Bizler "Türkiye'den lüks moda markası çıkar mı?" diye konuşurken 1989 doğumlu Bünyamin Aydın, Les Benjamins adlı Türkiye'nin ilk lüks giyim markasını bundan yaklaşık yedi yıl önce kurdu. Birçoğumuzun dikkatini çekmeden markasını hayata geçirdiğinde 22 yaşındaydı. Yani henüz üniversiteyi bitirmeye çalıştığı yaşta... İlk andan itibaren yapmak istediğini net bir şekilde biliyordu. Yurtdışında eğitim almış olmanın da avantajıyla dünyayı biliyordu. Kendi sevdiği gibi kendi giyindiği gibi tasarımlar yaptı, kendi oldu ve kurduğu Les Benjamins firması bu geçen süre içinde dünyanın farklı noktalarında bilinen bir markaya dönüştü. "Markanız nerelerde güçlü?" diye sorduğumda rahatlıkla "Ortadoğu ve Uzakdoğu" yani lüks dünya moda markalarının hayatta kalmaya çalıştığı noktaları işaret ediyor. Aydın ile Birleşmiş Markalar Derneği'nin (BMD) düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşmanın ardından bir araya geldik.
- Rita Ora, Jourdan Dunn, Barbara Palvin, Robert Downey Jr. tasarımlarınızı giyiyor. Nasıl oluyor da bu kadar ünlü sizden haberdar ve bu başarının sırrı nedir?
- Kendim olmak, özgün olmak. Hayal ettiklerimi yapmak. Köklerimi, olduğum şeyi gizlememek; tam tersi daha da üstüne bastırarak ortaya koymak. Bu başarıda etiketlerimizde 'İstanbul' yazması, markanın bir hikayesinin olması ve sokak modasıyla farklı kültürleri bir araya getirmemizin etkisi büyük.
- Markanızı ilk kurduğunuz yıllarda bu kadar büyük bir başarı bekliyor muydunuz?
- Hayır beklemiyordum. Sadece bir marka kurma hayalim vardı ama bu noktaya gelebileceğimiz hiç aklıma gelmiyordu. Şimdi ise dünyanın her popüler şehrinde bir butiğimizin olmasını hayal ediyorum. Bu amaç için çalışıyorum. "Türkiye'den dünya markası çıkmaz" diyerek karşı çıkanlar da oldu, "Hayal ettiğin şeyi yapmalısın" diyenler de. Annem, kardeşlerim ve dostlarım ilk andan itibaren yanımdaydı. İlk başta karşı çıkanlar şu an başarımı hayranlıkla izliyor. Yeni bir işe girdiğiniz zaman sizi destekleyenler de olur karşı çıkanlar da. Önemli olan sizin ne istediğiniz.
- Bir marka kurmayı ilk hayal ettiğiniz günleri hatırlıyor musunuz? Bu kadar kendinizden emin ve kararlı olmanızda neler etkili oldu?
- İsviçre'de lisede okurken hayalim hep buydu. Arkadaşlarıma hep tasarım yapmayı istediğimi ve bir gün bir moda markamın olacağını söylüyordum. Eğitimim, iş tecrübelerim, özel hayatım ve tüm yaşadıklarım beni bu günlere hazırladı.
İLK İŞ ÜLKEMİ VE BİZLERİ TANITIYORUM
- Gittikçe büyüyen bir markayla baş etmek çok da kolay olmasa gerek.
- Çok seyahat ediyoruz. Mesela iki hafta sonra Çin'deyiz. Oradan New York'a geçeceğiz. Yılın minimum iki ayı otellerde geçiyor. Global bir marka yaratmak için dünyanın her yerinde olmak gerekiyor. Bu da bol bol seyahat etmek demek.
- Dünyanın farklı coğrafyalarına gidiyorsunuz ve markanızı tanıtıyorsunuz. Sizi nasıl karşılıyorlar gittiğiniz yerlerde?
- Aslında değişik geliyorum onlara. Türküm. Almanya'da doğdum ve büyüdüm. İsviçre'de liseye gittim. İstanbul'da üniversite eğitimi aldım. Farklı kültürlerle iç içe büyüdüğüm için onları daha kolay anlayabiliyorum. Bu iletişim tarzıma yansıyor. Karşınızdakiyle empati kurduğunuzda o da size daha olumlu yaklaşıyor.
- Markanız en çok nerede ilgi görüyor?
- Almanya'da özellikle de Berlin'de... Ayrıca Ortadoğu ve Uzakdoğu'da. Oralara gittiğim zaman Türkiye'yi ve bizleri hiç tanımadıklarını fark ediyorum. Hiçbir fikirleri yok bizim hakkımızda. Kendi markamızı tanıtmaya gitmiş olsak da ülkemi ve bizleri tanıtarak işe başlıyorum. Kültürlerimizin kesişme noktalarını ortaya koyunca daha farklı bir şekilde kucaklamaya başlıyorlar.
- Dinleme şansı yakaladığım konuşmanızda Çin'de dokuz butiğinizin olduğunu söylediniz. Nasıl mümkün oldu böyle bir şey?
- Evet şu an Çin'de dokuz Les Benjamins mağazası var. Yılın neredeyse bir ayını Çin'de geçiriyorum. Çok çok da iyi gidiyor satışlar. Şimdi moda haftalarında ve festivallerde etkinlikler de yapmaya başlayacağız.
- Sosyal medyanın dünya çapında aktif kullanımı işinizi kolaylaştırıyor mu?
- İyi yönleri tabii ki var. Ama aynı anda kaç farklı markayı öğrenip hafızanıza katabilirsiniz ki? Dünyanın dört bir yanından her gün yepyeni markalar doğuyor. İnsanların bu markalara karşı bir şeyler hissedebilmesi çok da kolay değil. İşte o noktada insana dokunmak, markanızın bir hikayesinin olması önemli.
- Bir yandan da Akaretler'de merkez mağazanızı açmak üzeresiniz...
- Sadece Les Benjamins koleksiyonu olmayacak mağazamızda. Markamızla dost gördüğümüz çeşitli arayakkabı markaları da yer alacak. Puma, Nike, Adidas'ın özel seri ayakkabıları olacak. Ayrıca bir de teknoloji bölümümüz bulunacak. Yan Les Benjamins dünyasını göstereceğiz. 20 ülkede 200 mağazada varız. Bu mağaza da bizim dünyamızı gösterecek. Çin'de açacağımız iki yeni mağazanın da başlangıcı olacak.
***
ÇANTALAR ARTIK MİNNACIK
Koskocaman çantaların ardına saklandığımız, neredeyse birer valizle oradan oraya koşturduğumuz günler geride kaldı. İlkbahar-yaz sezonunda küçük hatta mikro çantalar çok popüler. Gucci, Fendi, Chloe, Mansur Gavriel başta olmak üzere neredeyse tüm markalar bu sezon popüler çanta modellerinin bire bir ama minyatür versiyonlarını piyasaya sürdü.
İngiliz Guardian gazetesi bu durumda sosyal medyanın da büyük etkisi olduğunu vurgulayıp, "Bir kombini göstermek istediğiniz zaman ne yazık ki büyük çantalar fotoğraf çekimine uygun değil. Ya çantadan ya da görüntünüzün tamamını göstermekten vazgeçmeniz gerekiyor. Bu durumda sosyal medyanın da etkisiyle modaevleri daha küçük ve fotoğraflarda daha iyi çıkacak modeller üretmeye başladı" yorumunu yaptı.
Tabii ki bu trendi Mango, Zara, Topshop ve H&M gibi markalar da devam ettirdi. Gazeteye konuşan sektörün önde gelen isimleri kadınların çoğunun bir cep telefonunun bile sığma ihtimali olmayan bu çantalara bu kadar ilgi göstermesinin nedeninin sosyal etiket olduğunun da altını çizdi. Gazete, "İçine paranızı bile zar zor sığdıracağınız bir çanta, sizin için gerekli olan malzemenin başka biri tarafından taşındığı anlamına geliyor. Bu çantalar da ne kadar önemli olduğunuzu göstermenin en önemli yöntemlerinden biri" diye yazdı.
***
Moda kazanı
ŞIKLIK YARIŞI
İngiltere Prensi Harry'nin müstakbel eşi oyuncu Meghan Markle her geçen gün şıklığıyla daha çok konuşuluyor. Geçtiğimiz günlerde bir davete Altuzurra elbisesi ve Tamara Mellon ayakkabılarıyla katılan Markle, siyah-beyaz kombiniyle moda otoritelerinden tam not aldı.
"Parfüm kullanmayan bir kadının geleceği yoktur."
Coco Chanel
FİZİK DE YETMİYOR
Herkese her şeyin yakıştığını düşünmek büyük bir hata. Bunun en iyi örneği de ünlü manken Irina Shayk. Bradley Cooper ile bir çocuk sahibi olan manken geçtiğimiz günlerde bir yemeğe giderken giydiği kombinle çok eleştirildi.
MELTEM DEMİR'İN TERCİHLERİ
Cemiyet hayatında son dönemde tarzıyla dikkat çeken isimlerden biri olan Meltem Demir ile moda üzerine sohbet ettik:
Tarzımı spor, şık ve rahat olarak tanımlayabilirim. Aksesuvarları bolca kullanırım kombinlerimde.
Bu sezon ilk olarak Gucci marka spor ayakkabılar aldım.
Eğer bir yerde hoşuma giden ve tarzıma uygun bir parça olursa satın almadan uyuyamam.
Dolabımda çok sayıda elbise var. Özellikle dış giyim konusunda takıntılıyım. Sayısız manto ve ceketim var.
Chanel elbiselerim en kıymetlilerim.
Asla postal giymem.
Bohem elbiselere bayılırım. Moda olsun olmasın spor ayakkabılarla bohem elbiseler giymeye bayılırım.