Evinin kanepesinde şarkı söylerken çektiği videolarla sesini duyurdu, kısa sürede çok sevilen bir şarkıcı oldu. Feride Hilal Akın, yeni dönem yıldızların en sevilen temsilcilerinden. Sosyal medyadaki başarısını sahneye de taşıyanlardan... Yok Yok'un başarısını konuşmak için kendisiyle Boğaz manzaralı çok güzel bir kafede buluştuk. Önce sohbet ettik, sonra Akın'ın selfie çekme çılgınlığına ortak olduk.
- Yok Yok, neyin habercisi? Müzik kariyerinizde bu şarkıyı nereye koyuyorsunuz?
- Uzun zamandır daha farklı ve özgün bir şarkı yapmak istiyordum. Trap tarzındaki Yok Yok bu yüzden çok güzel bir başlangıç oldu.
- Daha önceki şarkılarınıza benzememesi bir risk değil miydi?
- Başarının risk almakla ilişkisi olduğuna inanıyorum. Risk aldığınızda işinizi yukarı taşıma şansınız var. Bu cesareti artık göstermeliydim ki kabuğumu da kırabileyim. Risk almam sayesinde başka bir yere evrilme sürecim daha kolay olacak. Beni seven, dinleyen insanların bu şarkıyı kabul ettiğini görünce yüreğime buz gibi bir su serpildi. Çünkü bir idealim, hedefim var: O da kendim olabilmek.
- Yakın çevrenizin şarkıyı ilk dinlediklerinde tepkileri ne oldu?
- Teselli ettiler beni. "Feride çok güzel şarkı olmuş ama eski şarkıların kadar dinlenmeyecek, sakın bu yüzden moralini bozma" diyenler oldu.
-
Ama tersi gerçekleşti. Çok dinlendi. Bu gelişmeyi neye bağlıyorsunuz?
- İlk olarak insanların farklı müzik arayışında olmasına bağlıyorum. "Anlamazlar ya" demek yerine şarkıyı yapmayı tercih ettim. Ayrıca çok güzel bir ekiple çalıştım. Ve elbette rap müziğin bu kadar revaçta olması da etkili oldu. Rap müzik kesinlikle en çok benim işime yaradı.
RAPÇİ YAPALIM SENİ
- Rap müzik demişken, son dönemde bu türe olan ilgi sizi şaşırtıyor mu?
- 17 yaşımda Ankara sokaklarında
dolaşırken bir rapçi arkadaşım "Bir
gün herkes rap müzik dinleyecek"
demişti. Ve ben de "Çok büyük konuşuyorsun"
diye karşılık vermiştim.
Aklıma hep o an
geliyor. Çocukluğumdan
beri rap
dinliyorum. Hatta
bana "Rapçi yapalım
seni" diyorlardı.
Ama ortamın o
yaştayken benim için doğru olmadığını
düşünüp güvenilir bir alana geçtim.
Kendimi kaybetmek istemedim. Sokak
ortamı genç bir kadın için zorlayıcı
olabiliyor.
- Ama bağınızı tamamen koparmadınız değil mi?
- Rap hep hayatımda oldu. Rap müzik
patlamadan önce tahmin ediyorduk
olacakları, çünkü o kadar güzel şarkılar
dinliyorduk ki ... Mesela Ezhel'in
daha Müptezhel albümü çıkmamıştı.
Birkaç ay öncesinde stüdyoda şarkıları
dinlediğimde "Ya" dedim "Gerçekten
çok güzeller..." Rap gündeme gelince
müzik daha özgür bir hal aldı. İnsanlar
farklı şeyler denemeye başladı. Bize
yola açtı.
- Rapçi arkadaşların Yok Yok için yorum yapıyorlar mı?
- "Feride sakın bozma. Olduğun
yerde dur, geriye gitme" diyorlar.
- Kemik kitleniz bu değişimi nasıl karşıladı?
- Onlar hep yanımda. Baştan beri
beni takip eden bir kitle vardı. Onlarla
bir gönül bağı kurdum. Hâlâ da sürekli
iletişim halindeyiz. Yürüdüğüm yolda
önüme çok fazla engel çıksa da bana
inanan insanlar olması beni güçlendiriyor.
Onlara karşı sorumluluk duyuyorum.
Artık sadece kendim için şarkı
yapmıyorum.
HAYATIMIN EN GÜZEL GÜNLERİ...
- Şarkı söylemek hayaliniz miydi?
- Şarkı söylemek çocuk yaşlarımdan itibaren istediğim şeydi. İlk olarak ailemden gizli okulun yanındaki kafede şarkı söylemeye başladım. Saat yediden dokuza kadar sürüyordu. Hayatımın en güzel günleriydi. Tutkulu olduğun işten 50-100 TL de olsa para kazanmak inanılmazdı. .
- Genelde kimleri dinlemeyi seviyorsunuz?
- Selda Bağcan, Bülent Ortaçgil, Neşet Ertaş...
- Keşke ben yazsaydım dediğiniz bir şarkı var mı?
- Benny Blanco, Halsey ve Khalid'den Eastside
ÇEKME KIZIM, BOŞVER
- Bir Instagram post'unda anı yaşamanın değerini anladığınızdan bahsediyorsunuz. Daha önce nasıl yaşıyordunuz?
- Bir hayalim olduğu için bugüne kadar hep kendime bir hedef koydum. Gelecek için yaşıyordum, gelecek kaygısı içindeydim. Ama bu beni mutlu etmiyordu. Çünkü geleceği düşünürken o anı kaybediyoruz. Sadece gelecek de değil. Geçmişi de düşünüyoruz. Keşkelerden uzak bir yerde olmak istedim. Çünkü bana katkıları yok, sadece kafamı kurcalayan kirli bilgiler.
- Kendinizle hesaplaşır mısınız?
- Bir oluşma sürecindeyim. Bu yüzden kendimi devamlı tartıyorum.
- Ankara'dan İstanbul'a taşındığınızda ne hissettiniz?
- Ankara'da dostluk ilişkileri çok güçlü. Çocukluk arkadaşlarımla hâlâ birbirimize sımsıkı bağlıyız. Birbirimizin arkasından dedikodu yapmayız. İstanbul'da ise sektördeki insanların ikiyüzlü olduğunun farkındayım. Birine güvenip bir şeyler yapabilmek çok zor. Herkes kendini güvene almaya çalışıyor, ama bu sırada başkalarına zarar veriyor. İnsanlar sanki insani duygularını unutmuş gibi...
- Bu ortam sizi çabuk büyüttü mü?
- Tabii ki. Ama ben zaten hiç çocuk gibi davranmadım ki. 13 yaşımdayken kocaman adamlarla muhabbet ederdim. "Şuna bak, boyundan büyük konuşuyor" derlerdi.
- Sosyal medyada aktifsiniz. Hayatınızın hangi alanının özel kalmasına dikkat ediyorsunuz?
- Ailemin. Aslında çekmek istiyorum ama onlar istemiyor. "Çekme kızım, boşver bizi tanımasınlar" diyorlar. Geçen annemin hesabını bulmuşlar, çılgınca mesaj atmışlar. Artık "Feride kaldır o story'yi, yine beni çekmişsin" deyip kızıyor, hatta sildiriyor. 15 yaşındaki erkek kardeşim de "Ablacığım çekme, senin üzerinden PR yapacak değilim" diyor.
YOUTUBER'LIK DELİ İŞİ
- YouTube dünyasını en iyi bilen isimlerdensiniz. Orada varolmanın kuralları nedir?
- Üretmek... Devamlı içerik üretirsen insanlar seni unutmuyor. Ayrıca çok çalışmak lazım. İnsanlar, adını sürekli duyduğumuz YouTuber'ların çok basit şeyler yaptığını düşünüyor ama bu doğru değil. Onların harcadığı zamana ben şahidim. Hatta "Deli işi bu" dediğim oluyor.
- Eskiden insanlar koltuğa oturup çektikleri videoları yüklüyorlardı. Artık YouTuber'lık proje haline geldi. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İlk videomu 15 yaşımda yükledim. Gitar çalan bir arkadaşımla bir kanepede oturup şarkı söylüyordum. Sonra bir süre ara verdim. Tekrar döndüğümde de sadece güneş ışığını kullanarak bozuk cep telefonumla çekim yaptık. Evet, bazı şeyler samimi kaldığında insanlar bunu hissediyor. Tesisatlara gerek olmuyor. Ama günümüzde YouTuber'lık artık meslek haline geldi. Artık ekiplerle çalışılıyor. Işık ayarlanıyor. Ama bu imkanları olmayanların da şansı var. Sadece imkanları olanlara oranla daha çok çaba göstermeleri gerekiyor. İmkansız değil.
- Son dönemde tıklanmalar da çok tartışılıyor. Sayılar sizin için ne kadar önemli?
- Tıklanmalar açıkcası benim çok işime yaramıyor. Onlardan bir para kazanmıyorum. Bir işin başarılı olup olmadığını tıklamayla asla ve asla göremezsiniz. Bir şarkı vardır, 300-400 milyon kez izlenmiştir ama şarkıyı söyleyen kişinin konserine kimse gelmez. O zaman ben ne anladım bu işten? Ben yaptığım işin kalitesine bakıyorum, 100 milyon dinlenmesi değil amacım.
- YouTube dünyasında dayanışma var mı?
- Birbirlerini kollayan insanlar var. Ama bir gün dost oluyorlar, ertesi gün düşman. Ben uzak duruyorum. Hassas bir kişiliğim var, kabuğumda kalmayı tercih ediyorum.