François Truffaut'nun klasiği 400 Darbe filminin kahramanı 12 yaşındaki Antoine'ın, okulaile- sistem üçlüsüne isyanının üzerinden tam 60 yıl geçti.
Fakat dünya çocuklar için 60 yılda daha iyi bir yer olmadığı gibi daha kötü bir yer oldu. Bunun da ispatı Kefernahum'da Lübnan'da yaşayan yine 12 yaşındaki bir başka çocuk Zain'in haklı isyanı. O da Antoine'ın gibi aileye, sisteme isyan ediyor. Hatta işi bir adım daha öteye götürüp ailesini mahkemeye veriyor "Neden beni dünyaya getirdiniz?" diye.
Resmi kayıtlarda hiç var olmamış, ailesi ve sistem tarafından sadece ucuz iş gücü olarak görülen Zain'in, bu isyanının ve haklı sorusunun muhatabı aslında sadece ailesi değil, tüm dünya.
Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki işte bu soruyla sizi baş başa bırakarak anlatmaya başlıyor Zain'in hikayesini...
Beyrut'un yoksul mülteci mahallelerinde ailesiyle birlikte yaşarken, 11 yaşındaki kardeşinin bir adamla evlendirilmesi Zain için bardağı taşıran son damla oluyor. Hayatta hiçbir söz hakkı bulunmayan Zain, evden kaçıyor ve tek başına koca dünyayla mücadele etmeye başlıyor. Güçlü bir çocuk ama derdi sadece hayatta kalmak değil. Çünkü bir de kendi gibi sistemin dışına itilmiş, kader ortağı olarak gördüğü bir bebek için de mücadele etmek zorunda kalıyor.
Nadine Labaki'nin o yoksulluğu, çaresizliği yaşayan çocuklarla çektiği film, Zain'in özelinde aslında savaşın, yoksulluğun, cahilliğin girdabında inim inim inleyen tüm çocukların ortak hikayesi...
Yönetmen sinemada az rastlanır biçimde, hiç eğip bükmeden bu sefer sözü de başrolü de o çocuklara bırakıyor.
Zain'in çetin mücadelesinde, yetişkinlerin çıkarları uğruna çocukları kullanmaları, sokakların acımasızlığı, hayatın adaletsizliği de var, çocukların keskin zekası ve her şeye rağmen küçük şeylerden mutlu olabilme halleri de.
Labaki, belgeselvari bir anlatımla gerçek dünyadan gerçekçi ve yakıcı bir hikaye anlatırken, kamerasını tam da Zain'in yanına konumlandırıyor.
Onu kategorize etmeden, hikayesinden çıkarımlar yapmadan, büyük laflara prim vermeden saf bir şekilde Zain'in yaşadığı geçeklikle ve bu gerçek karşısındaki isyanıyla karşı karşı getiriyor seyirciyi. Sonra da bu katı gerçeklikle yüzleşmek yetişkinlere kalıyor!
Güçlü hikayesi, etkili sinemasıyla Cannes Film Festivali'nde gösterildiğinden beri merakla beklenen Kefernahum, Antalya Film Festivali'nde yarışmış ve Zain'i oynayan Zain Al Rafeea'ya En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandırmıştı.
Film şimdi de En İyi Yabancı Film dalında Oscar'a aday gösterildi. Ve yılın da şüphesiz en iyilerinden biri...
Yine iki filmlik bir yarış
Oscar adayları açıklandı. Roma ve Sarayın Gözdesi/The Favourite 10'ar dalda adaylıkla öne çıktı.
Bu yıl önceki yıllarda olduğu gibi Oscar sürecini gölgeleyen politik tartışmalar yok. Akademi yaptığı hamlelerle bunun önüne geçmiş gibi görünüyor. Fakat aynı akademi yine Oscar sürecinin iki üç filmin rekabetine indirgenmesini engelleyebilmiş değil. Üstelik yarıştaki iki iddialı film de bağımsız ruhlu yapımlar... Black Panther'in yarışa dahil edilmesi de belki popüler filmlerin Oscar sürecinde kendine yer bulabileceğinin işareti olarak okunabilir. Ama bu biraz da görüntüyü kurtarma durumu açıkçası...
Peki popüler sinemanın ödül sistemi Oscar nasıl bu hale geldi? Hem Oscar'ı hem de sinemanın yolculuğunu anlamak için bu tartışmaya girmek gerekiyor. Fakat nedense itinayla bu tartışmaya girilmiyor.
Oscar'ın sürprizleri
Roma'nın başrol oyuncusu Yalitza Aparicio, birkaç aydır sinema dünyasının gündemindeydi. Bir öğretmen olan Meksikalı Aparicio, amatör bir oyuncu olarak ilk defa bir filmde oynadı ve şimdi En İyi Kadın Oyuncu kategosinde Oscar'a aday.
Usta yönetmen Spike Lee'nin yönetmen kategorisinde Oscar'a aday olması da en az Aparicio'nun adaylığı kadar sürpriz oldu. Ama geç kalmış bir karar gibi. Lee bu kategoride daha önce aday olmalıydı zaten. Bu karar biraz Lee'ye iadeiitibar gibi...
Oscar adaylıkları açıklanınca en çok eleştiri Lee Chang-Dong'un Şüphe filminin En İyi Yabancı Film kategorisinde Oscar'a aday olmamasına geldi. Haklı bir eleştiri... Ki Oscar'ın tersten sürpriziydi bu.
Roma filmi 10 dalda Oscar'a aday oldu. Kimilerine göreyse Oscar'ın da favorisi... Ama gözden kaçan bir şey var. Adaylığı en çok hak ettiği dallardan biri olan kurgu kategorinde Roma'ya adaylık çıkmadı.
Bu da naçizane Oscar'ın sürprizlerinden biri.