Bolca melankoli, mazi denen tehlikeli ve hüzünlü mıntıkada bolca gezinti ve aşkın varoluşla olan derin irtibatı... Geç keşfedilen fakat özellikle son beş-altı yıldır 'çok satanlar' raflarından düşmeyen, büyük usta Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna romanından bahsediyoruz...
Son dönem, kendisini satın almak, hatta şöyle dumanı üzerinde bir kahveyle bir Instagram karesine dönüştürüp roman kapağını paylaşmak pek bir trend olsa da, edebiyat erbabına göre; barındırdığı sıkı ruh tahlilleriyle; hazmı o kadar kolay olmayan bir eser aslında. Dostoyevski'nin kısacık Yeraltından Notlar'ı gibi, hacmi küçük, derinliği büyük bir roman...
İşte bu zorlu eser, şimdi de ressam Gökçe Erverdi'nin müthiş çabasıyla bir çizgi romana dönüştü...
Erverdi, romanın geçtiği dönemi bir yönetmen titizliğiyle araştırdı. Çizgi ve edebiyat arasındaki incecik hattı yakalayıp oradan yürüdü ve ortaya evladiyelik bir çizgi roman çıktı. Erverdi'yle Kürk Mantolu Madonna romanını çizgi romana dönüştürme hikayesini konuştuk.
- Bugüne kadar sanatınızda hangi duraklardan geçtiniz?
- Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü mezunuyum. Bir kişisel sergim oldu. Resim yapmaya devam ediyorum. Aynı zamanda uzun süredir çizerlik yapıyorum. Bunun dışında, tiyatro alanında çalışmalarım oldu. Çeşitli oyunlarda animasyon, video, dekor, afiş tasarımı gibi işler yaptım.
- Kürk Mantolu Madonna'yı ilk ne zaman okudunuz ve sizde bıraktığı duygu neydi?
- Uzun yıllar önce okuyup çok etkilenmiştim. Bu uyarlama için tekrar okuduğumda, yazım tekniğiyle, hikayenin katmanlarıyla daha da etkileyici buldum.
- Romanı çizgi roman olarak çalışma fikri nasıl doğdu?
- Fikir Everest Yayınları'ndan geldi. Sabahattin Ali'nin diğer eserleriyle birlikte çizgi romana uyarlamak istiyorlardı, ben de seve seve çizdim.
- Romandaki ruh halini, hatta sıklıkla melankolik o hali çizgiye taşırken nasıl bir yol izlediniz?
- İnsan gözünde canlandırıyor, bir Raif'i, Maria'sı oluyor herkesin... Birçok sahneyi romanı okurken hayal etmiştim, zaten sürekli "Burayı nasıl çizmeli, nasıl anlatmalı?" diye düşünerek tekrar tekrar metnin üzerinden geçiyordum. Uzun bir ön çalışma/eskiz süreci oldu. Nasıl çizeceğime dair karar almamı kolaylaştırdı bu ön çalışmalar. Çizgimin de bu hikayeye uyacağını düşünmüştüm aslında en başta da.
- Teknik olarak nasıl bir çalışma yürüttünüz?
- Romandan sahneleri belirledikten sonra çizimlere başladım. Mümkün olduğunca Sabahattin Ali'nin cümlelerini kullanmaya özen gösterdim. Bir yandan da hikayenin geçtiği yerler ve dönem hakkında araştırma yapıyordum. Bunlar tamamlandıktan sonra nihai çizimlere başladım.
METNİN ETKİSİNİ KORUMAK
- Bu süreçte sizi en çok neler zorladı?
- Romanı okurken sürekli Raif'in iç sesini duyuyoruz. Çizgi romana uyarlarken de, anlatıcı balonları ve çizgi arasında uyum olmalıydı. En bariz zorluk buydu. Hem metnin etkisini azaltmamak, hem de çizgiyle uyum içinde olmasını sağlamak, anlatımda kalabalıktan kaçınmak, zorladı.
- Romanda sizi en fazla etkileyen bölüm nedir?
- Sanırım kapakta da gördüğümüz, ihtiyar Raif'in karlar içinde, yaka bağır açık sahnesini sayabilirim. Ya da Wannsee gölünün kıyısında Raif ve aklından geçenler...
ÇİZGİ ROMANA İLGİ ARTTI
- Yurt dışında, edebi romanları çizgi romana uyarlama örnekleri epeyce var. Bizde daha yeni yeni gelişiyor sanki... Bu konuda ne söylersiniz?
- Çok fazla yabancı örnek var, evet. Çok iyileri olduğu gibi, -eserin hakkını veremeyen diyeceğim- çok ticari örneklerle de karşılaştım. Her edebi metin de uyarlamaya elverişli olmayabiliyor bir yandan. Burada da çizgi romana, grafik romana bir ilgi artışı var. Çok iyi uyarlamalar da yapılıyor, bağımsız hikayeler de çiziliyor. Benim de başka çalışmalarım olacak umarım, ilerleyen zamanlarda.