Her masa ve odasında ya milyon dolarlık ya da milyon dolar etmek üzere geliştirilen girişimler olan bir ofis düşünün. İTÜ Çekirdek işte böyle bir yer, İTÜ Arı Teknokent bünyesinde bundan yedi yıl önce kurulmuş bir kuluçka merkezi. Amaçları da erken dönem girişimcilerle yatırımcıları bir araya getirmek ve girişimciye ihtiyacı olan her türlü desteği sağlamak. Senede bir kez düzenlenen Big Bang etkinliği ile girişimciler milyonlarca liralık hibe, kaynak, maddi destek bulabiliyor. Öyle ki Big Bang 2017'de bu sayı 17 milyonu geçmiş.
Her yıl 10 binlerce girişimcinin başvurduğu İTÜ Çekirdek'e gittik ve merkez hakkında İTÜ Arı Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Deniz Tunçalp ile konuştuk. Tunçalp "Biz girişimciyle yatırımcı arasında köprü vazifesini görüyoruz. Geçen sene 478 girişim destekledik bu sene ise 600'ün üzerinde. Sadece maddi kaynak yaratmak anlamında değil, gerek mentörlük gerekse de eğitimlerle girişimcileri destekliyoruz. Zaten girişim öyle bir şey ki yatırım veya hibe almadığı zaman büyüyemiyor. Biz büyüyecek işlerin peşindeyiz. Haftada 16 kat büyüyen işlerimiz oldu bu sene" diyor. İşte biz de o katlana katlana büyüyen işlerden, Big Bang 2018'in 26 finalistinden dördüyle bir araya geldik ve girişimlerinin öykülerini onlardan dinledik.
ALAATTİN TAMER CENGİZ
Önce Big Bang sonra Kaliforniya
Milli Eğitim Bakanlığı'nda koordinatör olarak çalışan Alaattin Tamer Cengiz, okullara akıllı tahtalar dağıtılırken bu tahtaların fiyatının yüksek olduğunu, daha ucuza da üretilebilineceğini fark eder. İşte bu düşünce Wollox girişiminin başlangıcı olur. Wollox akıllı tahtaların daha hızlı ve kolay kullanılabilen versiyonu. Bilgisayar, Wollox cihazına bağlanıyor ve herhangi bir kurulum işlemi gerçekleşmeden duvar akıllı tahta işlemi görmeye başlıyor. Sunum yapılabilecek her yerde kablo yüklerini, program kurma sorununu ortadan kaldırıp kolaylık sağlamayı hedefliyor. Alaattin Tamer Cengiz "Big Bang'in ardından hedefimiz Kaliforniya'ya gidip oradaki yatırımcılara da projemizi aktarmak" diyerek daha Wollox'un önünde uzun bir yolculuk olduğuna işaret ediyor.
NİHAT EMİR ÇAVUŞ
Bir trajediden doğan girişim öyküsü
Otomotiv, sağlık, telekomünikasyon gibi sektörlerde üst düzey yöneticilik yapan dört arkadaş ortak bir dostlarını trafik kazasında kaybediyor. Kazadan geç haberdar olunması, müdahaleyi de geciktiriyor. Bunun üzerine "Ne yapabiliriz" diye düşünüp Drivee girişiminin temellerini atıyorlar. Nihat Emir Çavuş da kurucu ortaklardan biri. Çavuş, Drivee cihazını şöyle anlatıyor: "Drivee cihazı tıpkı OGS gibi aracın camına yerleştiriliyor. Üzerinde hoparlör, mikrofon, SIM kart, GPS modülü ve G sensörü var. Bu G sensörü sayesinde bir kaza anında durum algılanıyor ve hoparlör ile mikrofon aracılığıyla 30 saniye içinde araç içiyle iletişim kuruluyor. Kaza yaptığınızda 112'yi arayıp durumunuzu, lokasyonunuzu anlatmanız minimum yedi-sekiz dakika sürer, biz bunu saniyelere indiriyoruz."
ONUR GÜDÜ
Avrupa Parlamentosu'ndan davet aldık
Kamu yönetimi ve bilgisayar teknolojileri gibi birbirinden bağımsız iki bölümden mezun olmuş Onur Güdü. Güdü: "Lastik malzemenin içinde karbon siyahı denilen bir hammadde kullanılıyor. Bu Türkiye'de üretilmeyen bir malzeme, biz bunu kullanıyoruz ve atıyoruz. Sonra da yenisini alıyoruz. Bu hammaddeyi nasıl kurtarırız sorusuyla yola çıktık" diyerek Laska'nın ortaya çıkış öyküsünü anlatıyor. "Buraya geldikten sonra da altı ayda yapamayacağımız toplantıları bir haftada yapar olduk. Avrupa Parlamentosu tarafından desteklenen EUTOP oluşumu bizi dünyayı değiştirebilecek 50 fikirden biri olarak seçti. Avrupa Parlamentosu'nun davetlileri olarak Brüksel'e gideceğiz ödülü almak için. Oraya gidecek tek Türk ekibiz..."
SERKAN UNEK
Teknoloji hayatı zorlaştırmamalı
Serkan Unek de beyaz yakalılıktan vazgeçip girişimci olanlardan. Unek'in annesi bir gün Ayvalık'taki yazlıklarında otururken elinde telefon su sipariş edecek numara arıyor, bulamıyor. Serkan Bey araya girip "Daha kolayı var" diyor. "Bir mail hesabı açacaksın, uygulama mağazalarına üye olacaksın, orada karşına çıkan milyonlarca uygulamadan doğru olanı indireceksin, ona da üye olacaksın, bir de kredi kartını tanımladın mı bitti gitti." Teknolojinin hayatı kolaylaştırması gerekirken bu denli uğraştırması Serkan Unek'i akıllı magneti geliştirmeye itiyor. Su, yemek, taksi, tüp gibi aklınıza gelebilecek tüm hizmetleri bu magnet üzerinden alabiliyorsunuz. Tek ihtiyacının NFC teknolojisine sahip bir akıllı telefon. Telefonunuzu magnete tutuyorsunuz, magnet siparişinizi algılıyor ve birkaç saniye içinde siparişi vermiş oluyorsunuz.