Atv'nin Kanatsız Kuşlar dizisinin saplantılı aşığı Ahmet, rolünü o kadar iyi oynuyor ki, seyirciden her hafta tam not alıyor. Onu takip eden, oyunculuğundan keyif alan hatırı sayılır bir kitlesi var. Hakkında yazılanların ortak noktası ise, canlandırdığı her karakterin hakkını veriyor olması. Öyle ki çoğu zaman esas oğlanı bile gölgede bırakıyor. O ise kendinde jönü görmediğini, hatta teklif bile gelse kabul etmeyeceğini söylüyor: "Ben bir jön değilim. Kendimde de jönü görmüyorum. Bana gel jönü oyna deseler, saçmalama derim. Defosu olan karakterleri oynamak isterim. Gözüm jön rollerinde yok."
Şimdi ise Taş filmindeki performansı ile Adana Film Festivali'nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü aldı. Ahmet Varlı ile buluştuk, oyunculuk, aşk ve hayata dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
- Taş filmindeki rolünüzle ilgili teklif geldiğinde ödül getireceğini hissettiniz mi?
- Yola ödül alayım diye çıkmıyorsun. Teklif geldiğinde senaryoya ve oynayacağım karaktere bakıyorum. Yönetmen ve oyuncu arkadaşların da önemli. Rol sana gel beni oyna diyorsa, bu o yola çıkman için en geçerli sebeptir. Rol seçerken bugüne kadar oynamadığım, keşfetmediğim, bende farklı bir hikâyeye yer açacak karakterin peşinden gitmeye çalışıyorum. O hikâye de bu senaryoda vardı.
- Sanat filminde oynamak mesleki tatmin mi sağlıyor?
- Sanat filminde içerik ve yaklaşım olarak daha titiz ve irdeleyici çalışıyorsunuz. Oyuncu olarak tatmin sağlıyor. Bunun peşinden gidiyorsun zaten. İtici güç, bu tatmin.
- Kendi oyunculuğunuza not veriyor musunuz?
- Ben oyunculuğuma değil de mesleğime değer veriyorum. Mesleğim hayattaki en önemli arkadaşım. Oyuncu olmazsan ne yaparım dediğimde b şıkkım yok. Oyunculuk ilişki gibidir. Ona ne kadar değer verirsen o kadar değer görürsün.
- Kanatsız Kuşlar'da takıntılı bir aşığı canlandırıyorsunuz. Siz nasıl bir aşıksınız?
- Beş yıllık bir ilişkim var. Aşkın dönüşümlü bir kavram olduğunu düşünürüm. Kalbin hızlı atması, onu çok düşünmek, yemekten kesilmek olarak tanımlıyoruz. Belli zaman sonra bu değişiyor. Değişmezse bir problem vardır. Aşk dönüştüğü zaman anlamlı yani.
- Kadınlarla erkekler arasındaki çatışma noktası nedir sizce?
- Benim yaşadığım ve analiz ettiğim durum, iletişim problemi olması. Kadın, erkek fark etsin istiyor. Alt metinle yaklaşıyor. Erkek de duymak, açık açık konuşmak istiyor. Bence sağlıklı olanı konuşmak. Ancak bunu bir kadına kabul ettirmek kolay değil. Kadın üzüldüğünün fark edilmesini ve neden üzüldüğünü bir erkek olarak senin keşfetmeni istiyor. Kadının doğası bu, çıkarıp alamazsın. Erkeğin de doğası o, onu da yok edemezsin.
- Diziyi para kazanmak için çekiyorum diyen oyuncular var...
- O cümleden hiç haz etmem. Çünkü bu hem mesleğinize hem de çalıştığınız arkadaşlarınıza saygısızlıktır. Benim için tiyatro sahnesi de, sinema da dizi de oyun alanıdır. Bir çocuğa malzeme verin plajda da, evde de, sokakta da oynar. Önemli olan o çocuğa malzeme vermenizdir. Oyuncu da ahlaki olarak mesleğine böyle yaklaşmalı. Bu kendine saygıdır. Bu cümleyi kuran bir arkadaşla çalışmak istemem.
- Jön rolü için teklif gelmiyor mu?
- Ben bir jön değilim. Kendimde de jönü görmüyorum. Biri gelip bana gel jönü oyna dese, saçmalama derim. Öyle bir fizyolojik yapım yok. Diyelim jöne uygun bir yapım var, yine de oynamak istemem. Jöne biçilen roller kavramsal. İyi görünmek, hikâyeyi sürüklemek. Karakter oyuncusu olmak için yola çıktım. Ben defosu olan, eksikleri olan, saf iyi ve kötü olmayan karakterleri oynamak istiyorum. Ama bir karakterin başrol olacağı bir hikâye gelirse oynamak isterim. Yoksa gözüm jön rollerinde yok.
HAYATTA HEP OYNAMAK ZORUNDAYIZ
Konservatuvardan önce petrokimya okudum. Oyunculuk bilinçli olarak hayatımda yoktu. Geç başladım oyunculuğa. İlkel bir şekilde herkesin oyunculuğa yatkın olduğunu düşünürüm. Çünkü hayatta hep oynamak zorunda kalırız. Oyunculuk bunun bilinçli hale gelmesi. İşte bunu yapan oyuncu oluyor.
BİR KARIŞIKLIKLA KADERİM DEĞİŞTİ
Amatör bir tiyatro seçme yapacaktı. Kayıt yaptırdım ama gidemedim. Sonra aradılar, görüşemedik, bekliyoruz diye. İlk görüşme günü çok yoğun yağmurun yağması sebebiyle görüşmeyi kapalı bir yere aldıklarını, Ahmet diye birinin gelip görüşme yerini bulamadığını öğrendim. O Ahmet ile karıştırıp beni arıyorlar. Böylece oyunculuk hikayem de başlamış oldu.