İnsanın ruhunu yakalamak konusunda usta bir müzisyen Tom Odell. 27 yaşında ama konu aşkı ve hayatı anlatmaya gelince söyleyecek sözü çok. Elton John, Leonard Cohen ve Bob Dylan dinleyerek büyümüş, kendine güvenli bir liman olarak da edebiyatı seçmiş. Brit Ödülleri sahibi İngiliz şarkıcı ve söz yazarı 23 Eylül Cumartesi günü Zorlu PSM Ana Tiyatro'da konser verecek. Bir dönem adı Taylor Swift'le anılan, modellerle ilişkisi ile sık sık gündeme gelen yakışıklı müzisyeni dinlerken aman dikkat. Bir bakmışsınız kalbinizi çoktan kaptırmışsınız. Tom Odell'le konser öncesi e-mail üzerinde sohbet etme fırsatı bulduk.
- Son albümünüz Wrong Crowd'un kartonetindeki yazınızda masumiyetten bahsediyorsunuz. Post-truth (gerçek ötesi) bir dönemden geçiyoruz, günümüzde yaşanılanlar inanılmaz. Böyle bir dönemde masumiyeti korumak mümkün mü?
- Bu soruya en iyi yanıtı nasıl verebilirim bilemiyorum. Benim küçük bir köpeğim var. Adı Bobby. İstekleri çok basit. Sevgi dolu bir hayvan. Sadist ve çıkarcı bir köpek asla değil. Ama bir şekilde kedim Louie'yi öldürmeye çalışıyor. Ona kediyi öldürmemesi gerektiğini öğretmek çok zor. Belki de imkansız... Sorduğun soruyla ne kadar ilişkili oldu bilemiyorum, ama bunları yazarken Bobby hâlâ amacına ulaşmaya çalışıyordu.
- Albümünüzün adı Wrong Crowd yani Yanlış Topluluk. Toplumda ait olduğunuz yere dair hâlâ kafanızda soru işaretleri olduğunu söylüyorsunuz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?
- Sanırım şarkı sözü yazarı olmak her zaman çevrenizle aranızda biraz mesafe bırakmayı gerektiriyor. Ve yalnız kalabileceğiniz belli bir vakte ihtiyacınız oluyor. Kimi zaman mücadele etsem de bu kaçınılmaz bir gerçek. Peki kendimi hiç yalnız hissediyor muyum? Zaman zaman evet. Zaten bu herkes için de geçerli değil mi? Etrafınızın çok fazla insanla çevrili olması da durumu değiştirmiyor.
- İkili ilişkilerinizde kalbinizle mi aklınızla mı hareket edersiniz?
- Kalple hareket etmek sanırım çok önemli. Ama elbette ben de zaman zaman birçok insan gibi çok fazla düşünmenin kurbanı oluyorum.
-
Âşık olduğunuzda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Hiç sevdiğiniz kişinin sokağında sabahladığınız oldu mu?
- Aşık olduğumda kendimi harika hissediyorum. Ve evet, birçok kez sabahladım.
- Sahne üzerindeki karizmanız David Bowie ile karşılaştırılıyor. Sahnede kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Sahneye çıktığımda bütün kaygılar yok oluyor. Orada olmayı çok seviyorum.
- Konser öncesi ritüeliniz var mı?
- Bir ritüelim yok. Çay içip gruptakilerle sohbet ediyorum çoğunlukla. Biraz huzur ve sessizlik iyi geliyor. Kimi zaman da müzik dinlemeyi tercih ediyorum. Aslında ne yaptığım biraz da nasıl hissettiğime bağlı. Bu da her zaman farklı oluyor.
- Piyanosuz yapamıyorsunuz değil mi?
- Piyanonun başına oturmayı çok seviyorum. Aramızda acayip bir bağ var. Bir yandan da meditasyon gibi. Çalarken transa geçiyorum. Kendimi atlıkarıncaya binmiş çocuklar gibi hissediyorum. Çalmaya başladığımdan beri duygularım hiç değişmedi. Tamamen bambaşka bir dil. Kendimi en kolay şekilde ifade edebildiğim....
- İstanbul'a gelecek olmakla ilgili sizi en çok ne heyecanlandırıyor?
- İstanbul'a lise çağlarındayken geldim. Yediğim kebaplar ve Mısır Çarşısı ile ilgili çok güzel anılarım var.
- Bizi nasıl bir konser bekliyor?
- No Bad Days turnesinin son konserlerinden birine tanık olacaksınız. Bizim için çok önemli ve duygusal olacağını söyleyebilirim.
MÜZİK KLİBİ ÇEKMEYİ SEVİYORUM
- Edebiyata olan düşkünlüğünüzü biliyorum. Şu sıralar ne okuyorsunuz?
- John Updike'ın kitaplarına sardım bu aralar. Benim için yeni bir keşif oldu. Tavşan serisini aldım. Sanırım dört kitaptan oluşuyor. 1950'lerin sonundan itibaren her 10 yılda biri seriye yeni bir kitap eklemiş. Dürüst olmam gerekirse kendimi kaptırmış durumdayım. Harika bir yazar. Serideki kitapların hepsi günümüzde de geçerliliğini koruyor, bu da eserleri daha etkili hale getiriyor. Anlatması zor. Kesinlikle tavsiye ederim.
- Sizin favori üç romanınız hangileri?
- Seçmesi çok zor. Ama bu sabah düşündüğümde aklıma gelenler şöyle: Silahlara Veda (Ernest Hemingway), Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery) ve İmkansızın Şarkısı (Haruki Murakami)
- Günümüzde müzisyenler multimedya sanatçılara dönüştü. Siz sanat alanında hangi disiplinlerin birbiriyle etkileşiminden heyecanlanıyorsunuz?
- En çok müzik ve film işbirliği beni heyecanlandırıyor. Müzik klipleri çekmeyi çok seviyorum ve bu işe çok özen gösteriyorum. Şarkı sözlerinin anlamını detaylandırmak ya da belki de karıştırmak ve saptırmak için harika bir fırsat.