başaran ve hâlâ popüler olan bir mekan.
Akaretler'de 3 Eylül'de start alan Artweeks@Akaretler de devam ediyor. Buraya uğradıktan sonra W Hotel'de bir şeyler atıştırabilirsiniz. İyi kahve için buyurun Cafe Nero'ya. Quo Coffee'nin çilekli milföyü enfes. House Cafe'nin Akaretler şubesi de her daim dolu olan ve menüsünde leziz yemekler sunan bir başka mekan.
Dolapdere hem Pilevneli Gallery hem de Arter'in yedi sergiyle birden açılmasıyla yeni sanat destinasyonumuz. Burada hizmet veren bir kokoreççi en çok ilgiyi çekmeyi başarıyor. Ozzie's 1868 Kokoreç'te müzayedeevi sahiplerine ve koleksiyonerlere sosis ya da kokoreç yerken rastlayabilirsiniz. Bu arada rezervasyon şart.
Ulus'taki 29 ve Bebek Lucca ise CI ve bienal boyunca en popüler iki adres. Lucca, Pilevneli Gallery içinde pop-up bir mekan açıp partiye ev sahipliği de yapmıştı. CI boyunca da hemen hemen herkes Lucca'da ve 29'da eğlenmeye devam ediyor. Frankie de yine CI'in popüler bir diğer buluşma adresi.
BİENAL BİRKAÇ MEKANA DAĞILIYOR
16. İstanbul Bienali de bugün start alıyor. Bienal mekanları yine birbirinden dikkat çekici. Büyükada artık bir klasik. Pera Müzesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin Tophane'deki yeni binası da IKSV tarafından gerçekleştirilen bienal kapsamında gezilecek yerler. Bu arada kısaca bienalin konusundan da bahsetmekte fayda var. Tema: Yedinci Kıta. Üretim ve tüketim fazlalıklarının dünya üzerinde yarattığı etkiye vurgu yapılıyor. İstanbul Bienali her yıl üstüne koyarak gelişen ve mutlaka görülmesi gereken etkinliklerden biri. 36 sanatçı bienale özel yeni iş üretti. Elbette hepsini gezmek için bir-iki gün yetmez. Zaten 10 Kasım'a kadar devam edecek. Bu arada bienal pazartesi hariç her gün açık. Ama açılış haftası adına 16 Eylül Pazartesi de açık olacak.
ADA VAPURU YANDAN ÇARKLI
Hazır havalar da tam kıvamındayken Büyükada'yı gidip İstanbul Bienali'ni gezme fikri harika değil mi! Büyükada'da yer alan Hacopulo Köşkü'nde Monster Chetwynd, Taş Mektep'te Hale Tenger, Mizzi Köşkü'nde Glenn Ligon, Anadolu Kulübü'nde Armin Linke ve Ursula Mayer, sahilde ise Andrea Zittel'in eserleri sergileniyor. Adada neredeyse adım başı sanat var anlayacağınız. Hem şehre tezat hem de mutlaka görülmesi gereken işler var. Gelelim Büyükada'daki mola duraklarına. Ne mi tatmalı? Elbette dondurma yemeli, balık keyfi yapmalı, lokma tatlısını da unutmamalı... Adaya bienali gezmek için gelenlerin uğrak duraklarının başında Splendid Palce Otel geliyor. Otelin içinde hizmet veren Cafe Spitz'in naneli dondurması dillere destan. Soğuk kahveleri de epey revaçta. Balık keyfi için buyurun sahildeki lokantalardan birine. En bilindik ve yemekleri de gerçekten leziz olanı: Milto. Izgara kalamarı favorim. By Şükrü de adanın diğer iddialı balık mekanı. Balık taraması, atomu, favası... Tüm mezeleri harika... Bu arada çarşı içinde bulunan yan yana sıralı dondurmacılar ve lokmacıların hepsi başarılı. Bienali adada gezmek isteyenler zaten genelde bir gün ayırıp hem molalar veriyor hem de sanata doyuyor.
PERA MÜZESİ ÇIKIŞI TAKSİM NOSTALJİSİ
Bienal'in mekanlarından biri de Pera Müzesi. Buranın ziyaret saatleri diğer iki mekandan biraz farklı. Hafta içi 19.00'a kadar gezebilirsiniz. Cumaları ise 22.00'ye kadar açık. Pazar günleri de saat 12.00'de açılıyor. Pera Müzesi çıkışı en popüler adres hemen yanında Passage de Petit binası. Hani şu bir zamanlar İstanbul eğlence hayatının kalbi olan bina. Önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Geçtiğimiz yıllarda Klein'ın yazlık mekanını eskiden Nu Teras'ın olduğu yere açmasıyla bina da yeniden eski günlerine döndü. Artık bir de giriş katında Loco Entertainment Group tarafından hizmet veren Loco de Pera var. Açılır açılmaz kısa sürede şehrin en popüler adreslerinden biri olmuştu. Menü danışmanlığını usta bir isim, İsmet Saz yaptı. Keçi peynirli lokum, kızarmış camembert peyniri, somon kek ve daha pek çok enfes yemek var menüde. Gece de bara dönüşüyor. Ve eğlence uzadıkça uzuyor. Bienal'in en popüler mekanlarından biri de şüphesiz IKSV'nin terasındaki modern meyhane Firuze. Yemekleri, manzarası kadar üst katında hizmet veren Monkey Bar'ı da Bienal'in buluşma adreslerinden biri.