2016 yılında adeta küllerinden yeniden doğan şarkıcı, Back from the Edge adlı albümü yayınladı. Geçen aylarda da yeni albümün habercisi niteliğindeki Falling Like the Stars'ı piyasaya sürdü. Arthur, Türkiye'deki ilk konserini de geçen günlerde Belek'teki Regnum Carya'da verdi. Konser öncesinde müzisyenle bir araya geldik.
- Yedi yıldır profesyonel olarak müzik sektörünün içindesiniz. Bu süre içinde hangi duygularla baş etmek zorunda kaldınız?
- Sanırım insanlar şöhret, para ve benzeri şeylerin eşittir mutluluk olduğunu düşünüyor. Elbette bu doğru değil. Bu süre içinde aldığım en büyük ders kendimi tanımak oldu. Bu da gerçekten önemli. Stresle başa çıkabilmek için duygusal zekanız yüksek olmalı. Hiçbir şeyi olmayan bir gençtim, yarışma sırasında birçok insan bana bel bağlamıştı. O dönem insanların sorumluluğunu üstlenmek benim için en büyük zorluktu. Herkesi memnun etmeye çalışmak üzerinizde büyük bir baskı oluşturuyor. Elbette müzik endüstrisinin de kendi içinde ayrı zorlukları var. Mesele her zaman müzik olmayabiliyor. İşin içinde pazarlama var, sosyal medya var. Sanırım ben müzik kısmında güzel ilerledim. Çok da keyif alıyorum. Diğer yönleri kafa karıştırıcı olsa da işin doğası bu.
- Birkaç yıl önce "Kendimi kaybettim" şeklinde bir açıklamanız olmuştu. Şimdi nasıl hissediyorsunuz?
- İyi hissediyorum. Kim olduğuma ve nereye gitmek istediğime ilişkin hislerim daha berrak. Kendimi eskisi gibi başka insanların onayını almak zorunda hissetmiyorum. Kendim için müzik yapıyorum.
Arkasında durabileceğim müziği yapmaya çalışıyorum. Bu da heyecan verici. İnsanlara ilk kez karşılarına çıktığım zamanki adamı tekrar anımsatıyormuşum gibi geliyor. O dönem avantajlıydım. Zamanla bunu kaybettim. Çünkü birçok insanı memnun etmeye çalışıyordum. Şimdi ise kendimi memnun etmeye çalıştığım bir dönemdeyim.
- Yeni albüm için çalışmaya başladınız sanırım. Geçen haftalarda yayınlanan Falling Like The Stars'ı ilk single olarak kabul edebiliyor miyiz? - Kesinlikle albümün konseptini en iyi yansıtan parça. Albümün konsepti ne derseniz 'siz' olacaksınız
. - Vermek istediğiniz mesaj nedir?
- İnsanlara ilham vermek istiyorum. "Bu albüm sizin için" demek istiyorum. Sıra dışı işler başaran sıradan insanların hikayelerini aktarmak amacım. Şarkılarımda olayları kendi bakış açımdan değil, insanların bakış açısından anlatmaya çalışacağım.
GÜVEN SORUNU YAŞIYORUM
- İyi bir gözlemci misiniz?
- Sanırım bunu öğrenmek zorunda kaldım. Çünkü çok büyük bir güven sorunum var. Bu yüzden de etrafımda olup bitenden haberdar olmam gerekiyor. Duygusal anlamda farkındalığım ve zekam yüksek olmalı. İnsanları yanıma çok kolay yaklaştırmam. Bu da beni insanları izleme ve yargılama konusunda iyi bir noktaya getirdi.
- Müzik sektöründeki dijital gelişmelerle birlikte artan talepler sanatçı yönünüzü nasıl etkiliyor?
-Eğer izin verirseniz kesinlikle etkiler. Plak şirketleri zaman zaman "Bu şarkı radyolarda çalmaz" gibi yorumlarda bulunabiliyor. Dediklerini yapmadığınızda da arkanızda durmaktan vazgeçebiliyorlar. Sizin kendinize inandığınız kadar onlar size inanmayabiliyor. Bu da yaratıcılığınıza elbette darbe vurabiliyor. Ama ben radyoda çalınır ya da çalınmaz kaygısıyla müzik yapmıyorum. "Beni yalnız bırakın" diyorum.
AİLE KURMAK İSTİYORUM
- Falling Like the Stars'ın sözlerinde 'dört çocuk ve uykusuz saatlerden' bahsediyorsunuz. Gerçek hayatınızda da dört çocuğunuz olsun ister misiniz?
- Elbette. Aile benim için her şey demek. Çok önemli. Ben çocukken ailemle güçlü bağlarım yoktu. Zamanla düzeldi. Dört kız kardeşim var. Bir sürü de kuzenim... Ben de ileride böyle bir ailem olsun istiyorum. Ailenin size verdiği güven duygusunun başka yerde karşılığı yok.
- Türkiye'de konser vereceğinizi ilk duyduğunuzda neler düşündünüz?
- Harika hissettim. İlk kez ülkenize geliyorum. Ama buraya daha önce tatile gelen arkadaşlarımdan çok güzel şeyler duymuştum. İlk seferimde böyle bir yerde ağırlandığım için de kendimi şanslı hissediyorum.
- Türk yemeklerini nasıl buldunuz?
- Lokumu çok beğendim. Çok güzel yemekler yedik. Vejetaryen burgerler harikaydı. Özellikle insanlar çok sıcak, kibar ve misafirperver.
Umarım Ariana benden hoşlanır
- Konserlerinizde Nirvana ve Ariana Grande şarkıları da söylüyorsunuz. Neden bu iki ismin şarkıları? - Ariana Grande'nin şarkısını uzun süredir konserlerimde söylüyorum. Çünkü duymasını istiyorum. Belki sonrasında randevulaşıp yemek bile yeriz. Umarım beni beğenir. Tabii ki şaka yapıyorum. No Tears Left to Cry harika bir şarkı olduğu için söylüyorum. - Ya Nirvana? - Kurt Cobain en büyük ilham kaynağım. İkimiz de benzer geçmişlere sahibiz. Ben de başkaları tarafından büyütüldüm. 14-15 yaşlarındayken birçok şarkısını cover'lamıştım. İkonik bir isim.