Mimarinin dünyadaki başkenti Venedik şehri, bugünlerde mimarinin bir numaralı etkinliğine ev sahipliği yapıyor. 25 Kasım 2018'e kadar sürecek 16. Venedik Uluslararası Mimarlık Bienali kapsamında, dünyanın her yerinden görkemli eserler ve projeler şehrin her tarafında karşınıza çıkıyor.
Arsenale ve Giardini bölümlerinde konuşlanan pavyonların herbiri ilgi çekici. Pavyon pavyon gezerken yolda karşılaştığımız farklı ülkelerden basın mensuplarıyla birbirimize gördüğümüzün güzel işlerden tavsiyelerde bulunuyoruz. Tüm bienali iki gün gibi kısa bir sürede bitirmek pek mümkün değil. Hava mayıs ayına göre çok sıcak, nem inanılmaz yüksek, bunalma katsayısı tavan yapmış. Ama güzel bir eseri es geçmek de istemiyor kimse. Herkesin fikir birliğine vardığı, görülmesi gereken ülke pavyonlarını şöyle sıralayabilirim: Birleşik Krallık'ın yalnızlık temalı pavyonu, Japonya'nın illüstrasyon ağırlıklı çalışmaları, Hollanda, ABD pavyonları... Ve tabii ki milli gururumuz, yüz akımız Türkiye Pavyonu'ndaki Vardiya isimli proje...
Vardiya projesi bienalin sona ermesiyle tamamlanacak, kendi kendine evrilen çağdaş bir çalışma. Alkışlanması gereken bir iş. Kendi ülkemizin işi diye övünmüyoruz, gelip gören basın mensuplarının ortak yorumu bu. Vardiya ile ilgili detaylı izlenimleri yan tarafta sevgili Nur Çintay'ın satırlarında keyifle okuyacaksınız.
İLK KEZ BİR ÜNİVERSİTE
Venedik'te Türkiye'yi sadece Vardiya temsil etmiyor. Ülkemizden bir başka özel misafir daha var. İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin Carapace isimli eseri de Marinaressa Gardens'ta sergileniyor. Arsenale'ye giden işlek cadde üzerinde, denize nazır bir bahçede... Ünlü mimar Daniel Libeskind'in görkemli eserinin hemen yanı başında...
Bilgi'cilerin bu eseri Türkiye için önemli. Çünkü Bienale ilk kez Türkiye'den bir üniversite davet edilmiş. Bilgi Mimarlık birinci sınıfı öğrencileri, ürettikleri Carapace isimli eserleriyle bienale katılmanın haklı gururunu yaşıyor.
KAPLUMBAĞA SIRTI
İtalyanca anlamı kaplumbağa sırtı olan Carapace, adı gibi bir kaplumbağanın sırtını anımsatıyor görenlere. Bienal proje koordinatörlüğünü Mimarlık Bölüm Başkan Vekili Prof. Dr. Şebnem Yalınay Çinici ile eserleri hakkında sohbet etme fırsatı da bulduk. Gerek kullanılan malzeme, gerekse formuyla ilgi çeken Carapace'nin önemli özelliği yapıyı bir arada tutan herhangi bir kilit sisteminin kullanılmaması. Merkezi olarak birbirine kenetlenen 129 üçgen yüzey ve yaklaşık 700 eklem, farklı yedigen, altıgen ve beşgenlerle Carapace'yi oluşturuyor. Hiçbir kilit sistemi olmayan projenin amacı, malzemenin kendi kendine sabitlendiği bir sistem tasarlamak ve tek başına bir makroformu ayakta tutmak.
Birinci sınıf öğrencisiyken tasarlayıp ürettiğiniz bir eser, dünyanın en önemli mimarlık etkinliğinde sergileniyor. Siz olsanız ne hissedersiniz? Projeyi dokuz kişilik bir kızlar grubu yapmış. Ve hepsinin heyecanı ve haklı gururları gözlerinden okunuyor.
Kızlara bu nasıl bir duygu diye soruyorum. Hepsinin cevabı net: "Carapace'nin aynı bahçede çok önemli mimarların eserlerinin yanında sergileniyor olduğunu görünce çok duygulandık, gururlandık."
Biz de sizlerle gururlandık kızlar.
DOKUZ KIZ ÖĞRENCİNİN BAŞARISI
Carapace'yi tasarlayan Ece Abdioğlu, Ekin Arslan, Ece Emanetoğlu, Deniz Eskiçırak, İdil Işıksoy, Kübra Koyuncu, Elif Özüçağlıyan, Pelin Tatlıcı ve Eylül Utkan.. Dokuz kız öğrencinin 2013 yılında temel tasarım dersi kapsamında tasarlayıp ürettikleri bu eser, bugün Venedik'te çok önemli mimarların eserlerinin yanında sergileniyor.