Türkiye moda ve tasarım konusundaki iddiasını her geçen gün daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Tüm yıl düzenlenen moda etkinlikleri ve moda eğitimi verilen kuruluşların her geçen gün daha da artması bunun ispatı.
Tüm bu güzel gelişmelerden biri de Vakko ESMOD tarafından gerçekleştiriliyor. Perşembe günü Vakko ESMOD, her yıl düzenlenen uluslararası ESMOD buluşmasına ev sahipliği yapacak. 11 ülkede yer alan 16 ESMOD moda okulunun üç yıllık eğitimini tamamlayan öğrencileri İstanbul'da buluşacak. Ayrıca mezun öğrenciler arasında ipek eşarp tasarımı yarışması düzenlenecek ve en başarılı üç tasarım Vakko tarafından basılacak. Biz de bu önemli etkinlik öncesi Vakko Yönetim Kurulu Başkanı Cem Hakko ile bir araya geldik. Hakko, dünyanın en eski moda okulunu Türkiye'ye getirme sürecini ve modaya duyduğu aşkı anlattı.
- 1841 yılında Fransa'nın başkenti Paris'te kurulan ESMOD, dünyanın ilk moda okulu olma özelliği taşıyor. Bir moda başkentinde moda profesyonelleri yaratmak için kurulan bu okulu Türkiye'ye getirme sürecinden biraz bize bahseder misiniz?
- Vakko'nun misyonunda her zaman tasarımcı yetiştirme konusu bulunuyordu. Küçüklüğümüzden beri Türkiye'de bir moda okulu açılması konusu her zaman gündemimizdeydi. O yıllarda tabii ki böyle bir projeyi hayata geçirmek çok zordu. Vitali Hakko her zaman projenin devam edebilmesi fikri üzerinde yoğunlaştı: "Bir okul kurabiliriz. Ama sen, belki senin çocukların bu projeyi devam ettirir. Ama sonrasında okula ne olacak?" diye düşünüyordu. O süreçte okul fikrinden önce en azından tasarımcıların yararlanabileceği bir kütüphane projesi üzerinde çalışalım istedik. Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi bu şekilde doğdu. Ne yazık ki Vitali Hakko göremedi kütüphaneyi. Okul projesi ise hep aklımızdaydı. Tam o süreçte ESMOD'un Türkiye'ye gelme isteği olduğunu duyduk. Bir şekilde bir araya geldik, frekanslarımız tuttu ve masaya oturduğumuz akşam anlaşmamızı yaptık. Fransa merkezli olduğu ve eğitim sistemi ana merkezden de kontrol edildiği için her zaman devam edecek bir okul projemiz oldu. 2010 yılı itibariyle ESMOD İstanbul, 2013 yılından bu yana ise Vakko ESMOD Moda Akademisi olarak İstanbul'da faaliyet gösteriyor okulumuz.
BÜYÜK BİR HEYECAN
- Büyük bir defileye ev sahipliği yapacaksınız. Modaya âşık ve bu konuda çalışmak isteyen nesiller yetiştirmek size neler hissettiriyor?
- Büyük bir gurur. Âşık olduğunuz mesleği yapacak yeni nesiller yetiştirmek çok güzel. Her sene büyük bir heyecan içinde bu defileleri bekliyoruz. Belki o öğrenciler yurt dışında çalışacak, belki kendi markalarını kuracaklar, belki de burada farklı firmalar için tasarımlar yapacaklar.
- Yurt dışından talep var mı burada moda eğitimi almak için?
- Tabii ki geliyorlar. Türkiye dünyanın dört bir yanından öğrencileri ağırlıyor. Sadece bizim okulumuz için değil, başka moda okullarına ve üniversitelere farklı farklı ülkelerden gençler geliyor. Öğrencilerin yaşamak için sevdiği bir ülkemiz var.
- Türkiye ve moda dendiğinde siz neler söyleyebilirsiniz?
- Üretimi her yerde yaptırabilirsiniz. Oysa esas kıymetli olan tasarım ve lüks. Tasarımcıların çıkması, markaların özellikle lüks markaların kurulması esas olarak bir ülkeyi ileri götüren şeydir. Türkiye gençve gençleri tutkulu bir ülke. Bu moda için de diğer her alan için de böyle. Gençler tutkulu. Bir şey yapmak isteyip, hedefini belirleme gücü var Türk gençlerinin. Bu nedenle başarılı olmaları kesin. Ülke olarak böyle bir enerjimiz var. Türkiye'nin yapısında, DNA'sında var bu. Türkiye gençlerin başarılı olabilmesi için imkanları çok olan bir ülke. Hırslı, atak, dijital dünyadan kafasını kaldırabilen gençler her zaman başarılı olur.
- Son dönemde daha da kuvvetli bir şekilde yerli ve milli diyoruz... Siz bu konuda neler söyleyeceksiniz?
- Biz 80 yıldır yerli ve milliyiz. Türk markası olmaktan ve bu topraklarda doğarak dünyaya açılmaktan dolayı her zaman kendimizi şanslı hissettik. Türkiye çok güzel çalışmaları hak ediyor. Daha önce de söylediğim gibi bugün milli ve yerli olmak kadar; Türkiye'de tasarım odaklı olabilmek ve lüksü tanımlayan markaları çoğaltmak gerekiyor.
- Bu işin duayeni olarak modaya meraklı gençlere bir tavsiyede bulunmanızı istesek...
- Tutkularının ardından koşsunlar. Yaptıkları her şeyi aşkla yapsınlar.
KIYMETLİ OLAN TASARIM
- Uluslararası bir okulun birçok avantajları vardır...
- Aslında en büyük farkı tasarım ve lüks konularına da girmesi. Çünkü bugün artık üretimi, belli bir kalitede herkes yapabiliyor. Ama tasarım ve lüks zor. Türkiye'de lüks üreten markaları düşündüğümüzde aslında ne kadar az olduğunu görebiliriz. Bu sebeple sadece modayı değil tasarımı ve lüksü de bu okulun öğretileri arasına yerleştirmek en önemli farktı. Ayrıca uluslararası öğrenci değişim programları önemli. Burada eğitimine başlayan bir öğrencinin sene kaybetmeden Paris'te eğitim görebilmesi ya da Tokyo'da eğitim alan bir öğrencinin buraya gelmesi muhteşem. Bunlar bir öğrencinin moda alanında uluslararası olabilmesi için şart.