1995'te, tüketim çılgınlığı tabiri henüz tedavüle yeni girmişken ortaya çıkmıştı Oyuncak Hikayesi... Film Andy adlı bir ufaklıkla, başını kurmalı bir kovboy olan Woody'nin çektiği oyuncakların hikayesini anlatırken bir oyuncağın hiçbir zaman eskimeyeceğini, çocukların onlarla kurduğu duygusal bağın esas olduğunu ele alıyordu. Hal böyle olunca o dönem empoze edilen 'al tüket at' yaklaşımını da inceden inceye eleştiriyordu. Gördüğü ilgi üzerine 1999'da ikincisi çekildi. Oyuncaklara yüklenen anlam genişledi. Onların artık çocuklara göz kulak olma gibi bir misyonları da vardı. 2015'teki üçüncü filmde Andy büyümüş oyuncaklar misyonunu tamamlamış ve artık yeni bir çocuğu büyütmek üzere başka bir eve gönderilmişlerdi. Böylece üç filmde Oyuncak Hikayesi serisi misyonunu tamamladı. Çocuk-oyuncak ilişkisi deyince akla ilk gelen seri eğlenceli hikayeleri, çocukları esas alan yaklaşımı, oyuncaklarla kurulan bağın gücünü anlatması bakımından sinema tarihine geçti. Lakin alttan alta çocuk-oyuncak ilişkisindeki efendi-köle yaklaşımı ister istemez rahatsız ediyordu. Oyuncak Hikayesi 4 işte tam da bu ilişki üzerine kurulu... Woody ve arkadaşları artık Bonnie adlı ufak bir kızı büyütmekle meşgulken Bo Peep'in gönderilmesiyle ekip eksilir. Bu yetmezmiş gibi Bonnie anaokuluna başlar ve ilk günün tedirginliğinde kendisine kaşık ve atık malzemelerle Forky adlı bir oyuncak yapar. Forky artık onun en gözdesidir. Bonnie'nin ailesinin karavanla yaptığı yolculukla da asıl macera başlar. Bu macerada Bo Peep'in artık sahipsiz bir oyuncak olarak sokaklarda özgürce yaşadığını öğrenir Woody. Onun durumunu anlamaya çalışırken de ses kutusu bozuk olduğu için hiçbir çocuğun oynamadığı, sevgisiz kaldığı için gaddarlaşan Gabby Gabby ile Forky için bir mücadeleye girmek zorunda kalır.
TÜKETİM ÇILGINLIĞINA KARŞI
Josh Cooley'in yönettiği animasyon Oyuncak Hikayesi 4, genelde bütün anaokullarında yapılan, atıktan bir oyuncağı başrole çıkararak tüketim çılgınlığına olan tavrının değişmediğini hatta bu noktada daha da dirençli olduğu gösteriyor. Woody'nin ufkunun açılmasını ve onun özgürlüğe kavuşmasını sağlayarak da oyuncak da olsa kurulan her türlü ilişkinin temelinde eşitlikçi yaklaşım olması gerektiğini vurguluyor. Ki bu da az buz bir şey değil. Kıskançlık, bencillik gibi tavırların altındaysa sevgisizliğin yattığını gösteriyor. Ayrıca önceki filmlerde 'güzel kız' işlevi gören Bo Peep'in 'özgür kadın'a dönüşmesi ve Woody'nin özgürlüğüne giden yolu onun açması da feminist açıdan önemli bir hamle. Neticede 'oyuncuk hikayesi' deyip geçilecek bir seri hiç olmadı. Ama son film önemli önermelerle karşımızda. Bu önermelerini su gibi akan bir hikayede, hiçbir şeyin altını çizmeden iyi bir şekilde sunuyor. Ki sürprizli ve katmanlı hikayesi ve hem büyüttüğü çocuklara, hem de şimdiki çocuklara seslenen yaklaşımı da cabası... Hikaye nasıl devam eder, özgür Woody'nin hikayesi izlemeye mi devam ederiz, yoksa yeni macera ufaklık Bonnie üzerine mi kurulur bilemiyorum. Ama karşımızda yarattığı efsanenin hakkını verdiği gibi yeni şeyler söyleyen bir film var. Kaçırmayın derim.