Genel müdürlük görevine atandıktan saatler sonra An Evening with Hugh Jackman'ı izlemek için gelen kalabalığa gösterinin ertelendiği anonsunu yapmak zorunda kaldı. Takvimler 18 Mart 2015'i gösteriyordu. Zorlu PSM Genel Müdürü Murat Abbas böyle zorlu bir günde başlayan görevinde dördüncü yılını doldurdu. Bu süre içinde 2016'da Atatürk Havalimanı saldırısı, ardından 15 Temmuz Darbe Girişi, 2017'nin ilk günü ise Reina saldırısı gerçekleşti. Özellikle Reina saldırısının yurt dışı yansımaları kaygı vericiydi. Abbas, bu dönemde ekibiyle bir yandan yurt dışına yönelik imaj yenileme ve güvenilirliği tekrar sağlama çalışmaları yürütürken bir yandan da yerli yapımlara daha fazla alan açarak kendi deyimiyle 'mucize'nin gerçekleşmesini sağladı. Vestel Gururla Yerli konser serisi kapsamında bugüne kadar 100'ün üzerinde konser gerçekleşti. Teoman, Şebnem Ferah, MFÖ, Levent Yüksel gibi isimlerin konserlerini 135 bin kişi izledi. Tümüyle yerli imkanlarla sahneye konan Alice müzikali başlamadan 40 bin bilet sattı. Gelecek hedefleri arasında yerli yapımların ve sanatçıların yurt dışında ülkemizi temsil edebilmesi için gereken koşulları oluşturmak olan Abbas'la geçen dört yılı konuştuk. Tabii ki zamanının çoğunu geçirdiği Zorlu PSM'deydik...
- Geçen hafta Sonar İstanbul festivali üçüncü kez gerçekleşti ve 10 bin kişi katıldı. Yorulmuş olmalısınız?
- Sonar İstanbul, büyük ve zor ama bir o kadar da heyecanlı ve güzel bir operasyon. Bu seneki festivalin programı ise şu ana kadar içime en çok sinen oldu. Sonar'ın bir önemi de yerli sanatçılarla yabancı sanatçıları bir araya getirmesi. Bazı yerli isimlere yurt dışındaki Sonar'larda imkan tanımak önümüzdeki yılın hedeflerinden biri. Neden Sonar Barcelona'da bir Sonar İstanbul sahnesi olmasın?
- Sonar başka şehirlerde de gerçekleşen bir festival. Bu yıl ekonomik kriz yüzünden Sonar Bogota ertelendi. Sonar İstanbul'un ertelenmesi hiç gündeme geldi mi?
- Yapmasak mı acaba diye gündeme gelmedi ama bütçeleri defalarca gözden geçirdik. Geçen yılki euro bazındaki bütçeyi bu yıl da yapmaya kalkışsaydık bilet fiyatları 1000 TL'leri bulurdu. Bu tip işlerde devamlılık önemli. Ara verdiğinde o ritmi bir daha yakalamak çok kolay olmuyor.
- Zorlu PSM'de genel müdürlükteki dördüncü yılınızı doldurdunuz. Bu süre içinde ekonomik krizden terör saldırılarına birçok zorluk aşıldı. Siz nasıl bir yol izlediniz?
- Sektörü en fazla etkileyen Reina saldırısı oldu. Yurt dışındaki yansımaları çok kötüydü. O döneme baktığımda yine de bir mucizenin gerçekleştiğini düşünüyorum. Normal şartlarda kimsenin gelmemesi gerekiyordu ama bunun olmaması için bütün kültür ve sanat kuruluşları olarak olağanüstü bir çaba sarfettik. Zorlu PSM olarak lojistik ve teknik imkanlarımızı, güvenilirliğimizi krokilerle, mektuplarla, e-postalarla hatta yüz yüze görüşerek defalarca anlattık. Yerli yapımlara yönelmemiz ise tam olarak o zamana denk gelmiyor. Göreve başlar başlamaz programlara baktığımda birçok eksik vardı, o eksikliklerden biri de yerli müzik ve yerli tiyatro alanındaki prodüksiyonlardı.
PSM'NİN DIŞINA ÇIKACAĞIZ
- Bu yıl sahnelenmeye başlanan Alice müzikali de yerli yapım değil mi?
- Bugüne kadar çok proje geldi ama çeşitli nedenlerle pas geçmek zorunda kaldık. Sonra 2018 yılının sonbahar aylarında hayatımıza Alice girdi. Tamamen yerli bir prodüksiyon. İlgi yoğun. Şimdi yurt dışından birkaç tane yapımcıyı buraya davet ediyoruz. Onların gözünden varsa eksikliklerimizi iyileştirme yoluna gideceğiz. Hedefimiz müzikali hem Ortadoğu'ya hem de Avrupa'ya götürmek.
- Yerli müzikal sahnelemek finansal anlamda da sizi rahatlattı mı?
- İşe başladığım ilk gün aynı zamanda Güzel ve Çirkin müzikalinin ilk akşamıydı. Dolar 2.5 TL'ydi. O müzikalin ortalama fiyatı da 158 TL'ydi. Şimdi yaptığımız müzikallere baktığımda bilet fiyatla 165- 175 TL arasında. Halbuki kur neredeyse üçe katlandı. Yerli müzikal finansal anlamda da imdadımıza yetişti.
- Zorlu PSM sürekli yeni projelerle gündeme geliyor. Nedir sizi motive eden?
- Herkesin yönetim biçimi farklı. Ben kendi hayatıma, geçmişteki işlerime baktığımda yeniyi ve farklıyı arayan bir kişi görüyorum. Burada da bunu devam ettirmek benim için çok doğal. Daha da yapacaklarımız var.
- Yapacaklarımız var derken, neler var örneğin?
- Mesela çocuk başlığımızı güçlendirmek istiyoruz. Klasik müzikte de eksiklerimiz var. Ama asıl hayalim İstanbul'un dışına da çıkmak. Ücra köylere kadar gitmek... Kamusal sorumluluğumuzun farkındayız. Zorlu olarak PSM'nin dışına çıkacağız.
ANNEMDEN AZAR YEDİM
- Mesleki anlamda en zor gününüz hangisiydi?
- Genel müdür olduğum bana 18 Mart 2015 günü, öğleden sonra tebliğ edildi. Çok hastaydım, erkenden eve gittim. Akşam da Hugh Jackman'ın şovu vardı. Arkadaşlar arayıp "İkinci geceyi gerçekleştiremiyoruz" dediler. Önce şaka sandım. Hasta hasta işe geldim. Kapıların açılmasına 15 dakika kala kürsü gibi bir şeyin üzerine çıkıp onca insana pi tal anonsu yapmak zorunda kaldım. O an benim için zordu. Ama sonra yaşadıklarımızın yanında hafif kaldı. Bir de aynı olayda annemden azar yedim. Ertesi gün Jackman'ın ses tellerinde sorun çıktığı haberlerini okuyup sanatçının çıktığı Boğaz turundaki fotoğraflarını da görünce "Kendine bakmadığın gibi, getirdiğin sanatçılara da bakmıyorsun. Adamı hasta ettin" dedi.
DJ KABİNİ DÜNYANIN EN GÜZEL YERİ
- Dinlenmeye nasıl vakit buluyorsunuz?
- Dinlenmeye vakit bulamıyorum. Kedim ve plaklarımla birlikte olmak bile zihinsel uzaklaşmayı sağlamıyor. Hafta sonu evde yaptığım şey yine müzik dergisi okumak, müzik dinlemek. Ya da kitap okumak, film seyretmek. Bunun dışında kafamı dağıtacağım, iş dışı diyebileceğim bir şey yok.
- Şikayetçi misiniz bu durumdan?
- Vücudum şikayetçi. Sinyalleri veriyor. Radiohead'ın Tourist şarkısındaki nakaratı kendime hatırlatmam gerekebiliyor: Idiot, slow down, slow down... Kendimi doğaya çıkıp bir şeyler ekerken düşünemiyorum. Deniz-güneş insanı da değilim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Müzik prodüksiyonu yapmaya hevesliyim ama o da yine müzikle alakalı.
- Uzun yıllardır DJ'lik de yapıyorsunuz. İki hafta önce DJ Flava D hastalanınca kabine geçtiniz. Sonar'da da Special Request'in yerine siz çaldınız. Bunlar güzel mecburiyetler mi?
- Tabii ki onları izlemeyi tercih ederdim. Ama hayatta en mutlu olduğum yer DJ kabini. Kabine çıktığım anda her şeyi unutuyorum. Flava D'nin yerine setin başına geçtiğim gece üçte çalmaya başladım, altıda sahneden indim.
- Orada kafa duruyor mu?
- Her şey duruyor. Sıfırlanıyor. Bence dünyanın en güzel yeri.