"Her kumaşa ruhunuzu yansıtamazsınız. Öyle bir kumaş hayal edin ki o kumaşı bir sanat eseri gibi işleyebilin. Ve kumaşı giyenler de yaşamlarını yansıtabilsin. Kumaş eskidikçe, giyildikçe güzelleşssin" diyor Adriano Goldschmied....
1944 doğumlu İtalyan tasarımcı; Replay, Gap 1969 ve AG Adriano Goldschmied markalarını yaratan isim. Halen Goldsign ve Citizens of Humanity markalarının kreatif direktörü. Ve dünyada denim ile ilgili ilk görüşü alınan ve saygı duyulan isim... Peki nerede mi yolum kesişti bu efsanevi isimle? Dünyaca ünlü birçok jean markası için üretim yapan Çalık Denim'in Los Angeles'ta düzenlenen 30'uncu yıl sergisi Denim Loves Art'ta bir araya geldik.
Tamamen denim kumaşından üretilmiş olan 30 sanat eserinin sergilendiği Los Angeles South Park-Penthouse'da düzenlenen etkinliği gezmek için ilk gelenlerden biriydi Goldschmied. Los Angeles'ın büyüleyici ışık manzarasının ve son dönemin popüler müziklerinin eşlik ettiği görkemli gecede sergiyi onunla birlikte gezdim.
Bir yandan eserlere bakarken tasarımcının ilk sözleri, "Türkiye büyüleyici bir ülke. İstanbul da her zaman en favori şehirlerimden biri. Bugün burada olmamızı sağlayan Çalık Denim gerçekten de dünyanın önde gelen denim üreticilerinden biri. Çok yaratıcı, inovatif bir marka. Şu an piyasanın lideri olmuş durumdalar" oldu.
"Türkiye ve Türkiye'nin moda dünyasındaki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğumda Goldschmied, "Türkiye büyük bir tekstil ülkesi. İnanılmaz kumaşların üretildiği bir ülke. Ama onu diğer rakiplerinden ayıran en büyük özelliği büyüleyici bir kültüre sahip olması. Tutkulu, yaratıcı ve kendini işine adamış insanların ülkesi. Tam olarak bir moda ülkesi mi peki? Dürüst olmam gerekirse bu yolda ilerliyor ama henüz bir moda ülkesi değil. Hala eskiden kalan üreticilik, fasonculuk kültürü egemen ne yazık ki. Bunu üzerinizden atıp, markalarınıza, tasarımcılarınıza daha da çok yatırım yapmanız lazım" yanıtını verdi.
SOKAKLARINIZ PARİS'TEN FARKSIZ
"Sokak stili hakkında ne düşünüyorsunuz, İstanbul sokaklarında sokak stili var mı sizce?" sorumu ise şöyle yanıtladı:
Gençler modayı takip ediyor. Zaten ilerlemenizi de bu sağlayacak. Sosyal medya ve iletişim sayesinde artık moda global. Yani sizin sokaklarınızla Londra'nın, Paris'in bir farkı yok. Ülkenizle ilk çalışmaya başladığım zaman Türkiye kenarda kalmıştı. Oysa şimdi özellikle son 10 senede inanılmaz bir şekilde ilerledi. Şanghay, Hong Kong, Londra, Paris nasılsa Türkiye de öyle. İleride çok daha büyük bir yere geleceğinize inanıyorum."
***
JEAN BAĞIMLILIK GİBİ
Jean'e meraklıysanız ve bir de Instagram'da moda çekimlerine meraklıysanız Denimdudes isimli hesaptan muhakkak haberiniz vardır. İngiliz Amy Leverton'ın hesabı dünyanın dört bir yanındaki denim meraklılarının yakından takip ettiği bir hesap. Sergiyi izlemek için gelenlerden biri de oydu. Uzun süre farklı markalar için denim tasarımları yapan, Levi's'a danışmanlık veren ve son olarak trend analiz şirketi WGSN'de denim direktörlüğü görevini üstlenen Leverton, denim konusunda dünyada en çok sözü geçen isimlerden. Sergideki eserlerin her birinden çok etkilendiğini söyleyen Leverton, İstanbul'dan geldiğimi öğrenir öğrenmez, "Çok şanslısın. İstanbul trafik dışında çok güzel bir şehir. Ve sokağa çıktığınız zaman sokak stilinin çok iyi örneklerini görebiliyorsunuz. Fransız ya da belki biraz İtalyan esintileri var sokaklarda. Fransız sokaklarından hiçbir farkı yok İstanbul'un" diyerek başladı söze.
"Gerçekten bu şekilde mi düşünüyorsunuz? Sokak stilinde söylediğiniz gibi iddialı mıyız?" diye sorduğumda da neşeli ve sıcakkanlı bir tavırla "Tüm diğer Avrupa şehirleri gibi modaya meraklı bir şehir. Ülkenizi hiç görmeden yorum yapanlar oluyor çevremde. Oysa gördükleri anda bir Avrupa şehri olduğunu söyleyeceklerinden eminim. Çok klişe gelecek ama İstanbul; Doğu ve Batı'nın bir araya geldiği bir nokta. Böylece tüm moda dünyasının takip ettiği trendleri, aynı zamanda bir yandan çok etnik, el işi ve özgün detayları da görebiliyorsunuz sokakta. Bu da kendine özgü bir stil oluşturmanızı sağlıyor" dedi.
Moda blogger'ları içinde neredeyse tüm kombinlerinde sadece denim kullanan nadir isimlerden biriyle karşılaşınca tabii ki konumuz denim aşkına geldi: "Denim bağımlılık gibi. Dolabınızda durdukça renk ve şekil değiştiren bir ürün hayal edebiliyor musunuz? Büyüleyici gerçekten de. Üzerinde çalıştıkça, tam bir şeyler bilmeye başladığınızı düşündüğünüz anda daha yapılabilecek çok daha fazla şey olduğunu görüyorsunuz. Bu kadar yaşayan bir kumaş olması büyüleyici."
***
BEYZA UYANOĞLU'NUN TERCİHLERİ
Cemiyet hayatının şıklığıyla her zaman dikkat çeken isimlerinden biri olan Lotus İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Beyza Uyanoğlu ile moda ve bu sezon için tercihleri hakkında keyifli bir sohbet yaptık.
Bu sezon alışveriş için ilk olarak Brunello Cucinelli butiğine girdim.
Beyaz poplin sırtı zincirli bir gömlek aldım.
Bu kış, ofiste giyilen takımların sokak modasına yansıması çok hoşuma gitti. Kalem etekler, ceket-pantalon takımlar... Oversize ve maskülen tarz yerini vücuda oturan ve daha feminen tasarımlara bıraktı. Bu tarzın bana daha çok yakıştığını düşünüyorum.
Uzay formlu, fütüristik ve plastik malzemeden yapılan tasarımları çok sevmiyorum.
Gece elbiselerinden ve kokteyl elbiselerinde siyah favorim. Kazak, mantolarda krem ve gri taş rengini seviyorum.
Ayakkabı daha çok satın alıyorum ama orijinal bir çantaya sahip olduğumda daha mutlu oluyorum.
En çok yatırımı çanta ve mücevhere yapıyorum.