İlk olarak, vejateryenler için soya fasulyesi haşlanıp, mutfak robotundan geçirilip, çıkan suya soya sütü denilmesiyle tanıştık bu tür içeceklerle. Amaç süt içmek istemeyen vejetaryenlere süt kıvamında bir içecek alternatifi ortaya çıkarlaktı. Sonrasında süt ürünleri yemeyen vejetaryenlerde ortaya çıkan kemik sağlığı ve bilişsel gelişim riskleri ortadan kalkın diye soya içeceğine vanilya, çilek, muz, çikolata aromaları, kalsiyum ve B 12 vitamini eklendi. Bu hem kıvam olarak lezzetli hem de sağlık açısından yararlı soya sütü olarak akıllarımıza kazındı.
Bugün artık sadece soya sütü değil badem, fındık, yulaf ve pirincin de aynı yöntemle suyu çıkarılarak süt algısı ile marketlerde farklı aromalarla lezzetlendirilerek tüketiciye sunuluyor. Çoğu zaman tesadüfen raflarda gördüğümüz bu içecekleri kimin tükettiğini merak ederiz. Bu tür sütler belki de en çok sosyol medyada karşımıza çıkıyor. Laktoz intoleransı olanlardan vejetaryenlere, zayıflamak isteyenlerden detoks yapanlara kadar birçok kişi sosyal medya aracılığıyla badem sütlü kaseler, soya sütlü kahveler, fındık sütlü smoothiler hazırlayarak sıkça karşımıza çıkıyorlar. Peki gerçekten bu içecekler nedir? Süt mü ya da nasıl adlandırılmalı? İçelim mi içmeyelim mi?
Ben bu tip içecekleri markette saklı hazineler olarak nitelendirdiğim bazı yağlı tohum, kurubaklagil ve tahıllardan elde edilen içecekler olarak adlandırıyorum. Bu içeceklerin temel özelliği; kolesterol, doymuş yağ, trans yağ asitleri, saf şeker ve gluten içermemeleri. Yaşlanmanın etkilerini oldukça azaltmak, kalp sağlığını korumak ve gluten, laktoz hassasiyeti olanlar için sadece bir seçenek olduğunun altını çizmeliyim.
Besin alerjileri olan ve vejetaryenlerin birçok kişinin severek kullandığı bu bitkisel kaynaklı içeceklerde en büyük yapılan hata; içeceklerin renginin beyaza yakın olmasından dolayı süt alternatifi olarak düşünülmesidir. Süt hayvansal kaynaklı fonksiyonel etkisi çok güçlü ve vücutta kullanılabilirliği yüksek eşsiz bir kalsiyum kaynağıdır. Bu içecekler ise tahıl, kurubaklagil veya yağlı tohumların belirli işlemlerden geçirilerek hazırlanmış olan sıvı formları olarak üretilir ve besin zenginleştirilmesi yöntemleriyle kalsiyum minerali ile D, B2, B12 vitaminleri eklenir. Bu içeceklere eklenen vitaminler, sütün içindeki D, B2, B12 vitaminlerinin biyoyararlılığı kadar etkin değildir. Ancak bu bitkisel protein fıçıcıkları olan sağlıklı içecekleri, zenginleştirilmiş yararlı yiyecekler olarak algılamak gerekir. Bu içeceklerin kanda kolesterolü düşürmek için gerekli diyet lifleri, yağ asitleri ve antioksidanlarla dolu olması beslenme için değerlidir.
BADEM İÇECEĞİ KOLESTEROLÜ DÜŞÜRÜYOR
Bademin içeriğinde olan sağlıklı karbonhidrat, doymamış yağ, lif, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, çinko, A, B, C ve E vitamini badem sütünde de bulunur. Diğer içeceklerde olduğu gibi badem sütü de koroner kalp hastalıkları riskini azaltır. Badem içeceği LDL (kötü huylu) kolesterolü düşürücü etkiye sahiptir. İyi bir antioksidan kaynağı ve immün sistemi destekleyen E vitaminin ve manganezin de deposudur. Marketlerde badem sütü adında bulabileceğiniz bu içecek içeriğinde bulunan yağlar sayesinde kilo vermeyi kolaylaştırır ve tok tutar. Ara öğünlerde 50 kaloriye eşit olan 1 büyük su bardağı badem sütü tüketilebilir. Son olarak badem sütünün safra taşlarının oluşma riskini yüzde 25 oranında azalttığını söylemeliyim.
EVDE DE SOYA İÇECEĞİ YAPABİLİRSİNİZ
Genetiği değiştirilmiş besinler kategorisinde ilk akla gelen besin soyadır. Hatta soyanın üretiminin yüzde 90'ının genetik yapısı değiştirilmiş olduğu raporlarda belirtilir. Her ne kadar tüketicileri endişelendirmeye devam etse de Dünya Toksikoloji Enstitüsü genetiği değiştirilmiş soya ürünleri ile olumsuz sağlık sorunlarınnın bugüne kadar bildirilmediğini açıklamıştır. Soya ürünlerinin en bilineni soya fasulyesi ve soya içeceğidir. Soya içeceği önemli bir fitoöstrojen kaynağıdır. Soyanın kanser, kalp hastalıkları, osteoporoz önleme ve tedavisinde, menopoz semptomlarının hafifletilmesinde rolü vardır. Soyanın bu kadar değerli olmasında en etkili olan kısım içerisinde, antikanser yani kanser savar fenolik bileşikler, fitoestroller, proteaz inhibitörleri, fitik asit, saponin ve izoflavon denilen ilaçlarda dahi bir arada bulamayacağınız çok önemli antioksidan bileşikler bulunmasıdır. Ayrıca soya; genistein denilen kansere yakalanmayı önleyen bir maddeden zengindir ve Asyalı kadınların neden daha az kanserine yakalandığını bu yiyecekleri daha sık tüketmelerinden kaynaklandığını bildirir çalışmalar.
Soya içecekleri sade, çilekli, vanilyalı ve çikolatalı olmak üzere marketlerde satılıyor. İsterseniz evde de yapabilirsiniz: 200 gram kadar soya fasulyesini iyice yıkadıktan sonra kaynamış 1 litre suda 6-12 saat bekletin sonrasında süzün. Islanmış soya fasulyelerini mutfak robotuna koyup 1 litre soğuk su ile 3-5 dakika kadar karıştırın. Karışımı tülbent yardımı ile süzün ve kalan kısmı tülbentte sıkıştırıp bir yere ayırın. Bu tofu adı verilen soya peyniri olarak kullanılabilir. Soya süzüntüsünü 10 dakika kaynatın ve soya içeceğinizi soğuttuktan sonra rahatça için.
KARACİĞER DOSTU YULAF İÇECEĞİ
Yulaf daha çok kahvaltılık tahıl gevrekleri içinde yulaf ezmesi şeklinde ya da sade yulaf taneleri olarak kullanılıyor. Ancak besin endüstrisinin teknolojisi yüksek şirketleri aynen soyada olduğu gibi yulafın da içeceğini üretti. Yulaf içeceği d aynen tanesinde olduğu gibi sağlık açısından benzer olumlu etkiyi sağlr.
Yulaf içeceğinde; beta glukan denilen bağırsaklarda çözünerek bağırsak sağlığını koruyan çok önemli bir bileşeni içerir. Yulaf içeceği, hücrelere enerji taşınmasında, dokulara kan aracılığı ile oksijen transferinde ve zarar gören yaşlı hücrelerin yenilenmesinde son derece etkili bir besindir. Ayrıca zehirli kurşun, kadmiyum ve krom gibi ağır metallerle birleşip bu maddelerin vücuttan atılımını sağlar.
B grubu vitaminler ile başta kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor ve demir mineralleri bakımından zengin olan bu içecek kolesterol seviyesinin düşmesine yardım eder. Kardiyovasküler rahatsızlık ve inme riskini önemli derecede azaltır. Beta glukan beslenmenize eklendiğinde midenizde çözünür ve jel oluşumu meydana gelir. Bu jel yapı, midede ve ince bağırsakta safra asidini bağlayıp dışkı yolu ile dışarı atılmasını sağlar. Bunun sonucunda karaciğer, yeniden safra asidi üretmek için kandaki kolesterolü kullanır ve böylece LDL kolesterolde ve toplam kolesterol seviyesinde düşme sağlanır. Marketlerde rahatlıkla bulabileceğiniz yulaf içeceğindeki beta glukanlar vücudun bakteriyel enfeksiyonlara karşı verdiği tepkiyi destekleyip güçlendirerek bağışıklık sistemini geliştirir.
FINDIK İÇECEĞİ TOK TUTUYOR
Fındık içeceğinde de kalbi koruyan yağ asitleri türü, protein, karbonhidrat, diyet lif, vitaminler ve mineraller bulunur. Fındık içeceği insan yaşamı için gerekli olan, enerji ve A, C vitaminleri ve B12 dışında kalan bütün besin öğelerini içerir. Koroner kalp hastalığında başlıca risk faktörlerinden olan yüksek tansiyon ve LDL kolesterolün yükselmesinde fındık, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri ve diğer yararlı öğeleri içermesi nedeniyle önleyici etki gösterir. Dünyada yapılan çok sayıdaki toplum araştırmalarında günlük beslenme içerisinde fındık tüketilmesi kalp hastalıklarında ölümü ve hastalık riskini önemli ölçüde azaltması yanında, metabolik sendrom olarak tanımlanan diğer kronik hastalıkların önlenmesine de katkı sağlar. Özellikle insülin direnci olan kişilerde fındık içeceği bir ilaç gibi etki yaparak kan şekerini de kontrol altına almaya yardımcı olur.
Marketlerde fındık içeceğini bulmak artık kolay. Fındık içeceğine eklenen B12 vitamini ile et yemeyenler için oluşacak anemi de ortadan kalkabiliyor. Fındık içeceğini özellikle spor yaptıktan sonra içerseniz enerjinize enerji katmış olursunuz. 1 su bardağı yaklaşık 60 kalori olduğundan hem uzun süre tok tutup hem de kilo vermede anahtar etki yarattığını da söylemeliyim.