Berk Armağan, 24 yaşında, doğma büyüme İstanbullu aslen de Tekirdağlı. İstanbul Üniversitesi'nde Türkçe Öğretmenliği bölümü öğrencisi, seneye de mezun olup, yüksek lisansa devam edip akademik bir kariyer yapma niyetinde. Buraya kadar her şey normal ve olağan ama Berk'in hikayesini farklılaştıran bundan yaklaşık üç yıl önce giriştiği bir iş ve sonrasında yaşadıkları... Karton bardakların üzerine çizimler yapıp, bu bardakları satarak elde ettiğiniz gelirle dünyayı gezebilir misiniz? Peşinen bir "Hayır" cevabından önce iyi düşünün, çünkü Berk Armağan'ın yaptığı tam olarak bu. Biz de bu öykünün devamını ve detaylarını öğrenmek için onunla buluşuyoruz. Dediğimiz gibi hikaye bundan yaklaşık üç yıl önce başlıyor. "O zamanlar herkes gibi ben de aslında monoton bir hayat yaşıyordum. Sosyal medyada timeline'da gezin, dizi izle, aynı arkadaşlarınla aynı kafelere git otur... Bir gün 'Yahu koskoca bir dünyada yaşıyoruz, hayatta bundan çok daha fazlası olmalı, bu monotonluk fazla' dedim. Zaten hep hayalim olan dünyayı gezmek için adım atmaya karar verdim" diyerek nasıl kabuğunu kırdığını anlatıyor Armağan. Öyle ya bu işlere girişmeden önce değil dünyayı gezmek doğru düzgün İstanbul dışına bile çıkmamış birisiymiş. Bu durumunu "Ben bildiğin asosyaldim" diye anlatıyor genç gezgin. Gel gelelim iş tabii ki "Ben dünyayı gezeceğim" diye karar vermekle bitmiyor. Berk bu gezileri nasıl finanse edeceğini düşünürken aklına karton bardakların üzerine çizimler yapıp bunları satarak seyahatlerine gelir yaratabileceği geliyor. "Nereden aklına geldi bardak yapıp satmak" diye soruyorum. "Bir arkadaşıma doğum günü hediyesi olarak böyle bir bardak çizimi yapmıştım. O zamanlarda da para yok tabii... (gülüyor) Hoşuna gitti arkadaşımın, sonra birkaç arkadaşıma daha böyle hediyeler yaptım. Ardından otostopla geziler yapmaya başladım, Türkiye'nin kıyı kesimlerinde 20'yi aşkın şehri gezdim ama hep hayalim dünyayı gezmekti. Otostopla veya eldeki parayla bunu karşılayamayacağımı bildiğimden bir kaynak yaratmam gerektiğini fark ettim ve bu bardak hikayesi aklıma geldi" diyerek yanıtlıyor.
İLK DURAK TAKSİM-ŞİŞHANE
İlk olarak yedi-sekiz bardağın üzerine çizimler yapıp Taksim-Şişhane metrosunun çıkışına atıyor kendisini. Kalabalığın çok yoğun olduğu bu noktada altı saatte bardakları satıp 150 lira kazanıyor. Sonraları ise olayı daha geniş kitlelere duyurabilmek adına Instagram'da bir hesap açıyor. Uzun süre isminin ne olacağını düşünüyor ve Seyyahart'a karar veriyor, aradaki r harfini çıkarınca seyahat kelimesi ortaya çıktığı için baya da bir hoşuna gidiyor bu isim. "Peki, bu işten kazandığın para senin yurt dışı seyahatlerini gerçekten finanse ediyor mu" diye soruyorum. "Ben düşük bütçeli geziyorum zaten" diyor Armağan ve ekliyor "Avrupa'ya ilk gittiğimde 40 gün gezdim, uçağı, kalacak yeri tüm masraflarıyla birlikte toplamda 3 bin TL harcadım. Tabii o zamanlar euro da daha düşüktü. Şimdi de 40-50 bardak satsam yeterli olur bir seyahat için..."
BARDAK FİYATLARI 100-150 LİRA ARASINDA
900'ün üzerinde bardak çizmiş Berk. Bardağın üzerine ne çizeceğine tamamen keyfine göre karar veriyor ama esas ilgi alanları popüler kültür ve mimari. Öyle ki bardağın üzerinde Eyfel Kulesi de Atatürk de yer alıyor La Casa De Papel dizisi de... Hoş, en çok karşılaştığı talep "Beni de çizer misin" olsa da buna asla yanaşmıyor. Yakın çevresinden ilk başta en çok duyduğu tepki "Kim karton bardağa para verir ki" olmuş ama iş ilerleyip Berk de tanınınca bu sefer "Heh, ben demiştim işte" diyenler çoğalmış. "Çocukluğundan beri çizime ilgim ve kabiliyetim vardı ama öyle sürekli eline kalem alayım bir şeyler yapayım da demiyordum. Şimdi ise 2.5 yıldır bir fiil bu işle uğraşıyorum" diyen Berk Armağan çizimlerinde genelde kalem ve sulu boyayla çalışıyor. Bardakların fiyatı 100-150 lira arasında değişiyor. Bireysel bir girişim tek başına yapıp tek başına satıyor. Bir bardağı yapması yaklaşık 5-6 saat sürüyor ama 13-14 saat sürenler de var. "Tek kullanımlık karton bir bardak için fiyatlar pahalı değil mi" diye soruyorum. "Aslında ben bunu bardak işlevinden çıkardım. Tuval şeklinde kullanıyorum. Yani insanlar benden aldıkları bardaklarla kahve içip sonra onları çöpe atmıyorlar, evlerinde, masalarında bir köşeye koyuyorlar dekor amaçlı" diyerek işin çoktan farklı bir boyuta evrildiğinin altını çiziyor 'Seyyahart'. Hayalini ise henüz tam anlamıyla gerçekleştirdiğini düşünmüyor, öyle ki Afrika'dan, Amerika'ya, kutuplardan Avrupa'nın her noktasına dünyada ayak basmadığı bir nokta kalmasın istiyor. "Bu çok uzun yıllar da sürebilir ama bir gün başaracağım, inanıyorum" diyor.