Hafta sonu Adana'da Çukurova Rock Festivali'ndeydi. Sırada İzmir var. Yaz boyunca da sürecek festivaller... Sahnede olmayı seven, şarkılarıyla umut veren, cesaretlendiren, rengarenk bir müzisyen, Nova Norda. "Düş, kalk, yine dene/ Sana düşman zaman bile/ Zor savaşmak, hele de kendinle/ Ama sen zoru sevdin bi kere" diyor son single'ı Zor'da. Başarılı giden bir kariyeri bırakıp müzik yapmaya başlaması da tıpkı şarkısındaki gibi zoru sevdiğinin en büyük kanıtı. Elektronik müzik ve hip hop'tan aldığı ilhamla müziğini şekillendiren Nova Norda ile buluştuk, iç sesini dinleyerek çıktığı müzikal yolculuğunu konuştuk.
- Hayal kurmayı seviyor musunuz?
- Hayal kurmayı severim. Geleceğe gitmek ya da paralel evrene geçmek gibi benim için. Doğaüstü bir tarafı var. Çok güçlü bir şey. Hayal ettiğinizde dünyanın başka bir yerinde de olabilirsiniz, başka bir zamanda da.
- Şarkı söylemek hep hayaliniz miydi?
- Değildi aslında. Çünkü çocukluğumdan itibaren müzik zaten hep hayatımdaydı. Babaannem sayesinde piyano çalmayı öğrendim. Babama vasiyetiymiş. Yeteneğim olduğunu görünce müzikle uğraşmamı istemiş. Piyano dersi aldığım dönemde resitallere çıktım. Üniversitede de rock koromuz vardı.
- Birkaç yıl öncesine kadar farklı bir alanda çalışıyordunuz, değil mi?
- İlk işim bir medya ajansındaydı. Bir reklamcılık yarışmasını kazanmamla birlikte yaratıcı fikirler üreten başka bir şirkette çalışmaya başladım. Ardından da bir markanın medya yönetimini devraldım. Kariyer olarak her şey güzel gitse de insan kendine "Doğru yerde miyim?" diye sormaya başlıyor. Ben de "Bir an önce akşam olsun da eve dönüp beste yapayım" derken buldum kendimi. Müzik benim için kurumsal hayattan bir kaçış gibi oldu.
- Başarılı bir kariyerden vazgeçip yeni bir yola girmekle ilgili hiç endişeleriniz olmadı mı?
- Müzik yapmayı çok istediğimi biliyordum. Ama bir yandan da "Acaba olacak mı?" diye endişelerim vardı. O belirsizlikle boğuşmak en çok zorlandığım durum oldu. Ama aynı zamanda bana çok şey öğretti. Bir yandan da şarkılarımı dinleyen herkesin bu işin bir parçası olması istemesi sayesinde bir anda kocaman bir ekip ortaya çıktı. Kimseden bir şey istememe gerek kalmadı. Fotoğrafçısından sahne tasarımcısına bu birliktelik bana güç verdi.
BURAYI GÜZELLEŞTİRELİM
- Nova Norda takma isminiz. Peki ne kadarı sizsiniz?
- Nova Norda benim olmayı sevdiğim karakter. İlhama, cesarete ve tutkuların gücüne inanıyor. Benden daha renkli bir figür aynı zamanda. Ekip olarak oturup kurumsal hayatın griliğine karşı öyle bir şey tasarlayalım ki hem içimiz açılsın hem de dinleyenlere de geçsin o his, istedik.
- Nova Norda'nın dinleyicileriyle ilişkisi nasıl?
- Hepimiz bir noktada hayatta yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Benim şarkılarım da biraz bununla alakalı... Hayattaki yerini merak eden, kim olduğunu anlamaya, gittiği yolu çözmeye çalışan insanlara şarkılarım temas ediyor.
- Yurt dışına açılma hayaliniz var mı?
- Tabii ki isterim ama önceliğim burası. Burada yapabileceğim o kadar çok şey var ki... Bir sürü arkadaşım başka ülkelere gitti. Ben hep burada kalmak istedim. Madem buradayız, elimizden gelenin en güzelini yaparak burayı zenginleştirmeye çalışalım, diye düşünüyorum. Bu topraklara, buranın müziğine aidiyet de hissediyorum. Türk müziği ile büyüdük. Göbek atma isteği hepimizin içinde var. Tarz olarak farklı olsa da bende de onun enerjisi mevcut. Ya da arabeskin depresif yönü değil ama gücü içimde. Bir de şarkılarımı bütün Türkiye dinlese, herkes sevecekmiş gibi hissediyorum.
BEDENİMİZ BİZİMLE İLETİŞİM KURUYOR
- Nova Norda, 'Kuzey Yıldızı' anlamına geliyor. "Benim iç sesim" diyorsunuz. Kararlarınızı alırken iç sesinize mi kulak verirsiniz?
- Aklın egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyi bir akıl süzgecinden geçirmek gerekiyormuş gibi hissediyoruz otomatikman, ama aslında bedenimiz de bize bir o kadar şey söylüyor. Heyecanlandığımızda kalbimiz çarpıyor, bir şey yapmak istemediğimizde karnımıza ağrılar giriyor. Bedenimiz de bizimle konuşup iletişim kuruyor. Ben işte bütün o iç seslere bu yüzden önem veriyorum.
- Zor şarkısının klibinde boks ringindesiniz. Klibin sonunda rakibinizin de siz olduğunuzu görüyoruz... Kendinizle mücadele eder misiniz?
- Yüzde 100 barışık değilim. Ama barışık olmaya çalışıyorum, diyebilirim. Hatta çıktığım bütün bu yolculuk, kariyer yapmaktan çok içsel bir arayış. Hayalimin peşinden gitme yolculuğu. İnsan kendi kendine kaldığı zaman iç seslerini daha fazla duyuyor. Özellikle belirsizlikle baş etmeye çalışırken... Bu da önemli. O barışma süreci... Çünkü farkında olmadan o kadar çok şeye küstürülüyoruz ki. Kadın olmaya, belli bir işi yapmaya ya da yapmamaya... Kendimizden bir şeyler bekliyoruz, o beklentileri karşlayamadığımızda kendimize küsüyoruz. O baskıları teker teker çıkarmaya çalışmak da zaman alıyor.
ŞARKILARIM HAYATLA BAŞ ETME YÖNTEMİM
- Önce söz mü yazıyorsunuz yoksa beste mi yapıyorsunuz? Şarkılar nasıl ortaya çıkıyor?
- İkisi bir bütünlük içinde olmalı bence. Bu bütünlük beni çok etkiliyor. İlham gelme süreci de çok enteresan. Şarkı yazmaya başladığımı ve bitirdiğimi hatırlıyorum sadece. Arada inanılmaz bir konsantrasyon hali söz konusu. Ne ara, ne yaptım bilmiyorum. En fazla evin içinde volta attığımı ya da önümde kalem, kağıt oturduğumu hatırlıyorum. Şarkı yazdığım konuya, bir şey anlatmaya çok hevesliysem nasıl anlatacağıma dair çok heyecanlanıyorum.
- Nelerden besleniyorsunuz?
- Felsefe kitapları... Çünkü daha çok varoluş üzerine düşünüyorum, okuyorum. Üniversitede sosyoloji okudum ama sosyolojiyi hep kendim üzerinden değerlendirdim. Toplumun benim üzerimde ne gibi etkileri olmuş? Ne gibi kalıplar oluşturmama neden olmuş? Bu kalıplardan nasıl sıyrılabilirim?