KÖTÜ BİR ŞEY OLURSA BEN NASIL YETİŞECEĞİM?
Çalışan annelerin kaygıları bitmiyor ama aşılıyor. Benim de en büyük kaygılarımdan biri iş gezisine çıktığımda kızımın bensiz geceyi geçirip geçiremeyeceğiydi. Aynı şeyi kendim için de düşünüyordum. Acaba ben Eylül'ü görmeden bir gün geçirebilir miydim? Eylül 15 aylık olunca bu ayrılık için doğru zamanın geldiğini düşündüm ve ilk iş seyahatime çıktım.
Kafamda soru baloncukları bir gün önceden oluşmaya başladı? Acaba gece emmeden uyuyabilir mi? Anne diyerek ağlayıp uyanır mı? Benim dışımda kimse onu uyutmayı başaramazsa... Babasıyla uyusa rahat eder mi? Kötü bir şey olursa ben nasıl yetişeceğim?
ARADA SOLUK ALMAK, HAYATINA UZAKTAN BAKMAK BİR ANNEYİ DAHA SAĞLIKLI YAPIYOR
Sorular dizi dizi dizildi. Bir yandan çanta hazırlarken diğer yandan vicdanın yükselen sesiyle konuşup kimseye de belli etmemeye çalışma mücadelesi başladı. Ama kararlıydım, bunu tecrübe edecektim.
Süt sağma makinemi, termal süt tasıma çantamı da bavula atıp Eylül'ü emzirdim ve uçağa yetişmek için yola çıktım.
Başka bir şehirde tüm gün is için durmaksızın koşturdum. Programlar, röportajlar, görüşmeler derken zaman geçiyordu. Arada bakıcıya mesaj atıp kızımın nasıl olduğunu soruyor, ne yediğini, neler oynadıklarını öğreniyordum.
Her şeyin yolunda olması içimi rahatlatıyor, isime konsantre olmamı kolaylaştırıyordu. Aksam olup odama çekildiğimde Eylül çoktan uyumuştu. Hiçbir sorun çıkarmadan rahatça uykuya dalmıştı. 15 aydır ilk kez kızım yanımda olmadan uyudum.
Vücudum sürekli uyanmaya o kadar alışmış ki çoğu kez uyanıp yanımda Eylül'ü aradım. Ama itiraf etmeliyim ki, kesintili de olsa uzun süredir bu kadar kaliteli uyumamıştım. Bu uyku bana iyi geldi.
Bu seyahatle öğrendim ki, kızımdan ayrı kalmak ondan daha çok bana zor geliyordu. Belki de ona bağımlı olmuştum. Arada soluk almak, hayatına uzaktan bakmak bir anneyi daha sağlıklı yapıyor. Is gezisi olması şart değil, bazen esinize, kızınıza, arkadaşınıza bir güzellik yapın gönüllü olarak bebeğine bakın ve onun biraz uzaklaşıp kendiyle bas basa kalmasına vesile olun.
OYUN PARKI YAPTIRIN
Havaalanında uçağımın kalkış saatini beklerken kulağım arka koltukta geçen bir muhabbete takıldı. Hintli bir kadın yanındaki arkadaşına: "Başımıza gelenleri iyi ya da kötü olarak adlandırıyoruz.
Yani onları biz etiketliyoruz.
Oysa o an kötü olarak etiketlediğimiz şeyin yıllar sonra bizim için nasıl iyi şeylere yol açtığını görürüz." diyordu.
Her işte bir hayır vardır durumunu anlatıyordu. Ardından devam etti: "iyi bir şey yapmak istiyorsanız, çocuk parkı yaptırın. Çünkü çocuk parkları etrafa olumlu enerji saçar. Üstelik oynayan çocukların farkındalıkları artar. Hayatı değerlendirme kabiliyetleri yükselir." Tam o anda arkamdan "Pınar abla" diye bir ses duydum. Yıllardır görmediğim kuzenim ile havaalanında karşılaşmamız büyük bir sürpriz. Üç yasındaki dünya tatlısı kızı Miray'ı da ilk kez orada gördüm. Esi subay olduğu için şehir şehir geziyorlar. Kısa bir süre önce tayinleri Kars'a çıktı. Ancak Miray'ı sık sık annesine getirdiğini çünkü Kars'ta bulundukları bölgede pek çocuk oyun alanı olmadığını söyledi. "Kızım farklı oyuncakları gördükçe mutlu oldu. Ona çok iyi geliyor bu seyahatler" dedi. Demek ki, çocuk dünyanın neresinde olursa olsun oyun alanlarına, farklı oyuncaklara ihtiyaç duyuyor. Bu onun bakış açısını ve motor becerilerini geliştiriyor.
Buradan yetkililere sesleniyorum:
Çocuk parklarını, oyun alanlarını tüm şehirlerimize hatta köylerimize kadar yayalım. Çünkü bu sadece çocukları değil tüm şehri mutlu kılacak. Çocuk sesi kulaklarımızdan eksik olmasın.