Rachel Araz Kiresepi son dönemin parlak sosyal medya ve marka danışmanlarından, içerik editörlerinden ve Instagram fenomenlerinden...
Bir yıl önce dünyaevine giren ve birkaç ay içinde anne olmaya hazırlanan Kiresepi hamileliğine rağmen hızını kesmiş değil. Bir yandan kendi ismini taşıyan sosyal medya danışmanlık şirketinin çalışmalarıyla ilgileniyor, diğer yandan sosyal medya 'influencer'ı olarak yoğun bir hayatın içinde koşturuyor.
Beymen'in çeşitli bölümlerinde beş senelik bir iş tecrübesinin ardından kendi sosyal medya danışmanlık şirketini kuran genç kadın farklı dili ve sosyal medyayı kullanma biçimiyle çoktan öne çıktı ve bize sırlarını anlattı.
- Kariyeriniz son derece parlak bir şekilde ilerlerken ne oldu da kendinizi sosyal medya dünyasının içinde buldunuz?
- Kurumsal hayattaki son senemde dijital dünya üzerine düşünmeye başladım.
Çünkü birçok marka var ve bu markaların sosyal medyada da kimliklerini, çizgilerini korumaları ve kendilerini ifade etmeleri gerekiyor. Onların dilinden müşteriye sosyal medya yoluyla nasıl ulaşılabilir konusunu sorgulamaya başladım. Tam da bu dönemde bir tanıdığımın ricasıyla kurumsal olarak yaratmış oldukları sosyal medya hesaplarını yönetmeye başladım.
- Neler yapmaya başladınız bu marka için?
- Her şeyleriyle ilgileniyordum. Ancak yönetimini ele aldığım hesapların marka sahiplerine sıklıkla hangi ajansla çalıştıklarına dair sorular gelmeye başlayınca bunu profesyonel olarak yapmaya karar verdim.
Üçüncü ya da dördüncü markamı aldıktan sonra kendi ismimi taşıyan bir şirketle bunu profesyonel hayata taşıdım. Bu dönemlerde kendi sosyal medya hesabıma daha yoğunlaşmaya başladım. Daha önce hiç gitmediğim, lansman ve davetlere gitmeye başladım. Diğer influencer'larla, markalarla tanıştım. Tam da bu dönem markaların influencer'larla işbirliklerine hız verdiği döneme denk geliyor. Ben de daha dikkat ederek, daha profesyonelce bu konuya eğilmeye başladım. Önemli olanın takipçi sayısı değil üretilen kaliteli içerik olduğuna inanıyorum. Bunda kendimi ti'ye almam, samimi ve içten bir dil kullanmam ve her şeyi esprili bir şekilde yansıtmam da etkili oldu. Modaya karşı her genç kız gibi küçüklüğümden beri merak vardı. Annemi her sabah işe gitmek için giyinirken izler ve eleştirirdim.
Sanırım hep varmış içimde.
- Kıyafetlere çok para harcar mısınız?
- O kadar hızlı bir tüketim çağı içerisindeyiz ki giyim konusunda tercihen özellikle modasının geçeceğini bildiğim tekstil ürünlerini almamaya çalışıyorum. Ayakkabı ve çanta konusunda da uzun vadeli kullanacağım için daha rahatım.
- Sosyal medyada son dönemde en çok takip edilen isimlerden birisiniz, şöyle bir bakınca insanlar sizi neden takip etmeyi tercih ediyor?
- Kendi kendime bunu cevaplamam biraz zor ama genelde aldığım yorumlar hep samimi ve eğlenceli oluşum üzerine oluyor.
- Bu sezon ilk neler satın aldınız?
- Siyah postal botlarım ve yeni trend koca çirkin beyaz spor ayakkabılarım var sanırım. Bir de yine sezon trendi shearling yakalı denim ceketim.
- Bu sezon trend olan ancak asla almayacağınız şeyler var mı?
- En son trend olan, kendi tabirimle 'kocakaçıran' Balenciaga spor ayakkabıları için "Asla almam" demiştim. Şu anda bıraksanız her gün onları giyebilirim. Bu soruda o yüzden biraz çekimser kalmam gerek sanırım.
- İşin uzmanıyla beraberken sormadan olmaz; sosyal medyada iyi görünen bir fotoğrafı çekmenin bir sırrı var mı?
- Kesinlikle iyi görünen bir fotoğraf için ihtiyacınız olan gün ışığı, temiz bir telefon/ makina kamerası ve güzel bir gülümseme.
- Kendi tarzınızı nasıl yorumlarsınız?
- Kendi tarzımı romantik eklektik olarak tanımlayabilirim. Dantel beyaz bir eteği, kaba siyah deri postallarla kombinleyebilirim.
- Sosyal medyada kendinize örnek aldığınız bir isim var mı?
- Herkesten ilham almayı seviyorum.
Arkadaşımın 23 takipçili büyükannesi dahil.
İNSTAGRAM 'İNANILMAZ BİR ÇANTAM VAR' DEME ALANI
- Bu kadar aktif bir Instagram kullanıcısısınız, nasıl görüyorsunuz sosyal medyayı?
- İnsanların gerçeklikle, sanal dünya arasındaki iletişimlerinde bir kopukluk olduğunu düşünüyorum. Ben sosyal medya hesabımı olabildiğince pozitif enerji santrali gibi kullanmaya çalışıyorum. Sosyal sorumluluk projeleri dışında, hayatıma dair komik, eğlenceli ve pozitif detayları paylaşmayı tercih diyorum. Sosyal medyada her şeyi paylaşmanıza gerek yok. Acınızı, sevginizi sosyal medyada paylaşma güdüsü gerçekten oldukça garip. Eşinize güzel bir şey söylemek istiyorsanız ona telefon açın söyleyin, mesaj atın. İnsanlar gerçeklik ve sanal gerçeklik arasında sıkışıp kalıyorlar. Çocuğunun odasına sabah elinde telefonla girip "Günaydın" diye çekerek sosyal medyaya yükleyen insanlar var. Çocuğunuzla aranıza bu siyah ekran girmemeli. Bu sınırı, bu bilinci kaybetmemek gerek. Benim sosyal medyam, gerçek hayatımın yüzde 10'u. Günde beş fotoğraf koyduğum, story'me onlarca video koyduğum zamanlar oluyor. Bunu çok aktif bir kullanıcı olarak ben bile söylüyorum. Ayrıca like'larla beslenen birçok insanın, gerçek hayatta ne kadar asosyal olduğunu, nasıl bir insanın yanında iki cümleyi yanyana getiremediğini de görüyoruz. Bu arada Instagram'ın en depresif sosyal medya mecrası seçildiğini de belirteyim. En pozitif Youtube seçilmiş. Mesela makyaj yapıyorum, 'sizler de yapın' diye çektiğim video'yu koyuyorum. Yani motivasyonu yüksek, öğreten ve destek veren bir mecra. Instagram ise "Ben buradayım, muhteşem bir tatlı yiyorum ve inanılmaz bir çantam var" deme alanı...