Vodafone Park'ın içindeki Lenova Game On'dayız. Hangar gibi dev bir alan burası. Bilgisayar, konsol, mobil ve AR (Artırılmış Gerçeklik) cihazlarla donatılmış. Bilgisayar oyunu oynayanlar için harikalar diyarı gibi adeta. Alandaki siyah camla kaplı özel bölmelerden birinin kapısını aralıyoruz. İçeride beş genç kız var. Bilgisayar karşısında oturmuş, kulaklıklarını takmış pür dikkat oyun oynuyorlar. Onlar Beşiktaş JK bünyesindeki kadın CS:GO takımı üyeleri. Beşi de profesyonel e-sporcu. CS:GO yani Counter Strike: Global Offensive de milyonlarca aktif oyuncusu olan, turnuvalarını ekran başında 800 milyondan fazla kişinin izlediği dünya çapında popüler bir bilgisayar aksiyon oyunu.
Bizi görünce oyunu bırakıp yanımıza gelen takım üyeleriyle sohbete geçmeden önce kendilerini tek tek tanıyoruz.
25 yaşındaki Hollandalı Petra Stroker, 3.5 yıldır bu oyunu oynuyor. Babasının oyun merakı daha küçük yaşlarda ona da geçmiş. İlk zamanlarda birlikte oynadıklarını anlatıyor. Oyun dünyasında Petra olarak tanınıyor.
Lübnan asıllı Zainab Turkie, İsveç'te yaşıyor. Takımın lideri ve kaptanı. O da 27 yaşında. Oyunlarda zAAz adını kullanan Zainab, 11 yaşından beri bu oyunu oynuyor. Ona öğreten abileri olmuş.
İsveçli Julia Kiran, oyunlarda Juliano adını kullanıyor. 25 yaşındaki Julia, 14 senedir oyun dünyasında. Video oyunlarını ilk kez küçük kardeşiyle birlikte keşfetmiş.
Takımın en genç üyesi ise 16 yaşındaki Anastasia Khlobystina. Lise öğrenimine devam eden Rus oyuncuyu oyun dünyası Kr4sylya olarak tanıyor. İki yıldır bu oyunu oynayan Anastasia, bilgisayar oyunlarıyla erkek kardeşi sayesinde tanışsa da artık ondan daha iyi bir oyuncu olduğunu söylüyor.
27 yaşındaki Ksenia Kluenkova da Rus. Moskova'da yaşayan oyuncu, oyunlarda Vilga adını kullanıyor. Kızlardan çok erkek arkadaşı olduğunu, bu sayede bilgisayar oyunlarına merak saldığını ve 2005'ten beri oynadığını anlatıyor.
Takımın temellerini atan Julia ve Zainab olmuş. Uzun süredir birlikte oynayan ikiliye diğer isimlerin de katılmasıyla takım oluşmuş. Dört aydır Beşiktaş JK bünyesinde birlikteler. En son geçen hafta Ülker Sports Arena'da dünyanın en iyi altı takımının yarıştığı Blast Pro Series'te gösteri maçına çıktılar. İstanbul'a geldiklerinde aynı evde kalan oyuncular, ülkelerine döndüklerinde çalışmalarını online olarak sürdürüyor. Bir takım olarak oldukça uyumlu görünüyorlar. Zaten sohbetimiz de sık sık yaptıkları espriler ve kahkahalarla bölünüyor. Arada tartışsalar da gerginliğin uzamadığını anlatıp "Birlikte çok şey yaşadık, bu takım hepimizin ikinci ailesi" diyorlar.
Her biri günde ortalama 10 saat oyun oynuyor. Takım olarak ise beş-altı saat antrenman yapıyorlar.
Peki günün büyük bir bölümünü oyun oynayarak geçirmeleri sosyal hayatlarını nasıl etkiliyor?
Özellikle oyun oynamayan arkadaşlarının kendilerini anlamakta zorlandıklarını anlatıyorlar. En sık karşılaştıkları soru: "Neden bu kadar uzun süre oynuyorsun?" oluyormuş. "İşimizin bu olduğunu anlamıyorlar. Oysa ki takım olarak birbirimize karşı sorumluluğumuz var." İkili ilişkilerde de benzer sorunlar söz konusu. "Oyun oynuyoruz, seyahatlere çıkıyoruz. Bu dünyanın dışından biri bunları anlamakta zorlanıyor."
Peki kadın olmaları nasıl karşılanıyor? Karşılaştıkları olumlu ve olumsuz tepkiler yüzde 50-50 oranındaymış. "Süper cool bulanlar var. Hikayemizi merak ediyorlar. Oyun oynamaya nasıl başladığımızı öğrenmek istiyorlar" diyorlar.
Arada hayranlığı abartanlar da çıkmıyor değil. Julia, bir hayranının geçen yıl üç saat yolu yürüyerek turnuva öncesi kamp yaptıkları yere geldiğini anlatıyor. Ama genellikle hayranlık imza ve fotoğraf istemekle sınırlı kalıyormuş.
Kendi dünyalarında hepsi birer ünlü. Bu durum pek de hoşlarına gidiyor gibi görünmese de Zainab farklı düşünüyor: "Neden keyfini çıkarmayayım? Çalışıp hak ettim bu konumu."
Hedefleri katıldıkları turnuvalarda birinci olmak. Özellikle de en iyi erkek takımlarına karşı mücadele edip kazanmak. Turnuvalara hazırlanırken pratik yapmanın yanında özel bir beslenme programı uygulayıp uygulamadıklarını merak ediyoruz. "Mümkün değil. Oyun sırasında ne yiyeceğimizi düşünecek bir saniyemiz bile olmuyor. Acıktığımızda tek düşüncemiz 'Bana yiyecek bir şey verin' oluyor." Son günlerde neler yediklerini de şöyle sıralıyorlar: Mantı, köfte, Çin makarnası... Yediklerine dikkat etmeseler de düzenli olarak spor yapıyorlar.
E-spor oyuncuları ortalama 30 yaşlarında emekli oluyor. Emekli olduktan sonra ne yapmak istediklerini sorduğumuzda benzer yanıtlar alıyorum. Evlenmek, güzel bir evde çocuklarla ya da köpeklerle yaşamak. Julia hayalinin beş çocuk yapıp onlardan bir takım oluşturmak olduğunu söylediğinde tüm takım kahkahalar atıyor.
CS:GO oynayarak servet elde eden oyuncular var. Bu oyunun en iyilerinin futbolculardan bile daha fazla kazandığı biliniyor. Bir oyuncunun yıllık geliri 6 milyon doları bulabiliyor. Ama Julia'ya göre eğer sadece zengin olmak için oyun oynuyorsanız başarılı olmanıza imkan yok. Bu bir tutku.
Yaptıkları işe tutkuyla bağlı olduklarını görmek için birlikte geçirdiğimiz iki saat bize yetiyor. Boş zamanlarını nasıl değerlendirdiklerini sorduğumuzda bile aldığımız yanıta şaşırmıyoruz: "Oyun oynuyoruz."
Sıra fotoğraf çekimine geldiğinde kendilerinden oyun oynarken yaşadıkları heyecanı bize hissettirmelerini istiyoruz. Ancak ne dersek diyelim bir türlü onları havaya sokamıyoruz. "Oyunu kazandığınızı düşünün", "Finaldesiniz..." Nafile... Sonunda sihirli cümle bulunuyor: "Headshot yaptığınızı hayal edin!" (Headshot oyunda rakibi kafasından vurarak etkisiz hale getirmeye deniyor.)
Takımla CS:GO'nun içeriğindeki şiddet nedeniyle eleştirilmesi konusunu da konuşuyoruz. Zainab bu iddiaları komik bulduğunu söylüyor. "Bu sadece bir oyun. Günümüzdeki kimi filmler çok daha fazla şiddet içeriyor. Üstelik bilgisayar oyunlarına kıyasla filmler gerçeğe daha yakın." Julia ise oyunda birini vurduğunda amacının kan görmek olmadığını, ona asıl heyecanlandıranın rekabet duygusu, takım ruhu ve adrenalin olduğunu anlatıyor.