2. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştirdiği ve Müttefiklerin Nazi Almanyası'na karşı üstünlük kurup savaşı kazanmasına neden olduğu için Normandiya Çıkarması özellikle İngiliz ve Amerikalılar için bir kahramanlık destanıdır. Bunun için pek çok filmde karşımıza çıkar. Bu da doğaldır, sinemada kahramanlık hikayeleri sevilir...
Ama Amerikalılar bu tür filmlerde, Hollywood üzerinden 2. Dünya Savaşı'nda sanki dünyayı tek başlarına kurtarmış gibi bir algı yaratır. Özellikle Rusların ve diğer milletlerin Nazi Almanyası'na karşı mücadelesi, kahramanlıkları neredeyse yok sayılır.
Julius Avery'nin yönettiği Overlord Operasyonu da (Normandiya Çıkarması ile başlayıp Paris'in geri alınmasına kadar olan harekata filme ismini veren Overlord Harekatı deniyor) ilk elden, bu büyük algıya hizmet eden bir film olarak şaşırtmıyor. Yine bir grup Amerikalının savaşın seyrini nasıl değiştirdiğini izliyoruz. Fakat karşımızda sadece kahramanlık hikayesi anlatan ve tür olarak savaş filmi kategorisine giren bir yapım yok. Overlord Operasyonu, savaş, aksiyon ve korku filmlerini harmanlayan bir yapım. Bu yaklaşımıyla da genel 2. Dünya Savaşı filmlerinden ayrılıyor.
Film, bir grup Amerikalı paraşütçü askerin, Fransa'nın küçük bir kasabasında bulunan ve Normandiya Çıkarması'nın gerçekleşmesi için mutlaka yok edilmesi gereken, kilise üzerine inşa edilmiş radyo vericisini imha etmesini konu alıyor. Askerler ağır kayıplar vererek kasabaya ulaşıyor ve bir Fransız kadının yardımıyla kasabaya sızıyor. Ama kilisenin içinde korkunç deneyler yaparak Nazilerin ölümsüz ya da zombi askerler yaratma peşinde olduğu gerçeğiyle yüz yüze kalıyorlar. Film de bu noktada korku filmlerinin alanına giriyor.
Er Ryan'ı Kurtarmak'ın açtığı yoldan ilerleyen, sonrasında 2009 yapımı korku filmi Dead Snow'un izinden giden film şık bir açılış sekansıyla başlasa da anlatımı tür filmlerine özgü klişeler üzerine inşa edilmiş. Gerçi klişeleri yerli yerinde kullanma başarısı gösteriyor ama yine de insanın dimağında özgün bir tat bırakmıyor. Mesela savaşın dehşeti üzerinden bir korku atmosferi yaratmayı hedeflemiyor.
Fakat buna rağmen ezber bozan yönleri de var filmin. Bu, en çok kahraman seçimlerinde ortaya çıkıyor. Malum bu tür filmlerde beyaz Amerikalılar kahramandır. Overlord Operasyonu'nun ana kahramanı bir siyah. Üstelik arkadaşlarının askerlik yapamayacağını düşündüğü bir siyah. Beyaz Amerikalı da var elbet ama o daha ikinci planda... Yani dünyayı yine Amerikalılar kurtarıyor ama bir farkla, bu sefer bir siyahinin kahramanlığıyla... Gerçi daha önce siyahilerin savaşlardaki kahramanlıklarını anlatan yapımlar izledik ama böylesi klişelere bel bağlayan bir yapımda beyaz adam klişesini yıkmak da önemli sayılabilir...