Beyazperdede Star Wars yazısının görünmesinin ve arkasından "Uzun zaman önce çok çok uzak bir galakside" diye George Lucas'ın bizi bambaşka bir evrenle tanıştırmasının üzerinden tam 40 yıl geçti. Star Wars kendi mitini yarattı, sinema tarihine geçmekle kalmayıp kitaplarla, çizgi romanlarla animasyonlarla, oyuncaklarıyla genişleyen evreni, popüler kültürün ve sinemanın da itici kuvvetlerinden biri oldu. Bugün dünyada her dilden her milletten milyonlarca fanı var Star Wars'un.
İki yıl önce Star Wars: Güç Uyanıyor filmiyle serinin üçüncü halkası başlayınca, iyilerle kötüler arasındaki mücadelede yeni bir perde açılmış ve yer gök Star Wars olmuştu.
O zaman, 1997'de kurulan JediTurk ekibiyle, ağzımda bir türkü tutturmuş ("Belimde ışın kılıcım vardır. Eski dostlar hâlâ hayattadır. Gözlerim yaşlıdır. Aklım bir karış havadadır. Dağlardır dağlar") filmi izlemiş, bir güzel kalbimizdeki Star Wars sevgisini harlamıştık.
Gelenek bozulmadı. Yeni serinin ikinci filmi Star Wars: Son Jedi filmi için yine buluştuk Profilo Alışveriş Merkezi'nde... Elbet JediTurk'un kurucularından Kaan Atsüren oradaydı. Jedi Orçun Öztürk de. Burak Fedakar sırtına atmış Usta Yoda'yla gelmişti. Jedi Aybars Birlik, tek değildi arkadaşının yeğeni Ata Günaydın'a Star Wars virüsünü bulaştırmış.
1983'te filmi izleyip virüsü kapan Jedi Alpaslan Kılıç ilk üçlemenin kimi filmlerini sinemada izleyen şanslı fanlardan. Tuğçe Basçı filmin TV'deki gösterimleri sayesinde bu dünyanın içine dalmış bir daha çıkamamış. Kimi yeni seriye mesafeli "Esas olan ilk üçleme" diyor. Genç kuşaksa bu evreni yeni seriyle keşfettikleri için "Tamam eskilere saygımız var ama yeni seriyi de bir kalemde silmeyin" diyor.
40 yıl içinde farklı zamanlarda bu evrenin içine giren ve çıkamayan insanların yaş skalası aslında Star Wars gerçeğini özetliyor. 50 yaşından yedi yaşına kadar bir çeşitlilikten bahsediyoruz. Lakin kuşak ve yaş farkına rağmen aynı dil konuşuluyor.
Ama nihayetinde esas olan film hepimiz için. Herkes birbirine "Spoiler yemedin değil mi?" (filmin içeriğiyle ilgili bir bilgiye istemeden maruz kalmak) diyor. Herkes özenle spoiler'lardan korumuş kendini. Film başlarken heyecan dorukta. Kaan Atsüren'in dediği gibi "Bir aile olmuştuk..." ve evde ailece film izler gibi şendik.
Beyazperdede Star Wars yazısı görününce alkışlar, ıslıklar gırla, ışın kılıçları havada... Coşkuyla, heyecanla izledik filmi. İlk filme göre katbekat iyiydi... Muhteşem bir deneyimdi. Seriye denge geldi.
STAR WARS: SON JEDI/STAR WARS: THE LAST JEDI
Star Wars sevgimiz baki, malum köşemizin adı da Işın Kılıcı ama serde eleştirmenlik de var. O zaman başlayalım eleştiriye... Baştan söyleyelim şapkadan tavşan çıkartamaması alameti farikası olan J. J. Abrams'ın Star Wars: Son Jedi filminde yönetmen olmaması ve senaryoya da ilişmemesi çok hayırlı olmuş. Tetikçiler filmiyle tanıdığımız Rian Johnson senarist ve yönetmen olarak yeni serinin ilk filmindeki pek çok soru işaretini giderdiği gibi hem ilk seriye saygı duruşunda bulunup hem de yeni bir macera anlatma iddiasındaki yeni seriye dengeyi getiriyor.
Galakside hâlâ anlamadığımız (genişletilmiş evrende bunun bir açıklaması var) bir şekilde tekrar yönetimi ele geçiren karanlık taraf, Cumhuriyetçi Asiler'i son bir hamleyle yok etmenin peşindeyken başlıyor macera. Dolayısıyla Son Jedi, Asiler için bir varolma ve yokolma savaşına dönüşüyor. Ama Johnson bu savaşla birlikte ana karakterleri (Rey, Luke, Kylo Ren, Poe Dameron, Finn...) kendilerince bir hesaplaşmanın içine de atıyor. Bütün bunları da Johnson, Star Wars mitine halel getirmeden yapıyor. Asiler için galaksideki ezilenlerin gözünde umut olmak önemli. Bunu yaparken yöntem olarak bireysel kahramanlık yapmaktan ziyade fedakarlık yapmanın önemi vurgulanıyor. Karanlık taraf ise serinin genelinde olduğu gibi yine gölgede aslında. Snoke'un hikayesini, çapsız Hux'un nasıl general olabildiğini öğrenemiyoruz. Ama Darth Vader mirasçısı Kylo Ren'in taraf değiştirme motivasyonunu üç aşağı beş yukarı öğrenebiliyoruz.
Son Jedi'nin, Güç Uyanıyor gibi esas olarak ilk serinin izleğinden gitmek gibi bir derdi yok. Johnson ilk seriyle, bol bol gönderme yaparak, yan hikayelerle, görsel atmosferle bir ilişki kurmayı tercih ediyor. Ama temelinde yeni bir macera içinden bir hikaye anlattığının farkında Son Jedi. Ki film asıl farkını ise mizah tonunda ortaya koyuyor.
Süresi önceki filmlere göre uzun olsa da bu dert değil. Heyecan fırtınası bir film var karşımızda. Oyunculukları, kurgusu, senaryosu yerli yerinde olan filmde Rian Johnson'un yönetmenliği ise üst düzey... Ne diyelim güç Rian ile olsun da son filmi J.J. Abrams çekmesin!
Star Wars hayranlarından tespitler
Malum Han Solo yok bu filmde, ama Star Wars dünyasının temel taşlarından Luke Skywalker, efsanesine yakışır bir şekilde filme ağırlığını koyuyor. Ama bir sürpriz daha var, eski dostlardan ağır bir isim de karşımıza çıkıyor.
Prenses Leia'yı canlandıran, canımız ciğerimiz Carrie Fisher'i geçen yıl kaybettik. Ama artık aramızda olmasa da o bize yine umut olmaya devam ediyor.
İlk Düzen'in kötücül lideri tuhaf görünümlü Snoke'u bu filmde canlı kanlı izliyoruz. Ve görünmeyen kahraman Andy Serkis canlandırıyor onu. Şaşırdı kimse, hayır!
Bu filmin yaratığı galiba Porglar. Onlar Luke'un inzivaya çekildiği adanın sakinlerinden ve filme ziyadesiyle hoşluk katıyorlar.
Kylo Ren, "maskesiz çıkmam abi" triplerinden vazgeçince karakter olarak ete kemiğe bürünüyor. Film onun hikayesini ve psikolojisini de anlamamızı sağlıyor.
Galaksinin en sıkı şifre çözücülerinden DJ'nin (Benicio Del Toro) kurnazlığı, iş bitiriciliği, oportünistliği uzaktan Jack Sparrow'u anımsatıyor.
JediTurk'ten Kaan Atsüren'in öncülüğünde Türk hayranların yaptığı Star Wars çizimlerinden bir sergi de Profilo Alışveriş Merkezi'nde açıldı. Çok iyi bir sergi. Ki Disney dünyası bu sergiye bayılmış. Serginin gözde işlerinden biri Levend Çanga'ya ait. Kaplumbağa Terbiyecisi'nin dünyasıyla Star Wars evrenini birleştiriyor.
Burak Fedakar 44 yaşında. Yedi yaşında babası götürmüş Star Wars filmine ve orada başlamış her şey. Sırtına Usta Yoda'yı alıp gelmiş filmi izlemeye.