John Bellairs'in 1973 yılında yayımlanan Eski Evdeki Büyülü Saat romanının sinemaya uyarlanacak olması epey heyecan yaratmıştı. Fantastik anlatısı, sihir, gizem, büyü, çocuk kahraman... Galiba yapımcılar bu kitapta bir Harry Potter potansiyeli gördüler. Hakkını vermek gerek, kağıt üzerinde aynı tür oldukları için benzerlikleri var. Ama işin film ayağında durum farklılık gösteriyor.
Film, annesi ve babası kazada ölen ve büyücü dayısının yanına taşınan Lewis'in (Owen Vaccaro) hikayesi üzerine kurulu. Lewis'in kısa zamanda, dayısı Jonathan (Jack Black) ve onun yakın arkadaşı Florence Zimmerman'ın (Cate Blanchett) bir büyücü olduğunu anlamasıyla ivme kazanan film, ilk elden hem büyüklere hem küçüklere masal tadında olan yapımlardan biri olduğunu düşündürüyor.
Sonra film, 2. Dünya Savaşı'nda, savaşın dehşetini gören Isaac'ın (Kyle MacLachlan) adlı bir büyücünün topyekün insanlık tarihini sıfırlayacak bir büyüye karşı bizim kahramanların mücadelesine dönüşüyor.
Oyuncu kadrosu yerli yerinde olan Otel ve Otel 2 filmlerinin yönetmeni Eli Roth'un yönettiği film anlatısındaki denge problemi nedeniyle vasat bir yapım olarak kalıyor. Film, büyükler için biraz hafif, daha doğrusu indirgemeci anlayışı nedeniyle ele aldığı meseleye yüzeysel bakabiliyor. Her ne kadar çocuklar dünyayı kurtaracak savını ortaya koyarak alkışı hak etse de filmin küçükler için ise fazla ciddi bir hali var. Senaryo düzeyindeki bu dengesizlik filmin yapısını ve doğal olarak da kaderini etkiliyor. Ve kendi kulvarında vasat bir film kalıyor Eski Evdeki Büyülü Saat.
Yoksa ne oyuncu kadrosunun performansında ne de yönetmenliğinde öyle büyük problemleri yok filmin. Ama değil Harry Potter, Narnia Günlükleri'nin bile yanına yaklaşamıyor.