Yeni bir mecra, yeni bir teknoloji, toplumsal hayatımızda yaygınlık kazandıkça kendi kurallarını, anlatımını, estetiğini de beraberinde getiriyor. Kendi ünlüsünü, fenomenini de yaratıyor. Bu bildik bir durum. Bir mecrada popüler olanın o popülerliği film çekerek sinemaya taşıma hamleleri de olağan.
Sinema tarihi, farklı bir mecrada (müzik, edebiyat, TV) popüler olan sonra oynadıkları ya da çektikleri filmlerle beyazperdede ününe ün katan insanlarla dolu. Dolayısıyla çektikleri videoları milyonlarca insanın izlediği You- Tuber'ların film çekmesinde şaşılacak bir şey yok.
Malum, YouTube, insanlara kendilerini ifade edecek, yeteneklerini gösterecek imkanı vermeye başlamasıyla yeni bir mecra olarak kabul görüyor. Özellikle gençler arasında. Her alandan istediğiniz türden videoyu çekip başlı başına orada bir dünya kurabiliyor, insanların beğenisine sunabiliyorsunuz. Beğenilirseniz yolunuza devam edebiliyor, çok beğenilirseniz namlı bir YouTuber olabiliyorsunuz.
600 KOPYA İLE VİZYONDA
Konumuz sinema, oradan devam edelim. Hatırlanırsa Cumali Ceber ve OHA Diyorum ile geçen yıl Youtuber'lar sinema dünyasıyla flörtleşmişlerdi. Bu filmler YouTube üzerinden gelen şöhretin sinemada bir karşılığı var mı yok mu adeta bunun ilk denemeleriydi.
Cumali Ceber 461 bin, OHA Diyorum 230 bin seyirciye ulaşarak YouTuber'ların sinemada ticari karşılıkları olduğunu gösterdi.
Bu iki filmden sonra daha yılın başında iddialı bir YouTuber filmiyle, Enes Batur Hayal mi Gerçek mi? ile karşı karşıyayız.
Enes Batur, gençlere yönelik çektiği şaka videolarıyla tanınan, YouTube dünyasının en çok takip edilen (kanalının 5.2 milyon abonesi var) yerli ismi. Şimdi bu namlı isim bir sinema filminin kahramanı olarak karşımızda.
Film için iddialı demem boşuna değil. Yapım, 600 kopyayla, yaygın bir dağıtımla vizyona giriyor. Hem de sömestr haftasında.
Aslında bu filmin kaderi You- Tuber'ların sinema macerasında da belirleyici olacak. Film sinemamızda bir başarı eşiği olarak kabul gören 1 milyon seyirci rakamını aşarsa önümüzdeki günlerde birçok YouTuber filmiyle karşı karşıya kalacağız. Muhtemel sinemada YouTuber kökenli yeni komedyenlere merhaba diyeceğiz.
SÖZ YENİ NESİLDE Mİ?
Aslında bu fena olmaz. Yeni nesil de kendi komedyenini çıkarır ve farklı mecralardan gelip sinemada yoluna devam eden Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar, Ata Demirer gibi isimlerin yanına yenileri eklenir ve mizah dünyamız çeşitlenir.
***
Enes Batur bu özensizlik niye?
Dedik ya her mecranın da kendi kuralları var. Sinemada oyunu kuralına göre oynamazsanız popülerlik, ticari ya da değil, başarı getirmeyebilir. Ya da dönemsel bir başarı elde edilir, devamı gelmez.
Peki Enes Batur Hayal mi Gerçek mi? oyunu kurallarına göre mi oynuyor, şüphelerim var.
Film bize Enes Batur'un YouTuber olmasını ve bu sayede gelen popülerlik sayesinde hayatının değişmesini anlatıyor. Yani temelde sinemada defalarca işlenmiş 'şöhretle imtihan' teması var karşımızda.
Arkadaşları tarafından sürekli 'eziklenen' Antalyalı Enes, sosyal dünyada göremediği kabulü, çektiği şaka videolarıyla YouTube'da görüyor. Kendisinin bile öngöremediği bir şöhrete ulaşıyor. Sonrasında bir menajerlik firmasının teklifiyle İstanbul'a geliyor ve şöhretle imtihanı başlıyor. Havuzlu villalarda yaşıyor, popüler filmde oynuyor, her gece partiliyor. Eski hayatı, arkadaşları, sevgilisiyle arasına mesafeler giriyor.
Aslında Enes, kendisini altın yumurtlayan tavuk olarak gören bu menajerlik firmasının elinde oyuncak oluyor. O da bir noktada buna karşı koyup şöhret sizin olsun deyip kendi dünyasına geri dönüyor. Yani bir You- Tuber olarak YouTube ile gelen şöhret şöhret değil demeye getiriyor.
Açık söyleyeyim Kamil Çetin'in yönettiği Enes Batur Hayal mi Gerçek mi? vasat altı bir film. Ama bu beceriksizlikten mi kaynaklanıyor işte ondan emin değilim. Şimdi elinizde bir fenomen ve onun bir başarı hikayesi var... İyi bir senaristin ve yönetmenin elinde bu hikaye eli yüzü düzgün bir filme dönüşebilirmiş. Ama işte öyle bir şey amaçlanmamış.
Açıkçası TV'deki dizilerin senaryo, yönetmenlik, oyunculuk ve görüntü yönetmenliği standartı bile filmdekinden çok daha iyi. Mesela bir sahne: Enes Antalya'dan uçakla İstanbul'a gelirken bir uçak kalkış görüntüsü çekilmemiş, stok görüntü kullanılmış. Başka bir özensizlik. Doğum günü pastasının üzerinde "İyiki doğdun" yazıyor. Böyle bir sürü özensizlik var filmde.
Madem Enes Batur popüler, onun bu popülerliğini sinemaya taşınmaya karar veriliyor ve onu samimiyetle takip eden insanların da bu filme gideceği düşünülüyor, peki bu samimi hayranların karşısına bu özensizlikle çıkmak niye? Kıymetsiz mi bu insanların sevgisi, ortalama bir özeni hak etmiyorlar mı?