Benim neslim direksiyona ilk kez lunaparklardaki çarpışan arabalarda oturmuştur. Oysa şimdiki nesil karting pistlerinde yarışıyor. Henüz ehliyetleri yok belki ama birçok ehliyeti olandan daha bilinçli ve iyi araç sürüyorlar. Elbette bunun için Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından verilen lisansa sahip olmaları gerekiyor. Ama onların lisans sahibi olması yetmiyor, ebeveynlerden birinin de yarışmacı lisansı alması şart. Yaşları 10 ila 17 arasında olan ve Türkiye'de pek çok başarıya imza atmış, dereceler almış gençlerle motor ve hız tutkularını konuştum.
AYDA BİTER, 17 YAŞINDA
Anne karnından yarışçı
"Annemin karnındayken milli pist yarışçısı olan babamın yarışlarına gidiyordum. Yani anne karnından itibaren yarışların içindeyim. Karting sporuna sekiz yaşında başladım ama okul nedeniyle devam edemedim. 14 yaşımda yarışmaya karar verdim ve 15 yaşımda Türkiye Şampiyonası'nda yarışmaya başladım. Olabildiğince erken başlanması gerektiğini düşünüyorum çünkü bu sporda tecrübe çok önemli. Ayrıca aile desteği, kararlılık ve bol bol antrenman yapmayı gerektiriyor. Kadın ve erkeklerin birbirine karşı yarıştığı nadir sporlardan bir tanesi fakat kız çocukları bu spora erkekler kadar yönlendirilmiyor, Türkiye Şampiyonası'ndaki tek kız sürücü benim.
KOÇUM BABAM
Ailem bu sporun insanı trafiğe çok iyi şekilde hazırladığını düşünüyor. Babamın koçum gibi olması benim için büyük bir avantaj. Direksiyon başındayken sadece o anı yaşıyorum, hızın ve rekabetin keyfini çıkarıyorum. Otomobil sporları güçlü bir kondisyon gerektirdiğinden düzenli bir şekilde spor yapıyorum, günlük hayatımda da aktif olmaya özen gösteriyorum."
YİĞİT ARSLAN, 14 YAŞINDA
Altı yaşımda Ferrari istemişim
"Çocukluğumda ki hâlâ çocuğum arabalarla oynamayı seviyordum ve hız beni heyecanlandırıyordu. Gerek Formula 1 yarışları gerekse arabalarla ilgili film ve videoları izlemek en sevdiğim şeydi. Altı yaşımdayken Formula 1 pilotu olacağımı söylemişim aileme. Yedi yaşımda babamdan Ferrari istemişim. Ben böyle meraklı olunca annem araştırmaya başladı ve TOSFED'e ulaştı. 2012 yılında hocamla bir test sürüşü yaptım. 2016 yılında eğitime başladım. Altıncı antrenmandan sonra ilk yarışıma katıldım. Hâlâ yarışlara katılmaya devam ediyorum. Eğitim ve güvenlik bu spor için çok önemli iki unsur bence. Küçük yaşta hem disiplinli çalışmayı öğretiyor hem de öğrencilik hayatıma olumlu katkıları oluyor. Ailede sadece anneannem bir ara tereddüt etti ama o da alıştı, benim için dua ediyor .
DIŞ DÜNYA İLE BAĞIMI KOPARTIYORUM
Aracıma bindiğim andan itibaren derin bir nefes alıyor ve dış dünyayla bağlantımı kesiyorum. O andan itibaren arabamla ve pistle bütünleşiyorum. Savunma sporu olan krav maga dersleri alıyorum bu spor kondisyonumu, dikkatimi arttırıyor ve reflekslerimi geliştiriyor. Beslenme ve uykuma ayrıca dikkat ediyorum. Yarış sırasında heyecanlanıyorum ve bu bana hız katıyor. Toplamda 16 kupam var. Hedefim ise Avrupa'da yarışmak ve Formula 1 pilotu olup ülkemin bayrağını pistlerde dalgalandırmak..."
EMİR TANJU, 11 YAŞINDA
Bu sporu yapmamı ailem de istedi
"Motor sporlarına ilgim internette izlediğim videolardan geliyor. Altı yaşımda profesyonel olmadan karting yapıyordum. Benim gibi ilgi duyanlara asla pes etmemelerini, hayallerinin peşinden gitmelerini öneriyorum. Ailem izin verdiği için yapıyorum. Karşı çıkan olmadı hatta benim yapmamı daha çok onlar istedi. Direksiyon başındayken eskiden çok heyecanlı hissediyordum ama şu anda eğleniyorum ve kararlı hissediyorum. Fiziksel olarak ağırlık kaldırıyorum. Antrenmanlar beni güçlendiriyor. Gelecekteki hedefim Formula 1 pilotu olmak ama bunun için herkesin çok çalışması ve istikrarlı ve olması gerek."
KENDİMİ EN İYİ HİSSETTİĞİM YER DİREKSİYON
"Ben hatırlamıyorum ama iki-üç yasımdayken bile bütün arabaları logolarından tanıyormuşum. Arabalar çizgi filmi ve Şimsek McQueen ile büyüdüm. Hayalim hep araba yarışçısı olmaktı. Şansa annem beden eğitimi öğretmenimle konuşurken onun oğlunun da karting yaptığını öğrenmiş ve onların sayesinde şu anki eğitmenim olan Emre Ergörle tanıştık. Benim yaşımda birinin bu kadar sürat yapması bazen işin içinde olmayan aile büyüklerimizi endişelendiriyor ama sonuçta her türlü güvenlik ekipmanlarını kullanıyoruz. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu'nun verdiği bir lisans var. Araç sürmek için o lisansı almak gerekiyor. Ama bizim yaşımızdaki sporcular için anne ya da babanın da lisans alması gerekiyor. Biz sürücü, anne ya da baba da yarışmacı lisansı alıyor. Kendimi en iyi hissettiğim yer direksiyon. Antrenmanlarımız yarış olmadığı zaman haftada bir gün, cumartesi veya pazar tam gün pistte oluyoruz. Yani sabah 10.00'dan akşam 17.00'e kadar pistte kalıyoruz. Bundan hariç ben haftada bir-iki gün özel eğitmenle kuvvetlenme çalışması yapıyorum. Yarış haftası ise üç günlük çok yoğun bir dönem yaşıyoruz.
FORMULA 1 PİLOTU OLACAĞIM
Bu sporu yapan bütün çocukların hedefi aynı sanırım... İlk Türk Formula 1 pilotu olmak. Geçen hafta İtalya'da yarıştım. İtalya bu sporun anavatanı ve çok büyük bir sektör. Biz Türkiye'de yedi-sekiz çocuk yarışabiliyoruz ama geçen hafta İtalya'daki yarışta 88 çocuk vardı."
ŞUNDAN BUNDAN
Bomonti hareketlendi
Bomonti popülaritesini iyiden iyiye arttırdı. Residence'ları, bomontiada'sı ve ardı ardına açılan kafeleriyle son birkaç yıldır atakta. Yine de The Populist dışında çok da kayda değer bir mekan yoktu. Tabii kaideyi Türkiye'nin en başarılı iki şefi semte gelerek bozdu. Şu anda Oscar törenleri menüsünü hazırlamak için Los Angeles'ta bulunan şef Cihan Kıpçak ve Üryan Doğmuş'un Batard'ı Bomonti'ye gitmek için başlı başına bir neden. Öncelikle çok şık. Kendinizi Fransa'da bir bistroda hissediyorsunuz. Hem kulaktan kulağa popüler olmuş. Günün her saati hem dışarıdaki hem içerideki masalar dolup dolup boşalıyor. Abdi Akgül de mekanın işletmecisi ve üçüncü ortağı. Tam bir güç birliği olmuş anlayacağınız. Başka yerde tadamayacağınız lezzetler var menüde. Üstelik ulaşılabilir fiyata. Menüdeki yemekler damak çatlatacak kadar lezzetli. Fiyatlar ise bir o kadar uygun. Ana yemeklerde patates püresi üzerinde gelen köz soğanlı dana kaburga mekanın imza yemekleri arasında. Fiyatı da 51 lira. Zaten menünün en pahalı kalemi bu yemek. Artık sıradan kafelerde başlangıçların bile bu fiyatlara olmadığını göz önünde bulundurursak fiyat-kalite bakımından tüm yıldızları hak ettiğini söyleyebilirim. Başlangıçlar 15-32 lira arasında değişiyor. Tatlılar ise 16 lira civarında. Hem şık hem de spor bir mekan. Yeni açılan mekanlar arasında açık ara en başarılısı. Pazartesileri kapalı ve gitmeden mutlaka rezervasyon yapmalı.
LEZZETİN TARİHLE BULUŞMASI
50 yılı aşkın lezzet yolculuğunda kendi müdavimlerini yaratan; spor, sanat, siyaset, basın ve iş dünyasından önemli isimlerin buluşma noktası Kalyon Restoran yenilendi. Titiz bir çalışmanın ürünü olan iddialı menüsü ve yenilenen yüzüyle yoluna Falyanos by Kalyon olarak devam ediyor. Mekan, genç ve yetenekli şefi Murat Taşarer'in hazırladığı, fark yaratan lezzetli ve taze meze çeşitleri ile öne çıkıyor. Bizim favorilerimiz vişneli pazı sarma, manda kaymaklı kuru cacık, midyeli lahana sarma, Ermeni pilaki oldu. Balık çorbası ise gerçekten denenmeli. Günlük balık çeşitleri de gayet taze ve lezzetli. Yemekten sonra Kumkapı sahilinde güzel bir gezinti de işin bonusu.
ŞEHİRDEN HAVADİSLER
Ankara'dan sonra Evliyagil Dolapdere de açıldı. Beral Madra'nın küratörlüğünü yaptığı Karmaşık Sorular, Büyüleyici Yanıtlar sergisini mutlaka görün derim. 7 Nisan'a kadar açık.
Bomonti'de bir başka çok konuşulan mekansa Isola. Dekorasyonu, yemekleri ve müzikleriyle dilden dile dolaşıyor. Henüz gitme fırsatım olmadı ama ilk fırsatta uğrayacağım.
Raffles Otel'in içindeki Long Bar'da pazartesileri sınırsız suşi günü olduğunu biliyor muydunuz? 18.00-21.00 arası devam ediyor. Sıcak roll'leri enfes. Elbette bir Isokyo değil. Ama pazartesi gittiğimde tüm masalar doluydu. Özellikle de çiftler ve ilk randevuya çıkanlar vardı. Suşiler tabaklarda masalara sürekli servis ediliyor. Ücreti kişi başı 115 lira. İçecekler dahil değil.