Amerikalı yönetmen Paul Thomas Anderson, başyapıtı Kan Dökülecek'ten sonra Usta, Inherent Vice'ı çekse de iyi bir film çıkarması için tıpkı Phantom Thread'daki karakteri Reynolds Woodcock gibi sıkı bir konsantreye ihtiyacı var. Çünkü, hep ona vehmedilen yeteneklerini bize her filminde gösterememesi ancak böyle açıklanabilir.
Anderson filmde yakın zamanda izlediğimiz Godard ve Ben filmindeki gibi kendi alanında çığır açan, gücünü yaratıcılığından alan, kendi dünyasının efendisi olarak hayatına giren kadınlarla farkında olmadan bir güç ve iktidar ilişkisine giren bir adamın dönüşümünü anlatıyor.
2. Dünya Savaşı sonrası İngiltere'de, Avrupa'daki kraliyet mensuplarının elbise diktirmek için sıraya girdiği terzi Reynolds Woodcock var filmin odağında. Kız kardeşiyle kurdukları dikimevinde Reynolds, kendince oluşturduğu katı kurallarından taviz vermeden yaşayan bir adam.
Hayatına giren kadınlar bu katı kurallar çerçevesinde onunla iletişime geçebiliyor. Aslında onlar ilk başta bir ilham perisi işlevini görüyor Reynolds için. Sonra Reynolds'ın dünyasında bir mankenden farksız hale geliyor. Reynolds onları seviyor sevmesine ama onun kendine koyduğu katı kuralları nedeniyle bir noktadan sonra hayatındaki kadın için o ilişki eziyete dönüşüyor. Fakat yeni tanıştığı garson Alma bu kısır döngüyü kırmayı başarıyor.
Anderson kendi yazdığı senaryoda aslında bir aşk hikayesi anlatırken kadın erkek ilişkilerinde pek tartışılmayan iktidar ilişkisini ele alıyor. Bu iktidar ilişkisindeki güç dengelerini oluşturan unsurları, alkış tutanları, psikolojik, sosyal hatta sınıfsal boyutlarıyla işliyor. Aslında söz konusu aşk olsa bile erkek tahakkümünün, kaderine razı olmayan bir kadın tarafından nasıl yıkılabildiğini izliyoruz.
Bu anlamda Phantom Thread kadının aşktaki zaferinin filmi.
Ama Phantom Thread'ı iyi yapan senaryosundan ziyade Anderson'un sinemasal yetenekleri. Büyük yönetmenlerde gördüğümüz sinematografik özgünlük, Anderson'un klasik sinemaya öykünmesiyle kadrajlarına öyle bir yansıyor ki Kan Dökülecek'ten sonraki en iyi filmiyle karşımıza çıkıyor yönetmen.
Tablo gibi çerçeveler, ışık ve mekan kullanımı, oyuncu yönetimi, atmosfer oluşturma gibi konularda ders gibi bir film Phantom Thread. Daniel Day-Lewis'in jübile yaptığı (oyunculuğu bıraktığını açıkladı ama umarız geri döner) filmdeki performansı, Anderson'ın yönetmenliği gibi muhteşem... Lakin Alma rolünde Vicky Krieps'in de ondan kalır yanı yok.
Tutkulu bir aşkı, aşkı için her şeyi yapabilecek bir kadını, kendisine prensip adı altında kurduğu duvarların içine hapsolmuş bir adamı anlatırken Anderson sinemanın gücünü ziyadesiyle hissettirecek bir filme imza atıyor. Yılın en iyilerinden bu sinemasal şöleni, kaçırmayın deriz.
Türk sineması keşfetmek isteyenlere
Türk sinemasının birikimini nasıl bir serüven yaşayıp bu günlere geldiğini merak edenler için geçen yıl başlayan bir etkinliği şiddetle tavsiye ederim: 2. Eskimeyen Film Günleri. 14 Mart'ta başlayacak etkinlikte klasikler, kült haline dönüşen yapımlar, kıyıda köşede kalmış gizli hazineler ve günümüzün ödüllü filmleri yer alıyor. Bilim ve Sanat Vakfı Türk Sineması Araştırmaları'nın düzenlediği etkinlikte filmler vakıfta ve Beyoğlu Cinemajestic Sineması'nda gösterilecek. Program için: www.sehir.edu. tr/tr/etkinlikler/eskimeyen-film-gunleri-II
Oscar Toto'da ne dediysek o
Oscar zamanı gelir SABAH hafta sonu eklerinde Oscar Toto oynanır. Bu bir gelenektir. Hatırladığım kadarıyla 2006'dan beri böyle devam ediyor. Son altı yılın sonuçlarına baktım. Birdman'in, 12 Yıllık Esaret'in Operasyon Argo'nun, Artist'in, Zoraki Kral'ın, Oscar alacağını Oscar Toto'ya katılan sinema yazarı arkadaşlarım ağırlıklı bir biçimde tahmin etmiş. Bu yıl yine Oscar Toto'ya katılan 10 sinema yazarının beşi altı kategoride (en iyi film, yönetmen, kadın, erkek, yardımcı kadın ve erkek) kimlerin ödül alacağını tutturdu. Cem Altınsaray, Cumhur Canbazoğlu, Burak Göral, Uğur Vardan ve bendeniz tahminlerde tulum çıkardık. Oscar Toto SABAH için bir gelenek ama tulum çıkartan sinema yazarlarını tebrik etmek de bir gelenek. Oscar Toto'ya katılan arkadaşlara teşekkür ederim.