Vaktiyle bir söyleşimizde "Çizer hep ergen kalmak zorunda" demişti, memleketin en önemli karikatüristlerinden, Kötü Kedi Şerafettin tipini Türk mizahına armağan eden Bülent Üstün... 'Niye'sini ise şöyle açıklamıştı: "Siz mizah üretiyorsunuz... Ama sürekli yeni bir genç, hatta çocuk bir kuşak geliyor. Siz hep o kafada kalmazsanız, zamanın ruhunu yakalayamazsınız..." Kendisi artık 40'lı yaşların başında olsa da, kendi tabiriyle "Kronik bir ergen" Bülent Üstün... Çizer ortamlarındaki adıyla "Büstün"...
Kötü Kedi Şerafettin film de oldu, dünyanın en mühim animasyon festivallerinden yıldızlı pekiyiler de aldı. Ama Üstün, ürettiği efsane kahramana sırtını dayamadı. Yeni dönüşümlerin izini sürdü. Sosyal medya ve dijital imkanları sanatına kattı. En son sosyal medyada, objelerle çizgiyi birleştirdiği ve 'objeart' adını verdiği işleriyle büyük ilgi gördü, konferanslarda bu üretim sürecini anlattı. Ve çalışmaları kitaba dönüştü. Bir süredir de yine sosyal medyada bambaşka bir işe girişti. 'Karikaşiir' adını verdiği işlerde, Cemal Süreya, Orhan Veli, İsmet Özel, Attila İlhan gibi önemli şairlerin, dizelerini karikatürle birleştiriyor. İlginçtir, kendi en muhteşem çizimiyle değil, bir çocuk algısıyla çiziyor bu dizeleri... Kendi yaşının derinliği, dizelerin ağırlığı ve çocuk algısı bir araya gelince rengarenk işler çıkıyor ortaya. Sosyal medya hesaplarından paylaştığı 'karikaşiir'ler, edebiyat öğretmenlerinden epey övgü almış mesela. "Sayenizde çocuklar şiire meraklandı" diyorlarmış...
- Karikaşiir çalışmaları nasıl, hangi ilhamla başladı?
- İlk 'karikaşiir'lerimi 1995 yılında HBR Maymun dergisindeki Kabız Kuğu sayfamda çizmeye başladım. Yıllar sonra Uykusuz dergisinde çizdiğim absürd mizah ve şairane hüznün harmanlandığı 'Gittin Gideli Bebek' konsepti de bu sayfadan türemişti. Yıllar sonra Instagram sayfamda çizip paylaşmaya devam ettim. Şiirin derin anlamlar barındıran dizelerini, yüzeysel, basit bir çocuk çizgisiyle karikatürize etmekten ortaya çıkan tezat, yeni değişik bir tat ortaya çıkarıyor.
- Şiirle olan temasın hangi zamanlara dayanıyor?
- Satın aldığım ilk kitap Hüseyin Avni Dede'nin Keman Çalan Ölüler adlı şiir kitabıydı. Beyazıt Çınaraltı'ndaki tezgahının başındaydı, bizzat kendisinden satın aldım. 14 yaşımdaydım, akşam eve gidip okuduğumda imgelem komasına girdim, beynim kamaştı. Şiir sanatından ilk etkilenimim ve şiirseverliğimin fitil ateşi oldu Avni Dede, sonra arkası geldi.
- Şiirle çizginin, karikatürün birbirini besleyen bir damarı, kesişen yolları var mı?
- Şairaneliğin yarattığı kırılgan romantizm mizah için hep kolay bir av olmuştur, bu yüzden birbirine uzak duygu durumları yaratmaları açısından dostane yan yana gelişlerini pek hayal etmemişiz sanki. Şiir ve karikatür; imge, simge, metafor kullanımıyla, konuları sadeleştirici halleriyle teknik olarak birbirlerine epey bir akraba.
- Hangi şairler, çizer dünyanda sende nasıl etkiler bırakıyor?
- 'Karikaşiir'lerde çizeceğim şiirler daha sinematografik, daha görsel bir dil kullanan şairlerden, Orhan Veli, Attila İlhan, ikinci yeni şairleri, Can Yücel, Nazım Hikmet gibi kült şairlerin derin ifadelerini bir çocuk gibi algılayıp resmediyorum.
- Bu işlere nasıl tepkiler alıyorsun? Kitaba dönüşecek mi?
- 'Objeart' denememden sonra bu karışımdan da güzel geri dönüşleri aldım. Edebiyat öğretmenlerinden: "Karikaşiir çocuklara şiiri sevdirmenin çok iyi bir yolu, bunları derslerimizde kullanmak istiyoruz" yazdılar. Bazı şiir sevmeyenler de "Abi çaktırmadan bize aylardır şiir okutuyorsun" dediler. Şimdilik bir kitap düşünmüyorum, kendimi üretedurmaya kaptırınca, durup ne kadar üretmişim diye bakasım gelmiyor, erteliyorum o yüzden kitap işlerini.