Esra Erol, 10 yılı aşkın süredir kesintisiz olarak milyonlarca insanı haftada beş gün ekranları başına topluyor. Haftada beş gün saçından makyajına kadar kusursuz görünmek zorunda. Her gün başka bir kıyafet, ayakkabısından, mücevherine kadar her şey hem uyumlu olmalı, hem de ekranda güzel görünmeli... Ve Erol bunu haftada beş gün 10 yıldır aralıksız yapıyor. Bir kadının günü gününe, moda moduna uymaz. Kendisini çok güzel hissettiği de olur, aynada yüzüne bakmak istemediği de... Keyif olsun diye süslendiğiniz anları değil, iş yerinde yoğun ve belki de stresli bir şekilde çalışırken haftada beş gün hep şık ve güzel görünmeniz gerektiğini düşünün... Eminim birçoğunuz bu satıları okurken bile irkilmiştir... Oysa Esra Erol 10 yıldır her gün bunu yaşıyor.
BUTİKTEN FARKSIZ
Instagram'da Esra Erol Stil hesabından TV kombinlerini paylaşıyor ve 250 bini aşkın takipçisi var... Styling'i ekibinden Dicle Turgal tarafından yapılıyor ve giydiği her şey yok satıyor. Durum öyle bir hale gelmiş ki hesapta paylaşılan giysilerin benzerlerini üreten üretene... Bazı semtlerde butiklerin vitrinlerinde "Esra Erol kostümleri gelmiştir" pankartları görebiliyorsunuz. Bazı Instagram butiklerinde Erol'un üzerindeki giysinin bir benzeri yayın biter bitmez paylaşılıyor. Avukatları bu hesap ve butiklere dava açsa da durum baş edilebilecek gibi değil. Ve asıl işi televizyonculuk olsa da kadınlar arasında bir stil ikonuna dönüşen Erol'u tv stüdyolarındaki ofisinde ziyaret ettik. Aslında burası ofisten daha çok küçük bir butiğe benziyor. İçinde onlarca kıyafet bulunan dört kapaklı dev bir dolabın bulunduğu, altı çekmece dolusu aksesuvarın, 50'yi aşkın ayakkabının ve bir de güzellik köşesinin bulunduğu bir butik hem de... Erol her zamanki güler yüzüyle karşılıyor bizi... Kıyafetler ve ayakkabılar arasında son derece keyifli bir şekilde moda üzerine konuşuyoruz:
- Burası gerçekten küçük bir butik gibi. Nasıl bir sisteminiz var televizyonda giyeceğiniz kombinler için?
- Styling'imizi bir arkadaşımız yapıyor. O pazartesi günü tüm hafta için giyebileceğim giysi ve aksesuvarları getiriyor. Onları deniyorum ve o hafta olabilecekleri ayırıyorum. Sonra her gün yayın sonrası bir sonraki gün için tüm look'a karar veriyorum. En az bir look da olası bir aksiliğe karşı yedekte kalıyor. Tüm hafta bittikten sonra da o hafta için gelen ürünleri arkadaşımız yeniden mağazalara teslim ediyor. Çok nadir olarak aralarında beğendiğim bir ürün varsa, onu ayırıyorum kendime. Bu arada ayakkabıların tümü benim.
ZAAFI TOPUKLU AYAKKABI
- Kaç çift ayakkabı var ofiste? Sayılabilecek gibi değil sanki...
- Evet dolapta en çok yer onlara ait. Üç saatlik program süresince beni rahat ettirecek, şık duracak ve duruşumun düzgün olmasını sağlayacak ayakkabıları satın alıyorum. Bu da işimin bir kısmı olduğu için ayakkabılara iyi bir bütçe ayırdığımı söyleyebilirim. Topuklu ayakkabılar sadece televizyon ve özel günler için hayatımda. Ama en az burada gördüğünüz kadar da evde var. Ayrıca stüdyonun deposunda da kutu kutu ayakkabılarım duruyor. Topuklu ayakkabıların modası geçmediği için yıllar önce almış olduklarım da var.
- Peki her gün şık olmak zor değil mi? Nasıl idare ediyorsunuz bu durumu?
- Ben hiçbir şeye zorluk olarak bakmam. Çok keyifle geliyorum stüdyoya. Ayrıca çok disiplinliyimdir. Zaten her gün program yapmak bambaşka bir ruh hali. Düşünsenize milyonlarca insanın evine her gün adeta ailelerinden biri ya da arkadaşları gibi giriyorum. Belli bir temelde karar kılmak lazım. Her gün bu ekrana çıkıyorsam temiz, şık ve iyi giyinmek zorundayım. Çok enerjiksem parlak renkler, kırmızılar giyiyorum. Yok öyle bir enerjim yok diyorsam siyah daha sade bir kıyafet giymeyi tercih ediyorum.
- Topuklu ayakkabılarla saatlerce televizyonda program yapmak zor değil mi?
- Ben sadece üç saat ayakta duruyorum. Ama bakıyorum alışveriş merkezlerinde, ofislerde hemcinslerim tüm bir günü o ayakkabılarla geçiriyor. Sabahtan akşama kadar bu ayakkabılarla duran kadınları alkışlıyorum ben esas.
- Nedir sizce bir kıyafeti güzel yapan?
- Kumaş, kumaşın kalitesi ve dikiş tabii ki. İyi kumaşın ve iyi dikimin içinde kendinizi daha güvende hissediyorsunuz.
- Peki yayında değilseniz nasıl giyinmeyi tercih edersiniz?
- Spor ayakkabı, tayt, tişört ve iyi bir kazak. Ama tabii ki bunda yaptığım işin etkisi var. Belki bu işi yapmıyor olsaydım ve günün belli bir kısmını bu kadar kadınsı, şık, iddialı giyinerek geçirmeseydim o zaman günlük stilim biraz daha farklı olabilirdi.
- Programınızda bir format değişikliği oldu. Bu giyim tarzınızı değiştirdi mi?
- Aslında hiç değişmedi ya da özellikle bir değişikliğe gitmedik diyebilirim. Bunda tabii ki bu sezon modasının da etkisi büyük. Zaten bu sezon pantalon-bluz takımlar, uzun elbiseler moda. Dolayısıyla aslında format değişikliğine de uygun belki biraz daha maskülen çizgilere sahip bir gardırobumuz oldu. Ama özellikle yapmadık bu değişikliği. Çünkü ben ekranda hep korunaklı giyiniyorum. Yayındayken, yırtmacımı, dekoltemi, bluzümden çıkan bir askıyı düşünemem. Ne yazık ki böyle bir lüksüm olmadığı için benim programda giyeceğim kıyafetin üzerime tam oturması gerekir. Kıyafetteki konfor benim progranda rahatlığımı sağlıyor.
- Belirli renkleri tercih eder misiniz ekran için?
- Renklerin bana yakıştığını düşünüyorum. Siyah zaten her kadına yakışır. Lila ve soğuk renklerin bana ekranda yakışmadığını düşünüyorum. O yüzden o renklerden kıyafet çok da tercih etmiyorum.
- İki erkek çocuk annesisiniz. Büyük oğlunuz sizin hangi halinizi seviyor?
- Bir gün kuaförden çıktım eve geldim, giyindim merdivenlerden inerken İdris Ali beni gördü. Gözleri parladı ve "Anne, sen Esra Erol mu oldun?" diye sordu bana. Gündüz nasıl makyajsızsam, akşam eve giderken de makyajsızım. Yani beni en sade halimle görüyor çocuklar. Onlar için o yüzden anne ve televizyondaki Esra Erol iki farklı insan.
EN ÇOK JEAN VE TİŞÖRT SATIN ALIYORUM
- Alışveriş yapar mısınız?
- Hafta içi sabah erken saatte çıkar alışveriş yaparım. Ayakkabı konusunda takıntılarım var. Ekran önünde topuklu ayakkabı tercih ediyorum. Günlük hayatımda da spor ayakkabıları çok severim.
- Aile yadigarı sakladığınız şeyler var mıdır?
- Annemin bir kolyesi ve babamın altın saati. Benim için ikisi de çok özel
- Bir mağazaya girdiğinizde muhakkak aldığınız bir şeyler var mıdır?
- Jean ve tişört çok satın alıyorum. Deri ceket ve paltoları çok seviyorum.
- Giymediklerinizi ne yaparsınız?
- Jean, tişört ve kazakların canını okurum. Ama onun dışında elbise, ceket, palto gibi şeyleri çok dağıtırım. Kız kardeşlerime, yakın arkadaşlarıma, ekip arkadaşlarıma veririm. Şu ana kadar bir vakfa bağışlamadım. Programda giydiğim kostümleri, mezuniyetleri için genç kızlara veriyorum.
- Bir de sizin giydiklerinizin hemen taklitleri yapılıp satılmaya başlanıyormuş...
- Bir kıyafeti giydiğim zaman çok satacağını biliyorum. Bazı semtlerde benim fotoğraflarımın çıktısını alıp, aynı elbiseden üretip "Esra Erol kostümü geldi" diye kapısına pankart asanlar var. Avukat aracılığıyla özellikle sosyal medya hesaplarına hemen uyarı gönderiyoruz. Ama tabii ki hepsiyle baş edebilmemiz imkansız. Instagram'da stil sayfası açmamızın en büyük nedenlerinden biri de bu durum zaten. O sayfaya girdiğiniz zaman giydiğim her şeyi nereden aldığımı görebilirsiniz. 19.00'da yayından çıktıktan sonra hemen bu bilgileri ve fotoğrafları paylaşıyoruz.
- Bir de sizden anı isteyenler oluyormuş...
- Evet çok oluyor. Arada reklam aralarında taktığım aksesuvarları bile veriyorum. Bazen üzerimde ne varsa veriyorum.