Heyecan, adrenalin, mücadele, hırs... Binlerce insanı bu duygular bir araya getiriyor belki ama ortada küfürlü sloganlar da üstünü başını parçalayan taraftarlar yok... Herkes en şık kıyafetlerini giymiş, ailesini yanına almış, piknik sepetleriyle sanki dev bir pazar kahvaltısı için bir araya gelmiş... Yemyeşil çimenler üzerine keyifle yayılmış şık piknik örtüleri, zevkli hasır sepetler, etrafta koşturan çocuklar, iddialı yazlık elbiseleri ve hoş şapkalarıyla bakımlı ve güzel kadınlar ve birbirinden şık beyler... Ve tüm bunlar dünyanın en değerli atlarının kıyasıya mücedele ettiği bir yarış alanının çevresinde gerçekleşiyor... Nereden mi bahsediyoruz? İngiltere'nin efsanevi yarışı Royal Ascot ile birlikte Avrupa'nın en önemli iki at yarışı organizasyonundan biri olan Prix de Diane Longines'den tabii ki... Paris yakınlarındaki Chantilly'de düzenlenen bu görkemli etkinliğe at yarışı severler, yeşil çimlerin tadını çıkarmak isteyenler ve düzenlenen şapka yarışmasına katılan modasever katılıyor. Dünya jet-seti ve farklı bir hafta sonu etkinliği peşinde olan Avrupalılar her yıl muhteşem Grand Chateau ya da Chantilly Şatosu manzaralı Jokey Kulübü'nde koşulan bu yarışa akın ediyor. Ben de bu iddialı etkinliğe ilk kez geçtiğimiz pazar günü katılma şansı yakaladım. Emin olun daveti aldıktan sonra ilk yaptığım şey Google'ın görseller kısmında Prix de Diane ve Royal Ascot yazmak ve bu tarz etkinliklerde kadınların neler giydiklerini baştan ayağa incelemek oldu. Tabii ki ikinci yaptığım şey ise alışverişe çıkmaktı... Kendime İpekyol'dan mavi şeritli, diz altına kadar hafifçe kabararak inen mavi bir elbise seçtim. Elbiseye bu yılın modasına uygun şeffaf bantlı mavi, dore ve kırmızı detaylı Louboutin marka bir ayakkabıyla tamamladım. Aynı mavi tonlarında bir Chanel çantayla kombinin büyük kısmı tamamlanmıştı. Oysa ki işin en zor kısmı şapka seçme kısmıydı. Sibi Hats'e gidip mavi tonlarında zarif, abartısız, elbisemle uyumlu ve özellikle benim gibi baş aksesuvarlarından pek haz etmeyen birine uygun bir şapka tasarlamalarını rica ettim. Şapkamı da teslim aldıktan sonra bu heyecan verici etkinlik için hazırdım. 1843'ten bu yana savaş dönemleri dışında her yıl düzenlenen Prix de Diane Longines'de tabii ki birbirinden şık giyimli kadın ve erkeğe gözleriniz takılıyor ama esas olay kadınların taktığı gösterişli şapkalar.
AYLAR SÜREN HAZIRLIK
Yani benim şaka konusunda strese girmem çok normal... Zaten etkinliğe gelenler de bu nedenle özellikle şapka konusundaki iddialarını ortaya koymaya aşırı istekli. Emin olun alana adım attığınız anda aklınıza gelebilecek her bütüklükte ve renkte şapka görüyorsunuz. Ve emin olun bu şapkalar benim 'zarif ve küçük' tarifimden çok ama çok uzak... Aylar öncesinden bu yarış için kıyafet ve şapka seçen, şapkalarının tasarımı için haftalarca stresli günler geçiren kadınlar olduğunu söyleyebilirim. Tüm bu özen de tabii ki yarışın genel havasına yansıyor. Alana gelenler akşam saatlerine kadar bu dev panayır yerini andıran alanda ya piknik örtüleri üzerinde ya da şık mekanlarda yemeklerini yiyor. Sokaklardaki dondurmacılardan dondurmalarını alanlar, bir yandan yarışı izleyenler, bir yandan müziğin ritmine ayak uyduranlar ve ganyan oynayıp bir yandan sohbet edenler hafta sonunun tadını keyifle çıkarıyor. Öyle bir etkinlik ki gerçekten de insanın hayatında bir kez olsun görmesi gerekiyor.
BİRİNCİ CHANNEL
Yarışların bu yılki birincisi Pierre-Charles Boudot tarafından sürülen Channel isimli at oldu. Birinci olan atın isminin ünlü Fransız modaevi Chanel ile aynı şekilde okunduğuna dikkat çekmek lazım. gerçekten de yarışlar o kadar modaya yakın ki ödülü milyon euro'yu bulan yarışın birincisinin ismi bile moda dünyasından ilham almış.
EN GÜZEL ŞAPKALI KADIN
Longines markasının Zarafet elçisi Simon Baker, yarışmanın en şık kadınına Mademoiselle Diane by Longines ödülünü ve Record Collection'dan bir saat takdim etti. Bu yıl kazanan isim Meksika asıllı Abigail Lopez- Cruz oldu.
BATYA KEBUDİ'NİN TERCİHLERİ
İddialı ve zarif aksesuvar tasarımlarıyla dikkat çeken Batya Kebudi ile yeni sezon alışverişi üzerine konuştuk:
Stilimi klasik, modern ve zamansız diyerek tarif edebilirim.
Yeni sezon alışverişinde ilk durağım her zaman Beymen oluyor. Bir çok güzel yaz kombinimi oradan yapıyorum.
Bu sezon ilk olarak Ayşe Boyner'in markası Faraway'den beyaz fisto bir elbise satın aldım.
Her sezon alışveriş yapar ve yeni sezon trendlerinden parçaları koleksiyonumuna eklerim. Değişime uyum sağlamayı seviyorum.
Bu sezon için midi elbiseler vazgeçilmezim. Giymekten çok keyif alıyorum uzun ve uçuş uçuş romantik elbiseleri.
Sarı ve ekru sezonda en çok aldığım renkler oldu. Sarının enerjisini seviyorum.
Hasır çanta ve şapkaya bayılıyorum. Onlarsız bir yaz düşünemiyorum.
Melis Ağazat'ın Koton için tasarladığı etek koleksiyonundan payetli eteğim bu yaz benim için kurtarıcı kombin parçası.
Dolabımdaki en eski parça 14 yaşındayken Armani'den satın aldığım Hoodie. Hâlâ giyiyorum.