Canavar, Marslı, Dünyalar Savaşı Z gibi filmlerin senaristi Drew Goddard 2012'de Dehşet Kapanı filmini çekerek kalemi kadar kamerasının da iyi olduğunu göstermişti. Belli ki kamera arkasını sevmiş olmalı, çünkü El Royale'de Zor Zamanlar ile yönetmenlik kariyerine devam ediyor.
Dakota Johnson, Jeff Bridges, Chris Hemsworth, Cailee Spaeny, Cynthia Erivo, Jon Hamm ve Lewis Pullman gibi namlı oyuncuların yer aldığı film, yarısı Nevada yarısı Kaliforniya eyaletlerinde bulunan ilginç bir oteli mesken tutuyor. Bir dönem, ünlülerin, siyasilerin, sosyetenin gözdesi olan otel artık sinek avlar durumdadır. Ama bir gün otele arka arkaya bir papaz, bir şarkıcı, bir beyaz eşya satıcısı ve iki kız kardeş gelir. Ve çok geçmeden aslında herkesin ve otelin gerçek yüzü ortaya çıkar. Otel aslında ABD istihbarat örgütünün, kimi önemli insanların mahrem görüntülerini kaydedip onlara şantaj yaptığı bir yerdir. Beyaz eşya satıcısı da aslında istihbarattandır.
Drew Goddard, filminde 60'ların sonu ve 70'lerin başında ABD'nin toplumsal ruh haline sırtını dayıyor. ABD eski başkanı Nixon'ın ve FBI eski başkanı J. Edgar Hoover'ın kaset şantajlarıyla devlet yönetme tercihiyle inceden bağlantı kuruyor. Bu dinleme, kaset, şantajın yarattığı ruh halinin insanları nasıl şizofren hale getirdiği, bu işlere bulaşanların yaşadığı ahlaki çıkmazı, bunun yarattığı şiddeti bir otelde geçen hikayede harmanlıyor. Mesela otelin ikiye bölünmüşlüğü bile toplumsal şizofreninin bir göstergesi.
Şiddeti estetize etme çabaları, karakterlerin gevezeliği ilk elden Tarantino'nun sinemasıyla akrabalık kurulmasına neden olsa da Goddard'ın kamerası daha sakin. Hikaye anlatma biçimi Tarantino gibi sert ve laubali değil. Büyük laflar etmeden derdini anlatma peşinde.
Lakin Goddard'ın kendi yazdığı senaryoya kıyamamış gibi bir durum var ortada. Ya da belki de her biri önemli oyuncuların performanslarına alan açmak istedi. 141 dakikalık film hikayeye göre uzun kalıyor. Ama buna rağmen Drew Goddard iyi bir sinemacı kumaşı olduğunu gösteriyor. Hem bir oyunculuk şovu sunan hem de iyi bir sinemacıyı müjdeleyen bir yapım karşımızda. Ne diyelim Goddard'ı takibe devam...