BIRAKMA BENİ
Bosnalı yönetmen Aida Begiç'in, Bosna Hersek Savaşı'nı çocuk olarak yaşamış olmasından dolayı, bu savaşın insanlar üzerindeki travmasını anlattığı Kar ve Çocuklar filmlerinde öznel bir bakışı vardı. O da savaşın yıkıcı etkisinin zamana nasıl yayıldığını anlatması ve bunu yaparken de meseleye insani bir noktadan bakabilmesiydi. Begiç son filmi Bırakma Beni'de bu sefer Suriye Savaşı'nda yakınlarını kaybeden çocuklara odaklanıyor. Yani yine savaş travması filmiyle karşımızda. Bizatihi savaşı yaşamış bir grup mülteci çocuğun, onlara kucak açan Türkiye'de yaşadıklarını anlatıyor film. Kimisi annesini, kimisi babasını savaşta kaybeden bu çocuklar Şanlıurfa'daki yetimhaneye yerleştirildikten sonra bir yandan yakınlarını kaybetmenin acısını yaşarken bir yandan da yeni bir ülkede yaşam mücadelesi veriyor. Begiç'in kamerası acıya duyarlı. Ama umutsuz değil. Bunun için, anlattığı hikayede o çocukların yaşadıklarını derinden hissediyorsunuz ama onların hayallerinin peşine nasıl düştüklerini de izliyorsunuz. Ağır kayıplar yaşayan bu çocukların hayalleri anne ve babalarıyla ilgili olsa da bir hayalin peşinden koşabilecek güçleri olduğunu gösteriyor film bize. Bunun için içinde derin acılar olsa da umuda tutunan bir yapım Bırakma Beni. Begiç önceki filmlerinde olduğu gibi büyük laflar etmiyor. Hele hele mülteci meselesiyle ilgili olumlu olumsuz beylik yargılardan uzak duruyor. Çocukların yaşadıklarına büyük bir saygıyla yaklaşıyor ve onların acısını ajite etmeden bu büyük meseleyi insani bir noktada anlatma konusunda adeta ders veriyor. Geçen yıl Antalya Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapan film, aslında bir savaşın kayıp nesillerinin içerden hikayesi... Bunun için Suriyelilerle ilgili bir yargıda bulunmadan önce bu filmi izlemenizi tavsiye ederim. Ki bu çocuklar bir gün karşımıza başka türlü de çıkabilir. Çünkü Begic'in sinemasını belirleyen, yaşadığı Bosna Savaşı olmuştu. Belki bu çocuklardan biri günün birinde sinemacı olur ve yaşadıklarını anlatır.