Eylül ayı sanat zamanı demek. Bienal ve çağdaş sanat fuarı ile de sınırlı değil sanatsal etkinlikler, şehrin dört bir yanına yayılıyor. Eserler arasında saatlerce dolaşırken de insanın karnı acıkıyor, arada küçük bir mola vermek istiyor. Peki ama nerede hangi sanat eserlerini kaçırmamalı, çıkışta nerede soluklanmalı? Bu hafta sonunu sanata ve leziz yemeklere ayırmak istiyorsanız bu listeye mutlaka göz atın.
ÇAĞDAŞ ESERLER, POPÜLER KAFELER
Perşembe İstanbul Lütfi Kırdar ve İstanbul Kongre Merkezi'nde start alan Contemporary İstanbul pazar gününe dek açık. Bu yıl pek çok ilke imza atan fuara yurtdışından 54 galeri ve 400 sanatçı katıldı. Öne çıkan işlerden bazıları:
Küratörlüğünü Hasan Bülent Kahraman'ın yaptığı Recent Acquisitons I sergisinde Türkiye'deki 25 önemli koleksiyonerin son bir yılda aldıkları 60'a yakın eseri görebilirsiniz.
Hans Op de Beeck, Andy Warhol, Laurance Jenkell, Eric Shaw, Gaston-Louis Roux, Candida Höfer, Michael Staniak, fuarda işleri yer alan sanatçılardan sadece birkaçı.
ABD'li sanatçı Tommy Hartung fuar kapsamında video yapıtlarından oluşan bir seçki ile Akbank Sanat'ın konuğu oldu.
MOLA DURAKLARI:
Geçen sene olduğu gibi bu yıl da Fenix fuar alanı içinde pop-up restoran açtı. Fuarın en popüler soluklanma noktası yine burası oldu. Nişantaşı hattındayız kahve ya da yemek molası için yukarı yürümemiz kafi olacaktır. Sulu ev yemekleri için Mim Kemal Öke Caddesi'ndeki Hünkar'a uğrayabilirsiniz. Hemen az ilerisindeki Must ve Delicatessen ise fuar çıkışı sosyalleşme mekanları. Yeni sezon menüsüne geçen Must'ta ördek but, ızgara somon, kinoa salata gibi lezzetler var. Yemek sonrası eğlence geç saatlere dek devam ediyor. Kahve molası içinse adresiniz heykeltıraş Seçkin Pirim'in sahip olduğu Cup of Joy olabilir. Hem pek çok sanatçı burada sosyalleşiyor olacaktır.
TÜM GÜNÜ TASARIM BİENALİ'NE AYIRIN
Küratörlüğünü Jan Boelen'in yaptığı 4. İstanbul Tasarım Bienali bugün kapılarını açtı. Tasarım, mimari, biyoloji, sosyoloji, gastronomi, pedagoji, ekoloji, teknoloji ve ekonomi gibi pek çok farklı alandan altı kıtadan 100'ün üzerinde katılımcının projelerini görebileceksiniz. Bienali 4 Kasım'a dek ücretsiz gezebilirsiniz. Öne çıkan işlerden bazıları: Muğlak Standartlar Enstitüsü: Günlük hayatta ölçüm için kullandığımız bazı standartların aslında nasıl standart olmadığının altı çiziliyor. Çay, el, yumurta gibi ölçü birimlerinin zaman ve mekâna göre değişen muğlaklıkta olduğunu anlatıyorlar. Mesela bir çay bardağı un diyoruz, ancak Paşabahçe'nin bugüne kadar ürettiği tüm bardaklara baktığımızda hepsinin büyüklüğü birbirinden farklı. Eat Art Collective: Yemek pişirmenin tarihsel olarak nasıl değiştiğine bakıp gelecekte nasıl olabileceğini tahmin etmeye çalışıyorlar. Mesela şu an endüstriyel gıda üretim teknolojilerinin hepsi evde olsaydı nasıl yemekler yerdik? Gıdalar tamamen organikleştiğinde dünyanın mevcut ve gelecekteki gıda ihtiyacı karşılanabilir mi, yoksa yardım takviyesi almamız mı gerekiyor, gibi soruları tartışmaya açıyorlar. Ottonie von Roeder: Sanatçı İstanbul'da çalışan bir makine mühendisi ile birlikte insanların yaratıcı yönlerinin üzerine daha çok gitmeleri için günlük işlerini yaptırabilecekleri iki robot tasarladı. Bir tanesi çay koyma makinası gibi Türk usulü metal tepsisi, çay bardakları, çaydanlıkları vs. olan bir robot. Diğeri ise duvarları boyayabiliyor. Ottonie projesiyle aslında tüm bu günlük işleri bizim yerimize robotlar yapsa bizim düşünmek ve üretmek için çok daha fazla vaktimiz kalacağına dikkat çekmek istiyor.
MOLA DURAKLARI:
Arter çıkışı Civan Er'in Yeni Lokantası'nda enfes yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Antakya'nın tuzlu yoğurduyla hazırlanan patlıcanlı mantısı için gastronominin başyapıtı diyebiliriz. Pera Müzesi çıkışında ise İKSV binasının üstünde yer alan Firuze'ye uğrayabilir ya da terasındaki Monkey Bar'da bir şeyler içebilirsiniz. Studio X-Istanbul'un hemen yakınındaki bir klasik haline gelen Karaköy Lokantası'nda muammara, dil söğüş, fava, topik gibi mezelerin tadına bakabilirsiniz. Yapı Kredi Kültür Sanat sonrası durağınız ise Ara Kafe olmalı. Burada Balkan köftesini tek geçin derim. Akbank Sanat sonrası Zencefil'de vejetaryen mutfağından seçenekler var. Mercimek köfte, sebzeli firik pilavı, ebegümeci seçeneklerden sadece bazıları.
BAŞKA NERELER VAR?
Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi'nde açılan Arkas Koleksiyonu'nda Post-Empresyonizm sergisinde Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden 48 sanatçı ve 102 eser yer alıyor. Sergi sonrası Karaköy'e yürüyebilir iyi bir kahve molası için Karabatak'ta mola verebilirsiniz. Yemek için seçenek çok. Ocakbaşı keyfi için Ali Ocakbaşı'na gidebilirsiniz. Emre Çapa'nın Mimarlar Odası'nın üst katında açtığı Duble Meze hem tarihi yarımada manzarasını seyredebileceğiniz hem de leziz mezeler tadabileceğiniz bir adres. Bir şeyler atıştırıp sosyalleşmek için de yine Karaköy Mumhane Caddesi'ndeki Chez Moi'ye gidebilirsiniz.
Artweeks@Akaretler kapsamında iki hafta boyunca yerli ve yabancı çok sayıda sanatçının işlerini iki hafta boyunca Akaretler 37, 39, 41, 44 ve 45 numarada sergilenecek. 41 nolu binada Emre Yusufi'nin eserlerini, 45 numarada fotoğraf sanatçısı Ziya Tacir'in işlerini görebilirsiniz. Quo Cafe, Akaretler'deki en iyi kahve mekanı. Çilekli milföyünün mutlaka tadına bakın derim. Hem sanat acıktırıyor. Beer Hall genelde üniversite öğrencilerinin gittikleri oldukça enerjik bir yer. Menüsünde hamburger çeşitleri ön planda. No Fish Today bölgedeki en popüler adreslerden. Şık bir ambiyans isterseniz buyurun W Istanbul'un içindeki W Lounge'a. Sadece içecek değil başarılı bir yemek menüsü de var.