Üç buçuk yıldan sonra tekrar bir araya geliyoruz İlyas Yalçıntaş'la. Yeni single'ı Bilmece'yi konuşmak için evinde buluşuyoruz. Daha ilk dakikalarda bizi şaşırtmayı başarıyor.
2015'teki sohbetimizde kendine ördüğü duvarları aşmakta zorlanmıştık. Bu kez daha konuşkan, daha neşeli bir İlyas var karşımızda. Ama iç dünyasındaki derinliği de hiç kaybetmemiş. Sohbet sırasında dikkatimizi duvarda asılı olan İran halısı çekiyor. Üzerine İlyas'ın yüzü dokunmuş. Belli ki ona olan sevgi çoktan sınırları aşmış...
- Bilmece'yi aile şirketinden çıkardınız. Abiniz ve kız kardeşinizle birlikte çalışmaktan mutlu musunuz?
- Yeni menajer arayışına girdiğim bir dönemde "Bu işi abim mi yapsa acaba?" diye düşündüm. Çünkü işin sadece müzik yapma kısmını düşünmem gerekiyordu.
"Konserden kaç para aldım, kaç para alacağım?" gibi konulara girersem stresten işimi yapamam. Abim Nasuh Yalçıntaş'la çalışmaya başladık ve bir süre sonra da aile şirketimizi kurduk. Kız kardeşim Ece Yalçıntaş da bize katıldı. Geçmişte, babam öldükten sonra ailede bir toparlanamama durumu vardı.
Yaşlarımız çok gençti. Sonrasında ben bireysel olarak böyle bir yola girince kardeşlerim de buna dahil oldu.
Ben şan şöhret içinde yaşarken onların kopuk şekilde ayrı yaşaması her şeyden önce anne ve babamın bana vermiş olduğu terbiyeye sığmazdı.
Şirkette profesyonel bir şekilde çalışıyoruz. Her şey çok güzel gidiyor.
- Babanız aranızdan ayrıldığında siz 20 yaşındaydınız.
"Erkekler babaları ölünce büyür" derler, doğru mu?
- Babamı kaybettikten sonra üniversite okumak istedim. Ama o psikolojiyle ve maddi yetersizlik yüzünden gidemedim.
Ben de uzun dönem askere gittim.
Ortadan yok olmak istemiştim. Askerde düzenli bir hayatınız oluyor, uyandığınız saat, yiyeceğiniz yemek belli. Disiplini, sabretmeyi öğreniyorsunuz. İki ay komando eğitimi aldıktan sonra jandarma bando müzisyenliği yapmaya başladım.
O dönemde hem gitar çalışımı hem de sesimi geliştirdim.
- Söyleyeceğiniz şarkıları kendiniz mi seçiyordunuz?
- O zamana kadar Türk Sanat Müziği söylemeyi bilmezdim. Komutan gündüz gelip akşam paşaların ne dinlemek isteyeceğini söylüyordu. Bir bakıyordum "Gülü Susuz Seni Aşksız Bırakmam"...
Tabii, paşa paşa söylüyordum. Şimdi bana ne kadar büyük bir şey kattığını anlıyorum.
Babamı kaybetmek gibi bir acı yaşamasam, askerdeki o eğitimden geçmesem belki de adımı ilk kez duyurmamı sağlayan yarışmaya çıkacak özgüveni de kendimde bulamayacaktım.
DUVARLARI KIRMAK
- Bilmece'nin söz ve müziği size ait. Şarkılar nasıl ortaya çıkıyor?
- Genellikle evde yazıp besteliyorum.
Önce şarkının melodisini buluyorum, sonra sözlerini yazıyorum. Ama şarkı yapmak için bir neden olması gerekiyor.
Durduk yere, "Bir şarkı yap" dediklerinde çok zorlanıyorum. İnsanda bir tükenmişlik hissi oluyor. Aslında her sanatçıda üretim sırasında böyle sancılar olabiliyor. Duyarlılığı diğer insanlara göre daha derinlerde yaşamanın bir bedeli var. Kaygılı olmak gibi...
- Kendinizi çok yıpratır mısınız?
- Bazen yıpratıyorum. Çok fazla duyarlıyım, her şeyi artısı ve eksisi ile çok yoğun hissediyorum. Kendimle çok konuşurum, ama söz geçiremediğim zamanlar oluyor. Evde sessiz bir şekilde saatlerce tavana bakıp hayatla ilgili düşündüğüm oluyor. Bir mücadele içerisindeyim.
Çabam bir şeylerin daha iyi, daha düzgün olmasıyla ilgili... 29 yaşındayım. Mart ayında 30 olacağım. Bunun yaşımla ilgisi olduğunu düşünüyorum.
Galiba 30'a geçerken bir şeyler kopuyor, yerine başka şeyler geliyor. Ama asla 23-24'e dönmek istemem. Her ne yaşıyorsam beni olgunluğa taşıyor, bunu çok net hissedebiliyorum.
30'a doğru gitmekten çok mutluyum.
- Çok seviliyorsunuz. Başarınızın kodları nedir?
- Özgün olmak diyebilirim.
Her ne yapıyorsanız kendinizden bir şey katmalısınız. Farklı düşünebilmek, cesaretli olmak ve duvarlarınızı kırabilecek yetenekte olabilmek önemli.
- Çabalamak yorucu olmuyor mu?
- Yorucu ve stresli oluyor. Kaygılar oluşuyor. Bir yandan da içinde bulunduğunuz piyasa "Şunu yap, bunu yap" diye sizi hep zorluyor. Ama ben hayata bunun için gelmedim. Bir şeyleri değiştirmek için geldim.
Dört gece kapalı gişe konser
- Türkiye'nin her yerinde konser veriyorsunuz.
Anadolu'da ilgi nasıl?
- İlgi çok daha fazla oluyor, çünkü konserler dışında sizi sadece televizyonda görme fırsatları var. Ama bu ilgi bazen bunaltabiliyor. Bir esnaf lokantasına giriyorsunuz. Önünüze beş tane lahmacun getiriyorlar. Üzerine adınız yazılmış filan.
Bir fotoğraf, bir video sonra bir fotoğraf derken hiçbir şey yiyemiyorsunuz.
- Yurt dışında da ilgi büyük. Özellikle İran'da çok seviliyorsunuz değil mi?
- Azerilerin ve İranlıların ciddi ilgisi var. İranlılar dilimizi bilmedikleri halde ezbere söylüyorlar şarkılarımı.
Farsça mesajlar gönderiyorlar. İran'da dört gün sold out konser verdik. İstanbul konserini açıklıyorum, uçağa atlayıp geliyorlar. Müzik söz konusu olunca ırk, dil, din farkı kalkıyor aradan. Herkes aynı melodinin, notaların altında birleşiyor. Aynı histe, duygularda...
Patlat bir İncir
- Müzik dışında neler yapıyorsunuz?
- Arkadaşlarım var, onlarla görüşüyorum.
Akşamları bilgisayar oyunu oynuyorum, Evinizden çıkmadan sosyalleşebiliyorsunuz. Üstelik güvenli.
- Diğer oyuncular sizin kim olduğunuzu biliyorlar mı?
- Biliyorlar. Ben olduğuma inanmayanlar oluyor.
"Sahnede İlyas Yalçıntaş'ım, burada İlyas'ım" diyorum. "Patlat bir İncir İlyas Abi" diyenler oluyor. Gülüyoruz, eğleniyoruz. Bazen ricalarını kırmayıp şarkı da söylüyorum.
- Spor da yapıyorsunuz değil mi?
- Üç senedir fitness yapıyorum.
Fiziksel olarak bir amacım yok. Sporu psikolojim üzerindeki ciddi etkisini gördükten sonra tamamen zihinsel amaçlı yapıyorum.. Beyninizdeki serotonin hormonu azalınca panik atağa kadar gidebilecek kaygı durumları, mutsuzluk, uyumsuzluk, sinirlilik gibi durumlar ortaya çıkabiliyor.
- Bilmece'nin klibi bank sahnesiyle bitiyor. Sizin de bankta beraber oturup, bir ömür geçireceğiniz biriyle birlikte olma hayaliniz var mı?
- Hayalim bu. Çocuk sahibi olmak istiyorum.
Özellikle de kız çocuğu... Elbette erkek olursa da bağrıma basarım. Ama çok iyi bir kız çocuğu yetiştireceğimi düşünüyorum.
Ne yazık ki şu anda biriyle paylaşabileceğim bir hayatım yok.
Yeterli ilgiyi gösteremem.