İstanbul'da düzenlenen moda haftalarında kulislerde hep "Uluslararası standartlarda manken yetiştiremiyoruz, mecburen yabancı mankenlerle çalışıyoruz" sözlerini duyarız. Oysa Türkiye'de yetişmiş öyle bir manken var ki reklamsız, PR'sız dünyanın önde gelen modaevlerinin defilelerine çıkıyor.
Geçen hafta Milano Moda Haftası'nda Gucci ve MSGM için podyuma çıkan Öykü Baştaş göğsümüzü kabarttı... 1997 İstanbul doğumlu Baştaş, Bilgi Üniversitesi'nde mimarlık eğitimi alıyor. Genç manken bize podyumlardaki bu başarısını ve bugünlere nasıl hazırlandığını anlattı...
- Nasıl oldu podyumlarla yolunuz kesişti?
- Aslında tamamen kader. ABD'de bağlı bulunduğum ajans beni Instagram'da keşfetti. Fotoğraflarımı gördükten sonra New York'a davet ettiler ve Ford Models ajansıyla çalışmaya başladım. Paris ve Milano'da da ajanslarım var, yakında Londra'da da bir ajansla anlaşma imzalayacağım.
- Podyumlarda olma hayaliniz hep var mıydı?
- Aklımda vardı. Etrafımdaki insanlar da bu işte başarılı olabileceğimi söylüyorlardı. Fakat ben kendime güvenmediğim için bu hayalimi gizli tutuyordum. Bhumika Arora benim ilham kaynağım. Kendisi Hintli bir model. Bhumika'ya kadar pek tanınmış Hintli model yok. Üniversiteye kadar modellik yapamıyor sonra ailesinden zorla izin alarak New York'a şansını denemeye gidiyor ve ilk sezonunda büyük şovlar alyor. Bhumika'dan sonra başka Hintli mankenler de sektörde tercih edilmeye başlıyor. Kadının baskı altında olduğu üçüncü dünya ülkelerindeki mankenler için büyük bir ilham kaynağı Bhumika.
- Manken doğulur mu, olunur mu?
- Hem her ikisi, hem her ikisi de değil. İyi bir fiziğe sahip olmak manken olabileceğiniz anlamına gelmiyor. Ama manken olabilmek için de fiziksel özellikleriniz çok önemli. Ayrıca profesyonel bir iş olarak baktığınız zaman mankenlik herkesin kaldırabileceği bir şey değil. Dışardan basit ve eğlenceli gibi görünse de uzun çalışma saatleri, belirsiz program ve yoğun stres altında çalışıyorsunuz. Onlarca seçmeye gidip günde üç dört kez reddedilip hayal kırıklıkları yaşadıktan sonra, aldığınız iyi bir şov inanın kalbinizi onaramıyor. Öte yandan çok fazla seyahat etmek ve yeni insanlarla tanışmak başlarda çekici gibi görünse de bir süre sonra yorucu olabiliyor.
- Gelelim Milano Moda Haftası'na. Oraya nasıl seçildiniz?
- Sadece Milano için değil tüm moda haftalarından yaklaşık bir hafta kadar önce seçmeler başlıyor. Yüzlerce manken dünyanın farklı yerlerinden seçmeler için geliyor. Ekipler markalara uygun mankenleri seçiyor. Ardından tasarımcıyla birlikte kıyafetleri deneme kısmı başlıyor.
- Gucci defilesinde podyuma çıkan ilk Türksünüz... Biliyor muydu diğer mankenler Türk olduğunuzu, herhangi bir yorum yapan oldu mu?
- Türk olduğumu biliyorlardı. Gucci'nin defilesi için cast çalışması yapan yöneticisiyle Paris'te tanışma şansım oldu, ajansımın ayarladığı bir görüşmeydi. Kapıda onlarca kızın beklediği sıradan seçmelerden daha farklıydı. Yürüyüşüme bakıp fotoğraf çektikten sonra beni tanımak için sorular sordu. Bir sonraki hafta da Gucci beni Milano'ya davet etti. Sonra da podyuma çıktım.
- Neler yaptınız moda haftasında? Gucci defilesine çıkan bir manken için nasıl geçiyor o süreç?
- İnanılmaz yoğun geçiyor. Her saniye bir defile, parti ve yan etkinlik var. Gucci'nin benim için ayırdığı bir otelde kaldım. Moda haftası sırasında vakit kalırsa diğer defileleri takip etmeyi seviyorum.
- Şu an Paris'tesiniz ancak sonra İstanbul'a döneceksiniz. Neler yapıyorsunuz İstanbul'da?
- Ailemle yaşıyorum. Okul dışında kalan zamanımı kedilerimle ve köpeğimle geçirmeyi seviyorum. Ayrıca çağdaş sanata meraklıyım.
- İstanbul'da düzenlenen moda haftası için neler düşünüyorsunuz?
- Büyük markaların defilelerini yaptığı ve sektördeki payın çoğuna sahip olan dört büyük şehir var. New York, Paris, Milano ve Londra. Maalesef İstanbul bunlardan biri değil. Umarım daha iyi olur.
CARTIER İÇİN TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ
Dünyanın en ünlü mücevher ve saat firmalarından biri olan Cartier'nin Güney Doğu Avrupa Direktörü François-Marc Sastre, bu hafta İstanbul'daydı. Markanın Emaar Square'de butiğinin açılışı için Türkiye'ye gelen Sastre ile sohbet ettik.
Sastre, Türkiye pazarının markaları için çok önemli olduğunu söyledi:
"Buradaki müşterilerimiz ile markamız arasında samimi bir iletişim var. Özel günler ve hediyeler için özellikle bizi tercih ediyorlar. Türk kadınları saat ve bileziklerimize ilgi gösteriyor. Ve genelde zarif tercihlerde bulunuyor. Türk erkekleri de uzun yıllardır saatlerimizi kullanıyor. Mağazamızdaki satışlarımıza baktığımızda İstanbul'un önemli bir turistik merkez olmasının da etkisiyle satışların yarısını Türk müşterilerimize yarısını da yabancı misafirlere yaptığımızı görüyoruz."
Fransız direktör Emaar Square'den büyük beklentileri olduğunu böylece Anadolu yakasındaki müşterileriyle de doğru bir lokasyonda buluşacaklarını söylüyor.
Sastre'ye Cartier bilekliklere olan ilginin artması ve bunun daha çok Kardashian ailesi etkisi altında olması konusunda ne düşündüğünü de sordum. Son derece zarif bir yanıt verdi: "Biz zarif bir Fransız markasıyız. Asla gösterişle, gösteriş yapmakla bir ilgimiz olmasını istemeyiz. Bizi kullanan ünlü isimlerin tabii ki satışlarımızda etkisi oluyor. Ancak asla ünlüler üzerinden bir pazarlama stratejisi geliştirmiyoruz. Zaten bilinen, zarif ve prestijli bir markayız."
HİSSETTİĞİNİZ GİBİ GİYİNİN
47 yaşındaki İngiliz manken Naomi Campbell, yeniden altın devrini yaşıyor. Cannes Film Festivali'nin en şıkları arasına giren, geçtiğimiz günlerde Milano Moda Haftası'nda podyuma çıkan Campbell, İsveçli H&M markasının da sonbahar koleksiyonunun yüzü oldu. Tokyo gece hayatında geçen reklam filminde rol alan Campbell ile mini moda sohbetimizden satır başları:
Podyumlara adım attığım günden bu yana çok şey değişti. Mankenlik kurumsal bir iş haline geldi. Şimdi farklı etnik gruplardan gelen daha çok manken görmeniz mümkün. Tabii tüm bu gelişmelerde sosyal medyanın etkisi yadsınamaz. Bu sayede mankenlerin de sesleri daha çok duyulur oldu.
Üç yaşından beri dans ediyorum. Manken olmasaydım kesinlikle dans ya da sahne sanatlarıyla ilgili bir işle uğraşıyor olurdum.
Çekimlerin yapıldığı Tokyo'yu çok sevdim. Seyahat etmekten keyif alıyorum.
Boş zamanlarımı ailemle ve arkadaşlarımla geçiririm. Plan yapmayı çok sevmem.
O an nasıl hissediyorsam öyle giyinirim. Siz de kendinizi içinde iyi hissettiğiniz şeyler giyin.
Moda kazanı
KÜRKLER HER YERDE
Ünlü moda blogger'ı Helena Bordon'ın izinden gidin ve bu sezon siz de kürklerle zenginleştirilmiş parçalara yatırım yapın. Kollarda kürklü manşetler, kürklü yakalar ve kürklü iğneler bu sezon çok ama çok popüler. Ve hatırlatalım: Gerçeğini kullanmanıza gerek yok...
"Vazgeçilmez olmak için farklı olmanız gerekir."
Coco Chanel
İNCİ YÜKSELİŞTE
Bu sezonun en gözde aksesuvar detayı inci. İnci küpeler, incili hırkalar, inci iğneler, inci işlemeli elbiseler, inci kolyeler... Aklınıza gelebilecek her yerde inci göreceksiniz.
ASLI ŞEN'İN TERCİHLERİ
Cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Aslı Şen ile geçtiğimiz günlerde Zorlu Center'da bulunan Beymen mağazasında karşılaştık. Ayaküstü Şen'e bu sezon alışverişini sordum:
En çok Balenciaga'nın koleksiyonunu beğendim.
Koleksiyonda yer alan pembe terliğe bayıldım ve satın aldım.
Abartılı ve taşlı ayakkabılar dikkatimi çekiyor.
İçi kürklü terlik ve ayakkbılar da favorim.
Renk olarak tercihlerim limon sarısı, haki ve lacivert.
Değişik yerlerden alışveriş yaparım. En çok ayakkabı almayı seviyorum.