Defileler ne yazık ki hep podyumda yürüyenler, ön sıralarda oturanlar üzerinden konuşulur. Oysa her defilenin arkasında aylar süren bir hazırlık dönemi, yüzlerce insanın emeği ve son günün hırpalayıcı stresi var.
Biz de bir defilenin arka planını sayfalarımıza taşıyalım istedik. adL+Cengiz Abazoğlu'nun bu hafta Raffles Istanbul'un balo salonunda düzenlenen defilesi bu isteğimizi hayata geçirmek için bulunmaz bir fırsattı. Bize bu görkemli gecenin hazırlık sürecinde adL Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Tasarım Direktörü Zehra Işık, cengiz Abazoğlu ve prodüksiyonu üstlenen Uğurhan Akdeniz Abazoğlu eşlik etti. İşte o parıltılı dakikaların ardında yer alan gerçek bir defile anatomisi...
CENGİZ ABAZOĞLU
En çok kelebek kanatlarında zorlandık
Koleksiyonumuzun adı Wonderland (Harikalar Diyarı)...
Doğanın uyanışı gibi, bizim enerjimizin baharın gelmesiyle yeniden yerine gelmesini anlatıyoruz bu koleksiyonla. Koleksiyonda kelebekler uçuşuyor.
Yaz koleksiyonu yaparken Yunanistan'da bir adadaydım. Herkesin kendisini mutlu hissettiği bir alan vardır. Ben de kumaş tasarımı sırasında bunu hissediyorum. Benim için o süreç tam bir harikalar diyarı... Doğada kadınları kelebeklerin temsil ettiğini düşündüm. Rengarenk, naif, kırılgan, çok güzel ve havalarda uçuşan çok güzel canlılar. Kadın da böyle benim için. Bu fikir üzerinde düşünürken desen çalışmaları yapmaya başladık. Sonra bir görsel gözümün önüne geldi podyumun arkasında olması için. Sonra dev bir uçan kelebek hayal ettim. Yani koleksiyonu hayal etmeye başladığım zaman ana fikri, podyumun arkasındaki görseli, müzikleri herşeyi düşünüyorum. Bunların hepsi bir bütün. Tecrübe sanırım tüm bu planlamaları daha rahat yapabilmenizi sağlıyor. Daha çizerken elbisenin kalıbının nasıl olacağını, hangi kumaşın kullanılması gerektiğini biliyor oluyorum. Sonrasında ilk üretilen parçaya küçük dokunuşlar yapıyoruz.
En çok şov parçası olan kelebeğin kanatlarını hazırlarken zorlandık. Baskılar defalarca tekrar edildi.
Bazen provalarda çok bunalıyoruz. Aynı anda 20-25 kişi fabrikada üretim sırasında aynı anda sorular soruyor.
Bu şovda kullanılan kumaşlar için ez az 200 bin dolara yakın para harcanıyor. Mankenler arasında da 500 dolar olan da var en az 5 bin dolar alan da var.
UĞURHAN AKDENİZ
15 TIR malzeme ile hazırlanılıyor
Ben ve ekibim moda event'inin prodüksiyonunu ve yönetimini yapıyoruz. Runway tasarımından, set&show yönetimine show'un en etkileyici şekilde gerçekleşmesi için gerekli olan tüm detayları organize ediyoruz.
Üç ay öncesinden ilk brief'leri alıyoruz.
Şovun en zor yanı insanları yönetme kısmı. Defile öncesi backstage'de yaklaşık 300 kişi vardır. Onun dışındaki her şey bellidir. Uygulama kısmında da işte o ekiple çalışırken hep zorluklar ve stresli anlar yaşanabiliyor. Ama bu da bu işin bir parçası.
Çok çeşitli alanlardan gelmiş insanları bir orkestra şefi gibi yönetiyorsunuz defile öncesi. Marangoz da var, demirci de var, eşya taşıyan da var bu prodüksiyonda. Halıcı var, sesçi var, host ekibi var, modeller var... Farklı alanlardaki küçük küçük ekiplerin senkronize bir şekilde ve belli bir zamana dikkat ederek çalışması bizim işimiz.
Bizim ekipler defileden bir gece önce gece 24.00 gibi Raffles'a girdi mesela. 15 tır malzeme geldi. Defile öncesine kadar aralıksız olarak çalışmalar sürüyor. Ve ekibin yüzde 80'i uykusuz bir şekilde çalışıyor oluyor. 20.30'da şov başlıyor ve o zamana kadar her şeyi halletmiş olmanız lazım. Zamana karşı yarışıyorsunuz.
ZEHRA IŞIK
Hemen ertesi gün yeni defile için çalışmalar start alıyor
Bu gördüğünüz defile koleksiyonunu hazırlamak altı ayımızı alıyor. Defilenin ertesi günü de sabah buluşup hemen bir sonraki koleksiyonu hazırlamaya başlıyoruz. Yaklaşık 10 kişilik bir ekip ilk andan itibaren bu toplantılarda oluyor.
İlk toplantıdan önce Abazoğlu yaklaşık iki ay kadar koleksiyon üzerine çalışıyor oluyor. Ve o toplantı sabahtan akşam 22.00'lere kadar sürüyor oluyor. İlk toplantıda look'ların üzerine kumaşları ve iplikleri koyup beraber bakıyoruz. Sonra hemen sürece start veriyoruz. İki haftada bir toplantılar yapıyoruz. Bir yandan bazı numuneler çıkmaya başlıyor.
İki hafta içinde ilk dikilmiş kıyafetleri görmeye başlıyoruz. Neredeyse 15 tasarımı görüyoruz. Hemen manken üzerinde fit yapmaya başlıyoruz. 80 kıyafet bitiyor. Bazen öyle bir şey oluyor ki içlerinden 20'sini eliyoruz. Bazen hepimizin çok beğendiği bir parça oluyor, onun havasını taşıyan başka parçalar da ekliyoruz koleksiyona.
Ben tabii ki renklerdirme çalışmalarında yani işin ekonomik kısmında daha ağırlıklı olarak yer alıyorum. Podyumdaki renklendirme ayrı. Ama bir yandan da mağazadki renk düzeninin nasıl olacağına kadar kafa yoruyoruz.
Defile yerine neredeyse beş ay öncesinde karar veriyoruz. Yaklaşık üç ay öncesinde Uğurhan Akdeniz ve ekibiyle bir araya geliyoruz şov üzerine, konsept ve müzikler üzerine konuşmak için. Defileden yaklaşık 15 gün önce mankenleri seçiyoruz. Tek tek kombinleri mankenler üzerinde denemeye başlıyoruz. Tam bir gün o denemeleri yapıyoruz. Sonra modelhane tekrar kıyafetleri gözden geçiriyor.
Defileye bir hafta kala tabii ki esas stresli dönem.
Moda illüstrasyonu zamanı
Son birkaç yıldır yetenekli illüstratörlerin modaevleri tarafından keşfedilişine şahit oluyoruz. Eskiden moda dergilerinin kapağını illüstrasyonlar süslüyordu. Sonra bu eserlerin yerini fotoğraflar ve fotoşoplu kareler aldı. Ama son dönemde illüstrasyonlara yönelik ilgi yeniden canlandı. Gucci'nin 2018 ilkbahar/yaz koleksiyonu için birlikte çalıştığı İspanyol illüstratör Ignasi Monreal'in yaptıklarını unutmak imkansız. Burberry, Nike, Balenciaga'nın vazgeçemediği Danny Sangra'nın çalışmaları da modayı bambaşka bir alana taşıyor.
Şimdi dünyayı saran bu trend Türkiye'ye de sıçramış durumda. Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul'un Instagram sayfasında moda haftası boyunca yer alan illüstrasyonlara hiç dikkat ettiniz mi? Tüm bu başarılı çalışmaları yapan Mustafa Soydan... Grafik tasarımı bölümünden mezun olan Soydan, üniversitenin son yılında illüstrasyonu keşfedip bu alana yönelmeye karar veriyor. Soydan tamamen moda üzerine illüstrasyon çizme hikayesini de şu sözlerle anlatıyor: "Moda blogları dünyada yeni yeni açılmaya başlamıştı ve bir blogda moda illustrasyonuyla ilgili çizimler görmüştüm. Türkiye'de bu işi yapan biri var mı diye merak ettim. Türkiye'de bu işi yapan kimsenin olmadığını görünce bu alana konsantre olmaya karar verdim. Yaklaşık dokuz yıl önce bu işe adım attım".
Nike, YSL, Harper's Bazaar ve John Frieda için çalışmalar yapan illüstratörün moda haftasıyla yolunun kesişmesini sağlayansa moda haftalarını yöneten IMG firmasının Almanya ofisi. Mustafa Soydan şu an iki önemli moda projesi üzerine çalıştığını söylüyor.
HAFTANIN KONUĞU?
Duygu Boz'un tercihleri
Knitss markasının kurucusu ve kreatif direktörü Duygu Boz farklı giyim tarzıyla da çok beğeniliyor. Boz ile yeni sezon önerilerini ve moda trend analizlerini konuştuk.
Stilimi fazla uğraşılmamış, rahat ve tavrı olan diyerek özetleyebilirim.
Yeni sezon için ilk olarak kendi markamızın mağazasından bir elbise satın aldım. Sezon açıldığında uğurlu geldiğine inanırım.
Sezon zamanlarında mağazaları, genelde seyahatler sırasında, ekstra bir-iki gün ayırarak gezmeye çalışıyorum. Trendlere işim gereği elbette ki bakarım, ama daha çok sokakta hissetmeye çalışırım. Kendi giyim tarzımdan bahsedeceksek trendlere çok bağlı biri değilim.
Tabii ki dolabımda en çok triko var.
Dolabımdaki en eski parçalar annemden aldığım bazı aksesuvarlar ve çantalar...
Çok uğraşılmış kombinleri ve saçları sevmiyorum. Gerçekten son moda trendleri bire bir uygulamaya çalışmak da bana çok demode geliyor bu zamanda. Stil kişinin kendini tanımasıdır.
Bu ilkbahar kurtarıcı kombinim çizgili pijama takımlar. Jean üzerine cut out detaylı triko üstler ve önü arkası açık triko stiletto'lar çok rahatlar.