Harry Potter'ın yazarı J. K. Rowling'in senaristliğini üstlendiği, bizi yine büyücüler dünyasına götüren Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar?, atmosferiyle etkili olsa da tekdüze hikayesiyle beklentileri karşılayamayan bir filmdi. İki yıl önce o filmle ilgili yazımı "Bu yeni seriye devam edilir mi bilinmez ama edilecekse sağlam bir ikinci filmle durum ancak toparlanabilir gibi görünüyor" diye bitirmiştim. İlk elden serinin ikinci filmi Fantastik Canavarlar: Grindelwald'ın Suçları'nın, ilk filmin yarattığı ufak hayal kırıklığını toparlayan, tekdüze hikaye anlatımından vazgeçen ve seriye ivme kazandıran bir yapım olduğu söylenebilir. Hatırlanırsa ilk filmde büyücülük okulu Hogwarts'a gitmiş ama mezun olamamış Newt Scamander'ın, dünyanın çeşitli yerlerinde sihirli yaratıkları bulup onları belgelediği, yani bir nevi antropolojik bir çalışma yaptıktan sonra New York'a gelmesiyle başlayan olayları izlemiştik. Newt, suçlu olarak bilinen büyücü Grindelwald'ın yakalanmasını sağlamış ve film bitmişti. İkinci film Grindelwald'ın nakil sırasında hapishaneden kaçması ve Avrupa'da saf kan büyücüleri örgütleyip insanlara savaş açma mücadelesini, onu da Newt'ın engellemeye çalışmasını anlatıyor. İlk filmin yönetmeni David Yates yine işine hakim. Harry Potter filmlerini de yönettiği için ilk filmde de ikinci filmde de atmosfer ve görsel olarak aynı dünyayı bize tekrar kuruyor ve fantastik bir ortamda hikayeyi inandırıcı kılabiliyor. İkinci filmde J. K. Rowling hikayeyi, Newt ve Grindelwald arasındaki mücadeleyi katmanlı hale getirmeyi başarıyor. Böylece seri toparlanıyor. Fakat işin bir başka boyutu var. O da son derece tartışmaya açık. X-Men (Magneto), Yenilmezler (Thanos) serisinde beliren, kendi türünü özgürleştirmek için insanları yok etmeyi amaçlayan kötü adam prototipi bu filmde de Grindelwald üzerinden ortaya çıkıyor. İnsanın doğasında kötülük olduğu, kendi haline bırakınca da birbiriyle mücadele ettiği, en iyisinin onların elinden yönetim gücü almak hatta onları yok etmek düşüncesi bu tip kötü adamların ana fikri. Yani uzaktan soykırım fikrini aşılıyor bu kötü adamlar...
TEHLİKELİ FİKİR
İkinci filmin hikaye olarak seriye ivme kazandırması takdir edilesi ama bu Hollywood tarafından filizlendirilen insan kötüdür, farklılığa açık değildir, mümkünse yok edilmelidir fikrinin sıkça işlenmesi bu tür filmleri farklı okumaya açık hale getiriyor. Üstelik bu tür fikirler kötü adamlar üzerinden işlenirken, sanki haklılarmış gibi bir hava da yaratılıyor filmlerde. En basitiyle insanın doğasıyla, ülkelerin, toplumların birbiriyle mücadelesiyle ilgili indirgemeci yaklaşımla karar verilmesi absürt geliyor bana. Tüm insanlığı savaş çıkaran, farklılığa kapalı olarak göstermek akla ziyan bir durum çünkü. Ki tam tersine barış için, her türlü farklılığın zenginlik olduğun savunan milyonlarca insan da var. Bunun için asıl tehlike filmlerde bu fikrin sürekli karşımıza çıkması. Çünkü bu fikrin günümüz dünyasının içinden geçtiği iklimle ilgili olduğu aşikar. Toplumların gittikçe, ırkçılığa, ayrımcılığa prim verir hale gelmesi karşısında Hollywood yangına körükle gidercesine tehlikeli bir fikir dayatılıyor popüler sinema eliyle. Dikkat derim!