Erturan'ın, "Yeşilçam komedisi tadında" diye tanımladığı O Kadar da Değil adlı ilk kitabı raflardaki yerini aldı. Sezon boyunca bir kanalda yayınlanan dram dizisinde ağlayıp, ağlatan Erturan, bu kez yazdığı kitapla güldürüyor. İki abisi arasında ezilmiş Zehra adlı bir kızın baba ve abi baskısı arasından sıyrılıp kendine alan yaratma, kabuğundan sıyrılma mücadelesini Yeşilçam ve Holywood filmlerine gönderme yaparak bol tasvirle anlatıyor. Erturan kitapta kendi başından geçen olayları da aktarmış. Mesela, o da kahramanı Zehra gibi, küçükken öğretmenine âşık olmuş. "Güldürmeden yapamam" diyen Erturan, televizyonda yeni projelerinden de bahsetti...
- Kitap hayırlı olsun. Çok eğlenceli olmuş...
- Teşekkür ederim. İlk başta şunu söyleyeyim; insanları güldürmek gibi bir derdim var. Bir gün içinde birkaç insan güldürmezsem rahat uyuyamıyorum. Birini zorla güldürmeye çalışıyorum. En kötü gıdıklıyorum... Ben sana hakaret ederim, kötü sözler söylerim iki dakika da ağlatırım, tüm gününü mahvederim ama birini mutlu etmek güldürmek çok zor. O yüzden güldürmek benim için çok kıymetli.
- Zaten yazan birisiniz...
- Evet. Ben yıllardır yazarak para kazanıyorum zaten. Skeçler, reklam filmleri, senaryolar yazdım. Yazmaya teşne biriydim. Önceleri ben kitap yazıyorum demeye çok utandım. İddialı bir cümle ya... Hakikaten zor bir süreç kitap yazmak. Ben ne yapıyorum benim ne işim var dediğim çok oldu. Tıkandığım yerler oldu ama kucağıma aldığıma, bak elime demiyorum kucağıma aldığımda anne olmuş gibi hissettim.
- Yazarken belli bir ritüeliniz var mıydı? - Ben yazarken bir şey dinleyemiyorum. Defter, kalem ve silgiyle çalışıyorum. Kırtasiye ürünlerine çok düşkünlüğüm var. İnsanlar mail atar mısın dediklerinde dört günümü alıyor onu atmak. Ben gündüz çalışmayı seviyorum. Sabah 5'te uyanınca inanılmaz zeki oluyorum, geceye doğru kafam duruyor biraz. Bu süreçte eşim Oğulcan'ı bitirdim. "Hayatım bu olmuş mu, bak nasıl olmuş" diye diye beynini yedim. Kitabı ona ithaf ettim o yüzden.
AŞK APTALLIĞA ÇOK YAKIN
- İnsanın yanında güvenebileceği birisinin olması çok güzel.
- Kesinlikle. İnanılmaz güzel bir şey. Oğulcan o kadar garip bir adam ki, kavga da edemiyorsun. 16 yıldır kavga edemiyorum. Benim de sıkıntım bu. Arada sesimi yükseltmek istiyorum. Sinirleri alınmış bir adam. Şaka bir yana benim şansım o. Ama kitapta Oğulcan'ı yazmadım.
- Peki, kitabın kahramanı Zehra siz misiniz? - Yok hayır. Ben değilim ama benim başımdan geçen bazı olayları yazdığım doğru. Mesela öğretmenine âşık oluyor Zehra; ben de hocama âşık olmuştum, ergenlik işte. Çok rahatlıkla erkeklerin de okuyabileceği, bir kadın hikâyesi aslında. Bir ilişki kitabı olarak algılanmasın. Burada Türk aile sistemini hicveden bir durum var. Fikirtepe'de büyüdüm ben. Konservatif daha kapalı ailelerde büyümüş kızların yaşadıklarını gözlemledim. Biraz bu durumu hicvetmek istedim. Kitabı okuyan erkekler, biz acaba kızların üstüne çok mu gidiyoruz diyebilirler, demeliler de bence.
- Zehra'nın platonik aşkı var. Siz de yaşadınız mı böyle şeyler?
- Çok Güzel Haraketler zamanından bir hayranım vardı. "Senin arabanın kapı kulbunu okşuyorum diye not yazmıştı bana". Bunu ben kitaba yazdım. Aşk aptallığa çok yakın bir şey ya. İnsanı aptal ediyor. Biraz cambaz ipi gibi. Dengede duramazsan çok çabuk düşersin.
-Elinden gelse eşim hamile kalır Çocuk sahibi olmayı düşünmüyor musun?
- Oğulcan çok istiyor. Elinden gelse o hamile kalır. Ben çocuğu çok severim diye istemiyorum. Sapık gibi hastası olurum, bayılırım, canımı veririm, tüm hayat ondan ibaret olurmuş gibi geliyor. - Öyle oluyor zaten de bu korkulacak bir şey değil ki? - Ne yapacağım ben öyle olursa. İkisi bir arada olamazmış gibi geliyor bana, çok gözüme geliyor. Ama annelik de çok yakışır diyorlar, bilemiyorum. - Biraz daha gezeyim, hayatımı yaşayayım mı diyorsunuz ? - Bilinçaltında bu olabilir. Gerçi çocuğu önüne takıp gezenler de var. Ben bunu bir daha düşüneceğim. Aslında bir dizi yapma planım daha var.
ADİLE NAŞİT GİBİ ÇOCUKLARA MASAL ANLATACAĞIM
- SİNEMA PROJESİNDEN BAHSETMEK İSTER MİSİN?
- Evet. Çocuklar için yapılan bir sinema filminde rol alacağım. İlk defa çocuklar üzerine bir işte çalışacağım. Bir süredir sesli kitaplarda çocuk kitapları seslendiriyorum. Çocuklara çok kıymet veriyorum. Onlara güzel anılar bırakmak istiyorum. Yine You- Tube'da çocuklara masal okumak istiyorum. Eskiden bunu Adile Naşit yapıyordu ya şimdi aynı şeyi ben yapmak istiyorum. Kendi çocuğum olursa bunları nasıl yaparım bilmiyorum. - Gülmekten güldürmekten bahsediyorsun siz kime, neye gülüyorsunuz? - Ben ciddi olan her şeye gülüyorum. Mesela bir toplantıda kendimi tutamıyorum. Çünkü biliyorum ki sabah hepimiz dişimizi fırçaladıktan sonra çorabımızın tekini aradık. O CEO da aradı ben de aradım. Tabi ki ciddi olaylar var o ayrı. Ben zorlama ciddiye gülüyorum, o kadar ciddi olamam hayatta.
ÜLKEM GİBİSİ YOK
Yakın zaman önce karavan tatili yaptınız. Nasıldı? Tavsiye eder misiniz? - Kesinlikle. Bir kez daha yapmak isterim. Oyuncu olduğumuz için hayatımız karavanda geçiyor ama bunun onunla hiç alakası yok. Sevdiğin kişilerle gittiğinde de gerçekten keyfi bir başka oluyor. Almanya'yı gezdik. Ama nereye gidersen git ülkem gibisi yok. Keşke onlardaki çevre bilinci bizde olsa. İnsanlarımız biraz daha bilinçli olsa, yerlere çöp atmasa mesela. Yoksa doğal güzelliklerimiz bakımından hiçbir yere değişmem Türkiye'yi. Dünyanın en güzel ülkesindeyim. Sana bir şey anlatayım. Markete gittim, domatesler mis gibi kokuyor nasıl kırmızı. "Nerenin domatesleri bunlar?" diye sordum. "Türkiye'den geliyor" dedi. Biz Türkiye'de bulamıyoruz böyle domatesleri. Önce biz almalıyız, biz kullanmalıyız. Bu beni biraz üzüyor. - Başka tatil planın var mı? - Evet. Yaz bitmeden bir tatil daha yapacağım. Onda da yine karavanla Karadeniz'e gitmeyi düşünüyorum